Ahid makamı cumhurbaşkanlığı

Ahid makamı cumhurbaşkanlığı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyib Erdoğan "Ahdim olsun" ifadesinden sonra...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyib Erdoğan "Ahdim olsun" ifadesinden sonra;
- "Türkiye, yeni dönemde muasır medenietler seviyesine çıkacak,
- Türkiye, küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerini alacak,
- İhracattaki yükselişimiz hızlanarak devam edecek,
- Enerjide dışa bağımlılık azalacak,
- Yüksek teknolojili ürünlerde yerlilik artacak,
- Yerli otomobil ve savunma sanayii ürünleri hayata geçecek,
- Şehirlerimiz, kimlikli şehirler haline gelecek,
- Teşviklerle istihdam artacak,
- Faizler, enflasyon, cari açık düşecek,
- Türk ekonomisi dış saldırı ve şoklara daha dayanıklı olacak,
- Türkiye'nin yatırım cazibesi yükselecek,
- Kanal İstanbul ve Çanakkale Köprüsü yapılacak,
- Yeni havalimanı 29 Ekim 2018'de hizmete girecek,
- Tarım ve hayvancılık hedeflere uygun hala getirilerek büyütülecek,
- Dar gelirli vatandaşların hayat standardı mutlaka yükseltilecek,
- Vergi sistemi adil olacak, dar gelirli vatandaşlar üzerindeki yük düşecek,
- Devlet kurumları arasındaki koordinasyon artacak, karar alma süreci hızlanacak,
- M Kemal Atatürk'ün dediği gibi Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak" diyerek yaptıklarını değil; yapacaklarını, ahidle (yeminli sözleşme) Türkiye'ye deklare etti.
***
Şimdi...
Bir önceki yazımda Muharrem İnce'nin kendi partisinde bile "genel başkan"lık makamına layık görülmediğini, bu nedenle Cumhurbaşkanı adayı yapılmasının, CHP açısından hiçbir getirisi olmayacağını yazmıştım. Aksine; Muharrem İnce'nin, CHP içinde 'kendisinden hala korkulan adam' olduğu ortaya çıktı. Yazının tamında isabet kaydedip bu bölümünde yanıldım. Artık, akıl mı yanıldı, yoksa CHP mi? Onu seçim sonrasında göreceğiz...
***
Muharrem İnce'nin ilk veya en çok ikinci CHP Kurultayı'nda malüm koltuğu hedefleyeceğini, Kemal Kılıçtaroğlu'nun ise o güne kadar kafasının rahat olmasını arzu etmekten başka bir hesabının olmayacağını ve partisinin yakın gelecekte nereye evrileceğinin kendisi açısından önemsenmeyeceğini düşünemezdik elbette. Klasik CHP kafası. Küçük olsun, benim olsun mantığı işte... İktidar olmaktan şiddetle kaçınmasına rağmen, ana muhalefet partisinin öteden beri devam eden bu durumu, CHP'den çok Türkiye'ye kaybettiriyor. Halbuki, bügünkü iktidarın karşısında, her an onu tehdit eden yapıcı ve kuvvetli bir muhalefete ne kadar da ihtiyaç var! Bunun olmayışına; gel de üzülme!
***
Bir partinin genel başkanının illa Cumhurbaşkanı adayı olması, elbette bir ön şart olarak koşulamaz. Ne var ki; samimi iseniz, bu makam için kendiniz aday değilseniz bile, çıkaracağınız adayın formaliteyi tamamla unsuru değil; toplumda heyecan ve ümit uyandıracak popüler bir isim olması gereklidir. Yazık ki, CHP'de böyle olmadı; yarış daha başlamadan kaybeden bir isim belirlendi.
***
Yakadaki parti rozetini çıkararak "tarafsız Cumhurbaşkanı olacağım" deyip, hemen arkasından bütün Türkiye'den oy istemek yerine, "R. T. Erdoğan'ı indirmek için bütün CHP seçmeninden oy istiyorum" naralarıyla söze başlamak neyin nesidir, nasıl bir Cumhurbaşkanı olmanın işaretidir? sorusu akla takılıyor. Burası iyi analiz edilmeli...
***
Vatan ve Millet adına ortaya çıkan kişi, üstelik aidiyet rozetini de çıkardıktan sonra tüm seçmene yönelmek yerine, tek bir partinin oylarına niçin talip olur? Yoksa; siyasetteyken "Afrin'e girmeyin" deyip başaramadıklarını, Cumhurbaşkanı olup başaracağız mı demek istiyorlar?
***
Muharrem İnce ve diğerlerinin ahidlerini de sıralamak isteriz doğrusu... Erdoğan'ın verdiği sözlerin fevkinde (üstünde) daha ne söylenebilir ki? Kimi, Millet'in Sarayı'nı, kimi de yollarını yıkarsa; işte, o zaman Cumhurbaşkanı olmayı hak edecekler (!).Selam ve sevgi ile... 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.