TÜİK çarşıya pazara uğramadı

Yeni yıl yaklaştıkça TÜİK’in enflasyon rakamları da duruma uygun hale gelmeye başladı. Bu da büyük tepki çekti. DİSK-AR “Gerçekleri yansıtmıyor. Dar gelirlinin gıda enflasyonu yüzde 105,5” saptamasını yaptı. TÜED Başkanı ise “TÜİK’in şirazesi kaydı. Bu rakamlarla aylıklar belirlenemez” dedi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), kasım ayına ilişkin enflasyon hesaplarını açıkladı. TÜİK'e göre, bu yılın kasım ayında enflasyon 3,28 artarken yıllık bazda yüzde 61,98 oldu. ENAG'ın verilerine göre ise aylık yüzde 5,58; yıllık yüzde 129,27 olarak gerçekleşti. TÜİK'e göre enflasyon on iki aylık ortalamalara göre yüzde 53,40 olarak gerçekleşti. Böylece ekimde yüzde 61,36 olan yıllık tüketici enflasyonu kasımda ivmelenerek önceki aya göre hızlanmış oldu. Gıda enflasyonu aylık bazda yüzde 2,78, yıllık bazda yüzde 67,16 oldu.

Zam şampiyonu tereyağ
Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 37,54 ile konut oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 92,86 ile lokanta ve oteller oldu. Buna karşılık, bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 11,17 ile konut oldu. Konutu yüzde 9,16 ile alkollü içecekler ve tütün; yüzde 3,43 ile haberleşme izledi. Kasım ayında zam şampiyonu tereyağı oldu. Bu ürünün fiyatları geçen aya göre yüzde 13,63 arttı. Tereyağını yüzde 11,94 artışla 'Konserve edilmiş veya işlenmiş sebze ve sebze içerikli ürünler' ve yüzde 10,3 artışla sigaralar izledi.

Beş aylık fark yüzde 33,66
Enflasyon oranlarının belli olmasıyla memur ve emeklilerin alacağı enflasyon farkında 5 aylık oran da kesinleşti. 5 aylık enflasyon rakamı yüzde 33,66 olarak kayıtlara geçti. Bu yılın toplu sözleşmesinde memur ve emeklilere verilen zam oranı, yüzde 10+6 olarak belirlenmişti. Böylece, memur ve emekli maaşlarına yapılacak zam oranı şimdiden en az yüzde 44,89 olacağı kesinleşti. SSK ve Bağ-Kur emeklilerine ise şimdiden yüzde 33,65’lik zam imkanı doğdu. Yılın son ayına ilişkin verilerin açıklanmasıyla zam oranı netleşecek.

budur.jpg

Bakan "cesaret verici"
Enflasyon rakamlarını X hesabından değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Çekirdek enflasyondaki düşüş cesaret verici. Eylül yüzde 5,28, ekim yüzde 3,72, kasım yüzde 1,96. Yıllıklandırılmış çekirdek enflasyon hedeflerimizle uyumlu. Enflasyonla mücadele süreç işi; programımızı kararlılıkla uyguluyoruz, başaracağız" ifadelerini kullandı. Şimşek'in övdüğü TÜİK rakamlarına emek örgütleri sert tepki gösterdi. TÜİK'in enflasyon sepetindeki madde fiyat listesini açıklamadığını hatırlatan DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR), resmi enflasyonun emekçilerin günlük yaşamda hissettiği oranları yansıtmadığını belirtti. DİSK-AR'ın yaptığı hesaplamaya göre emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 82,5 oldu. Üçüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 76,6 olurken, düşük gelirli ikinci yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 87,8 ve en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 105,5 olarak gerçekleşti.
Yüksek gelir gruplarının daha düşük enflasyon hissettiği görülüyor. Dördüncü (yüksek) yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 64,2 olurken en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 48,9. Böylece en yoksul gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 105,5 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 48,9 oranında kaldı. Bu durum enflasyonun gelir gruplarına, farklı toplumsal kesim ve sınıflara göre önemli ölçüde farklı hissedildiğini ortaya koyuyor.

Türkiye'nin şirazesi kaydı
Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Genel Başkanı Kazım Ergün, gerçek enflasyonun açıklanan rakamların kat be kat üzerinde olduğunu belirterek “TÜİK, ülkenin gerçeklerinden koptu, şirazesi kaydı. TÜİK’in enflasyon hesapları, akıllara ziyan. Gerçeklerden ve bilimsellikten uzak yapılan hesaplamaların asgari ücretin tespit dönemlerine ve emekli zamlarının belli olacağı dönemlere denk gelmesi ise bir tesadüf olamaz. TÜİK'in rakamları emekli aylıklarının belirlenmesinde kriter alınamaz” dedi.

Emeklinin belini kırdılar
"Yılsonu yaklaştığında, yani asgari ücretlinin, memurun zammı yaklaştığından enflasyon düşük çıkıyor" diyen CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “TÜİK kendini aşmaya devam ediyor, yine bizi şaşırtmadı. Yılsonu geldiği zaman enflasyon otomatik düşüyor. Hükümet ‘Enflasyonun belini kıracağız’ dedi ama bu açıklanan enflasyonla asgari ücretlinin, emeklinin, memurun belini kırmış oldu. Asgari ücretli, memur yokluğu yaşamaya devam edecek" ifadelerini kullandı.

Enflasyon ve ücretler
TÜİK’e göre 2023 Kasım ayında tüketici fiyatları beklenenin altında yüzde 3.28 arttı. Böylelikle ilk 11 ayın enflasyonu yüzde 60.09, yıllık enflasyon ise yüzde 61.98 oldu. Yıl sonu yaklaştıkça yeni yılın kamu çalışanları ve emekliler maaş artışları bu oranlara göre belirleneceği için söz konusu verilerin önemi artıyor. Dolayısıyla olası manipülasyonların bedeli de ağırlaşıyor.
Ana harcama gruplarına göre aylık en fazla artış gösteren grup yüzde 11.17 ile konut. Hatırlatalım konut sadece kirayı değil, elektrik, su, doğal gaz benzeri harcamaları da içeriyor. Tüketici sepetinde konutun ağırlığı yüzde 16.62. Basit bir hesapla bu kalemin kasım enflasyonunu yüzde 1.86 yukarı çektiğini bulabiliriz. Zaten Merkez Bankası Temmuz Enflasyon Raporu’na göre bedava sağlanan 25 m3 üzerindeki sırf doğal gaz tüketimi kasımda enflasyonun yüzde 1.69 daha yukarı çıkmasına neden olacaktı. Bu durumda geri kalan kalemlerden enflasyona sadece yüzde 1.42 katkı gelmiş. Diğer bir ifadeyle, konut dışı yüzde 83.38 ağırlığa sahip kalemlerin ortalama aylık enflasyonu yüzde 1.70 olmuş. Örneğin sadece İstanbul’u kapsayan İTO verilerine göre aylık gıda artışı yüzde 4.8 iken TÜİK’de bu oran yüzde 2.78 ile sınırlı kalmış. Haliyle Kasım ayı enflasyonu kuşkulu görünüyor. Orta Vadeli Programa göre 2023 sonunda tüketici enflasyonu yüzde 65 öngörülüyor. Tam yıl sonu yaklaşırken fiyat artış eğiliminin bu rotaya girmesi ister istemez şüphe uyandırıyor. Eğer aralık enflasyonu yüzde 3.07 açıklanırsa yüzde 65 hedefi hiç sapma yaşanmaksızın tutturulmuş olacak.

2024 zamları gümbür gümbür
Kasım verisiyle birlikte 2023 Temmuz sonrası 5 ayda toplam enflasyon yüzde 33.7 olarak gerçekleşti. Aralık enflasyonu yukarıdaki gibi yüzde 3,07 gelirse oran yüzde 37.8’ye yükselecek. Buna göre memur ve memur emeklileri, temmuz ayında gördükleri yüzde 6 zammın üzerine yüzde 31.8 fark, yüzde 15 de toplu sözleşme zammı almış olacaklar. Gelgelelim sırf temmuz enflasyonu yüzde 9.49 açıklandı. Haliyle memur ve emeklilerin satın alma gücü daha ilk ayda enflasyonu yenik düştü. Sonraki 5 ayda bu kayıp süreci devam etti. 2024 yılına ilişkin yüzde 15 + yüzde 10, toplamda yüzde 26.5 maaş artışı ekonomi yönetiminin inandırıcı bulunmayan kendi yüzde 36 tahmininin bile çok gerisinde. Örneğin OECD geçtiğimiz haftaki raporunda Türkiye’nin 2023 tüketici enflasyonu yüzde 47.4 olmasını öngördü. Merkez Bankası’nın Kasım ayı 4’üncü Enflasyon Raporu’nun 43’üncü sayfasındaki “Enflasyon Tahminleri Grafiğinde” tam rakam verilmemekle birlikte 2024 Haziran sonunda yıllık enflasyonun yüzde 80’e yaklaşacağı görülüyor. Hadi bunun da altında yüzde 75’lik bir enflasyon varsayalım. 2023'ün ikinci 6 ayı enflasyonu yukarıda hesapladığımız gibi yüzde 37.8 ile sınırlı kalsa dahi basit bir hesapla 2024’ün ilk 6 ayı enflasyonun yüzde 27 çıkacağı sonucuna varabiliriz. Halbuki verilen toplu sözleşme zammı sadece yüzde 15. Yani kamu çalışanları ve emekliler, bir kez daha enflasyona ezdirilmiş olacak. Aynı durum bu gidişata göre 6 aylık enflasyon kadar yüzde 37.8 zam alacak SSK ve Bağkur emeklileri için de fazlasıyla geçerli.

Türk-İş'in ayıbı
Asgari ücret ise bilindiği gibi temmuzda yüzde 35 artışla 11.402 Lira olarak belirlenmişti. Asgari ücretlilerin buradan bile yüzde 2’lik bir alacağı bulunuyor. Erdoğan ve Şimşek ısrarla asgari ücretin artık yılda bir kez saptanacağını söylüyorlar. Yüzde 36 yıllık enflasyon tahmininin üzerine yüzde 2’yi de ekleyince bu bile 15.735 liraya ulaşıyor. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın pazarlığı 14.025 Liranın üzerinden başlatacağını belirtmesi resmen işçiyle alay anlamına geliyor. Daha baştan işçilerin kaybetmesinden başka anlam taşımıyor. Aynı hesabı OECD’nin yüzde 47,4 enflasyon tahmini üzerinden yapınca bile 17.035 lira buluyoruz. Buna 2023 için yüzde 4.5 refah payını da katarsak 17.800 rakamına varırız.

En düşük 20 bin lira
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun en düşük memur maaşının 20.000 lira, kamu işçisi maaşının 24.500 oluşundan hareketle, bu ücretlere 2024 başında artacağı da düşünülerek işaret ettiği 30.000 lira konuya böyle yaklaşınca gerçekçi görünüyor. Asgari ücretin istisnai bir taban ücret olduğu bir ekonomide bu rakam yüksek bulunabilir. Ancak Türkiye’de ne yazık ki asgari ücret norm ücret olma yolunda. Birçok aile sadece bu ücretle geçiniyor. Bunu sadece sendikalar söylemiyor. Merkez Bankası’nın Temmuz Enflasyon Raporu’nda tarım dışı sektörlerde asgari ücret ve altı çalışanların oranı yüzde 43.1 veriliyor. Ancak bu oran kamu istihdamının belirleyici olduğu eğitimde yüzde 10.1, kamu yönetiminde yüzde 5.8, ücretlerin genelde göreceli yüksek seyrettiği finans ve sigortada yüzde 13.3. Buna karşın yüksek istihdam sağlayan öncü sektörlerde, inşaatta yüzde 71.4, yiyecek ve konaklamada yüzde 73, giyimde yüzde 70.5, gıdada yüzde 67.1 diye gidiyor. Üstelik bu oranlar 2021’e ait.

Emekçiler açlıkla terbiye ediliyor
Enflasyonun iyice kabardığı, emekçilerin satın alma gücünün daha da gerilediği günümüzde bu oranların belirgin biçimde daha da yükseldiğini tahmin etmek hiç de güç değil. Özetle, özel sektör ağırlıklı olarak, Türkiye asgari ücretliler toplumu olmuş durumda. Öyleyse asgari ücretin düşük tutulması hem sosyal, insani bir sonuç doğuracağı gibi, hem de mal ve hizmetlere nihai talebi yaratan geniş emekçi kitleleri olduğuna göre ekonomide keskin bir durgunluğa yol açabilir.

Göstermelik fiyat kontrolleri
Eğer gerçekten asgari ücret yılda bir kez belirlenecekse, en temel ihtiyaç maddelerine de fiyat kontrolleri gelmeli. Özel sektör de fiyatları zırt pırt artırmamalı. Aksi takdirde ülkede çalışan yoksulluğu da çok yaygınlaşır, hepimizin yaşam standardı daha da geriler. Mehmet Şimşek – Gaye Erkan ekibinin oyun planının reel ücretleri düşürerek talebi kısmak, dezenflasyon programının bedelini emekçi kesimlere ödetmek olduğu anlaşılıyor. Ücretleri aşağı çekerek bir taşla iki kuş vurmayı amaçlıyorlar. Birincisi, canlı seyreden iç talebin yavaşlaması, böylelikle fiyatların gerilemesi, ikincisi, döviz bazında düşen ücretlerle ihracatın rekabet gücü kazanması. Sermaye kesiminin içeride cirosu zayıflarken dış pazarlarda yüzünün gülmesi. Emek kesimlerine de iki sorumluluk düşüyor. Birincisi, kamu-özel, çalışan-emekli demeden daha adil ücretler için seslerinin ortak çıkması. İkincisi de “ekonomi yönetimi doğru yolda, hepimiz desteklemeliyiz”, söylemiyle kemer sıkma programıyla ilgili bir toplumsal uzlaşma yaratmaya çalışan çığırtkanların maskelerinin düşürülmesi.

Yoksulluk siyasi tercih!
AKP’nin politikaları yurttaşı yoksulluğa mahkûm etti. 2003’ten bu yana gıda fiyatları 25 kat arttı. 14.8 milyon kişinin yetersiz beslendiği belirlendi. Bu nedenle çocuklarda bodurluk oranı yüzde 5’e ulaştı. Uzmanlar, “Bunu çözmek zor değil. Siyasi tercih” dedi.DİSK-AR’ın son araştırmasına göre 2003’ten bu yana gıda fiyatları 25 kat arttı. Dünya Gıda Örgütü’nün (DGÖ) 2022 verilerine göre ise Türkiye’de 14.8 milyon kişi yetersiz besleniyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) raporunda da Türkiye’de yetersiz beslenmenin yaygınlık oranının yüzde 2.5, 5 yaş altı çocuklardaki bodurluk oranının da yüzde 5.5 olduğu belirtiliyor. Yoksulluğun bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çeken Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Muharrem Baytemür, “Devletin; bireye çocukluk ve bebeklik döneminde yapacağı her katkı, devlete 7 kat geri döner. Birey hem bedensel hem ruhsal açıdan daha sağlıklı olur. Beyin gelişimi daha iyi olur, eğitim başarısı yüksek olur. Daha az hastalanır” dedi. TÜİK, Ekim 2023 gıda enflasyonunu yüzde 71.99 olarak açıkladı. Bu enflasyonun, halkın hissettiği gerçek enflasyonu yansıtmaktan uzak bir oran olduğuna dikkat çeken DİSK-AR, TÜİK’in verilerinden yararlanarak emeklilerin ve dar gelirlilerin hissettiği gıda enflasyonunu yeniden hesapladı. DİSK-AR’ın çalışmasına göre gıda enflasyonu ortalama yüzde 72 olarak gerçekleşirken, emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 88.4 oldu. En yoksul gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 113 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 52.4 oranında kaldı. TÜFE ve gıda fiyatları endeksinin artmaya devam ettiği kaydedilen çalışmada 2005’te 113 olan gıda fiyatları endeksinin, 2023’te 2.484’e yükseldiği kaydedildi.

Enflasyon farkı açıldı
2005’te yüzde 3.8 olan yıllık gıda enflasyonu ise 2023’te yüzde 72’ye yükseldiği DİSK-AR’ın çalışmasında yer aldı. Son yıllarda gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki farkın açılmaya başladığı belirtilen çalışmada; Ekim 2005’te TÜFE’den 7 puan eksik olan gıda fiyatları endeksinin de Ekim 2023’te TÜFE’nin 935 puan üstüne çıktığı belirtildi. DGÖ’nün 2022 verilerine göre ise Türkiye’de 14.8 milyon kişi yetersiz besleniyor. Yoksulluğun halk sağlığı sorunu olduğunun altını çizen ATO Başkanı Baytemür, “Önemli olan insanların en az hekime ihtiyaç duyması. Bunun birinci yolu; aşılama, taramalar, gebe muayeneleri, temiz içme suyu sağlama ve takibi gibi koruyucu hizmetler. Diğer yanı ise yurttaşın tedaviye en az ihtiyaç duyacağı ortama ihtiyacı var. Bunlardan biri yoksulluğun ortadan kaldırılması Bu sıkıntıyı çözmek zor değil. Siyasi tercih” dedi. Baytemür, “Türkiye’de doğan her insanın 18 yaşına dek gıda başta olmak üzere temel ihtiyaçları, bir hak olarak ücretsiz temin edilmeli” ifadelerini kullandı. Çocuğun sağlıksız beslenmesinin ileride çok ciddi sorunlara yol açacağına dikkat çeken Baytemür, “Şu an çocuklar, fiyatlar nedeniyle süt içemiyor. Oyun oynayabilecekleri alanlar da kalmadı” ifadelerini kullandı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi