1.50

İnsan hikayelerini ne güzel anlatırdı Nebil Özgentürk. Bizim jenerasyon çok iyi bilir, hatırlar. O dönemlerde bir çok kıymetli isimi onun sayesinde yakından tanıma fırsatı bulmuştuk. Şimdilerde ise ‘TedX Konuşmaları’ var. Takip edenler bilir. Gerçek hayat hikayelerini kahramanları kendi ağızlarından anlatıyor. Her yıl tüm dünyada farkındalık oluşturmak için ‘Engelliler Haftası’nda’ çeşitli etkinlikler ve organizasyonlar yapılır. Benim de her daim destek verdiğim hatta sadece bir hafta değil bu konuda kalıcı adımlar atılmasına dair destek olmaya çalıştığım çok kıymetli dostlarım var. Onlardan biri de Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkan Yardımcısı Semra Çetinkaya. 

TedX, bu kez konuşmacı olarak engellilerle ilgili farkındalık için O'nu davet ediyor. Gerçek bir yaşam öyküsü. Beni çok etkiledi. Özellikle hikayenin sonunda söyledikleri hepimize ders niteliğindeydi.

Semra Çetinkaya 32 yaşına kadar iki çocuğu ile başarılı, güzel, alımlı, iyi kazanan ve sağlıklı biri iken çıktığı bir seyahatte emniyet kemeri cezası kesildiği halde emniyet kemerini takmadan yola devam ediyor. Sonrasında bir kaza. Birlikte seyahat ettiği arkadaşı vefat ediyor ancak O şans eseri hayatta kalıyor. Yaz günü açık olan arabanın tavan camından yanlış yapılan ilk yardım müdahalesi sonucu vücudu sabitlenmeden dışarı çıkartılırken omuriliği zedeleniyor. Sonuç; O ilk yardımı yanlış yapanlar nasıl büyük bir hata yaptıklarının farkında bile olmadan hayatlarına devam ederlerken Semra omuriliği zedelendiği için tekerlekli sandalyeye mahkum oluyor. Ve asıl hayat onun için bundan sonra başlıyor. Bugün iki çocuğu ile büyük bir mücadelenin sonunda yeniden hayata tutunmayı başarmış hatta kendi yaşadıklarından tecrübe ile bir çok engelli dostuna da ışık olmaya devam ediyor. O da tıpkı diğer tüm sonradan engelli olanlar gibi bizlere sağlıklı birer birey iken yarının engelli adayları olduğumuzun en büyük göstergesi. Her şey bir anda değişiyor. Başına gelen böylesi büyük bir felaket karşısındaysa her insan gibi o da kendisine şunu soruyor; ‘Neden ben?’

İşte tam da bu soruyla hayat hikayesinin en ilginç kısmı ortaya çıkıyor. Eskiden 1.80 boyundayken çevresindeki insanlar ona ‘sütun gibisin maşallah’ dediğinde boyunun uzunluğunu kendine dert edip ‘Allahım benim boyum neden 1.50 değil diyerek her seferinde üzülüp ağladığını anlatıyor. Kazadan sonra ise tekerlekli sandalyede bir süre sonra aklına bu yakarışları geliyor. Hemen yanındaki arkadaşlarından birine mezura getirip yerden yüksekliğini ölçmesini rica ediyor. Ve artık boyu 1.50.

İlkeli Söz; Hayata dair gönülden istenenlerin gökkubbede bir karşılığı oluyor. İstek diyip geçmeyin, her daim güzellikler dileyin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlke Duyan Arşivi