Ev alan herkese vatandaşlık verilmeli mi?

‘Milliyetçiliği ayakları altına aldığını’ söyleyen Erdoğan hiçbir milli değer tanımadığı gibi hududun namus olduğunu da tanımadı. Erdoğan yönetiminde sınırlarımız yolgeçen hanına döndü. Bu ülkenin şerefli vatandaşlığı pazara düşürüldü. 400 bin dolarlık ev alana vatandaşlığımız promosyon diye dağıtıldı. Milli paramız gibi şerefli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını da işportaya düşürdüler. İşte bugün İstanbul Ataköy’de rezidansların seçmen listelerinde neredeyse tamamı Suriye kökenlilerden oluşuyor. Şimdi Saray’ın dışarıdaki ortakları iktidar değişimi kesinleşince ‘Yeni dönemde, Türkiye’nin sığınmacı politikası ne olacak?’ diye telaşa düşmüşler. Önceliğik  Türkiye’nin çıkarlarıdır. Geldikleri gibi gideceklerdir. 

Millete yük olan hükümet  
Bu Hükümet milletin sırtına yüktür. Milletimiz 14 Mayıs’ta silkelenecek ve bu yükü sırtından atacaktır. Seçime haftalar kala artık iktidar değişimi netleşmiştir. Milletimizin sırtına büyük yükler yükleyen bu Hükümet artık saltanat kayığının limandan ayrılma vaktinin geldiğini anlamıştır. Bu nedenle bir taraftan canhıraş şekilde kazanın dibini sıyırmaya bir taraftan da ekonominin her köşesine halefi olacak Hükümeti zora sokacak mayınlar döşemeye koyulmuştur. Bu tuzakları kuranlardan da hesapı sorulmalıdır. Bugüne kadar milletten çaldıkları ne varsa, hepsinin milletimize geri verilmesi gerekir. Bakın Dostlar !  Milletimiz feraset sahibidir. Kendini unutanlara notunu vermiştir. Şimdi tasdiknamelerini vermek için de sandığı beklemektedir. 

Kaybetme korkusu paniği başladı 
Sandık yaklaştıkça Erdoğan’ı koltuğunu kaybetme korkusu sardı… Erdoğan işi kameraların önünde, İYİ Parti Sayın Genel Başkanı’nı; ‘Benim adım Tayyip, konuştuğun zaman buna göre konuş. Beni kendinle uğraştırma’ diye, açıkça tehdit etme noktasına vardırdı. Ertesi günü İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı kurşunlandı. Saray şimdi dört koldan bu saldırıyı, sıradan bir adli vaka gibi göstermeye çalışıyor. Sıkılan mermileri, ‘Hırsız kovalamacası’ diye, yutturmaya uğraşıyor. Ama ortada ne hırsız var ne de iddia ettikleri saatte, bir hırsızlık ihbarı. Hiç kimse milletimizin aklıyla dalga geçmeye kalkmasın. Bu sıkılan mermilerin azmettiricisi bellidir.  

Adalet mülkün temelidir 
Bizim devlet anlayışımızda, adalet mülkün temelidir. Büyük Selçuklu’nun büyük devlet adamı, büyük veziri Nizam-ül Mülk ’ün 937 yıl önce söylediği gibi ‘Küfr ile belki, amma zulüm ile payidar kalmaz memleket.’ Zulüm ile yönetilen bir ülke, asla payidar olamaz. Çünkü zulmün olduğu yerde, huzur olmaz. Ağızların tadı, sofraların bereketi olmaz. Tıpkı bugün ülkemizde olduğu gibi. 

Zulüm olan yerin bereketi kaçar 
Erdoğan hükümetleri 21 yılda; milletimizden 2 trilyon 561 milyar dolar vergi topladı. İçeriden ve dışarıdan 149 milyar dolar borç aldı. Atadan dededen kalan kurumlarımızı 63 milyar dolara sattı, savdı. Kendinden önceki tüm hükümetlerin 79 yılda harcadığı paranın tam dört katını, 2 trilyon 773 milyar doları 21 yılda yedi, bitirdi. Ama hala on parmağında on kara… Kendinden önceki hükümetlere, devlet adamlarına sürüp, duruyor. Ama ne yaparsa yapsın mızrak çuvala sığmaz. Zulüm olan yerde bolluk, bereket olmaz. Paralar şatafata, israfa, gösterişe, yolsuzluğa gider… Ülkenin sınırlı imkânları etkin kullanılmaz. Millete verilen sözler tutulmaz. Tıpkı bugün Türkiye’de olduğu gibi… 

Hedefler tarumar oldu  
2011’de seçimlere giderken ilan edilen 2023 hedefleri vardı. Sonra bu hedefler 10. Kalkınma Planına da kondu. Erdoğan’ın millete resmi taahhüdü oldu. Erdoğan, ‘2023’te milli geliri 2 trilyon dolara çıkarma’ sözü verdi. 2023 geldi, şimdi bu yıl milletin geliri, ancak 867 milyar dolar olur diyor. Yani millete taahhüt ettiğinin yarısı bile değil. Yine Cumhuriyetimizin 100. Yılında her bir vatandaşımızın yıllık gelirini, ‘25 bin dolara çıkarma’ sözü verdi. Şimdi kişi başına gelir, bunun yarısını bile bulmuyor. 10 bin 71 dolarda kalıyor. Ama utanmadan bununla böbürleniyor. Düşürdüğüne artırdım diyor. ‘2023’te Türkiye, 500 milyar dolar ihracat yapacak’ dedi. Şimdi, ‘2023’te ihracat 265 milyar doları anca bulur’ diyor. Yine millete taahhüdünün yarısı. 

Sözlerini unutup tersini yaptılar  
Bir de ikiye katladığı vaadi var. O da işsizlik. ‘Yüzde 5 olacak’ dediği işsizlik, bu yıl ‘Yüzde 10,4’ olacak. Erdoğan; açıkladığı, durmadan övündüğü, 2023 hedeflerinden hiçbirini tutturamadı. Vaatlerini yerine getiremedi. Şimdi çıkmış ‘sözlerini tutmaktan’ bahsediyor. Hep diyoruz, bunların en büyük siyasi sermayeleri arsızlıktır. Bunlar verdikleri sözü, göreve gelince unutanlardır. Sandık ufukta görününce vaat bohçasını açıp seçim sonrası üzerine yatanlardır. Bunlar tutmadıkları sözlerle, damadın dediği gibi aya, dört şeritli yol döşerler...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barış Önal Arşivi