Torbayı doldurma telaşı varken Erdoğan kazanır mı?

Torbayı doldurma telaşı varken Erdoğan kazanır mı?
24 Haziran’da yapılacak olan Başkanlık ve milletvekili seçim sonuçlarının ne olacağı, kimim muhalefetin başkan adayı, kimin milletvekili adayı olacağının tartışıldığı şu günlerde, şöyle bir etrafınıza baktığınız da birlerinin de torbayı doldurma telaşı içinde olduğunu görmek mümkün.

24 Haziran’da yapılacak olan Başkanlık ve milletvekili seçim sonuçlarının ne olacağı, kimim muhalefetin başkan adayı, kimin milletvekili adayı olacağının tartışıldığı şu günlerde, şöyle bir etrafınıza baktığınız da birlerinin de torbayı doldurma telaşı içinde olduğunu görmek mümkün.
Bu durum en çokta başta bir çok Ardahanlı hemşehrimin yaşamlarını idame ettiği ve onlarcasının siyaset yaptığı Esenyurt’ta olmak üzere iktidar partisinin belediyelerinde yaşanıyor desek kimse yalandan çıkıp, ‘Bizi yıpratıyorlar’ demesin.
Evet, Başkan Erdoğan başta olmak üzere iktidarın omurgasını oluşturanların yeniden seçilememe tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı şu günlerde başta Esenyurt Belediyesin de olmak üzere AK Partili diğer belediyelerde ayrı bir panik var.
Oda seçimi yeniden kazanma telaşı değil, ‘At kaçtı, torba düştü’ durumu yaşanmadan yani fırsat varken patlayacak dereceye gelen göbekleri dolduran rantların elden gitmesinin yarattığı korku paniğidir.
Çünkü Başkanlığı kafasına koyan ancak yaptırdığı Anayasa değişiklikleri ile başta kendisini olmak üzere samimi AK Partilileri ve AK Partili geçinip, rantı götürenleri zora sokan Erdoğan’da, kamuoyu yoklamaları da, AK Parti sırtından malı götürenler de 24 Haziran öncesi yaşanan durumun kılavuz istemediğini görmekteler.
Bu durum bazılarını bir hayli paniklendirmiş durumda.
Bunun nedeni ise dün CHP’lilerin villasında dolaşanların bugün AK Partili Belediyeler de başkan ve başkan yardımcılığına kadar gelenlerin birden beklemedikleri makamlara gelmelerini verdiği rant sarhoşluğundan uyanıp, bir daha tam iktidar olamama ve yaklaşan yerel seçimlerde yeniden seçilememe paniği ve telaşıdır.
Çünkü onlarda biliyor ki; Parlamenter sisteme kalsaydı, yüzde 45 kemik oyu olan ve yeniden iktidar olma şansı olan AK Parti’yi ve onun sırtında rant götürme devam edecekti.
Ama şimdi yani 24 Haziran’da Başkan Erdoğan kendisini kurtarsa da, mecliste istediğini almayı zora sokmuştur.
Bu nedenle; başta Ardahanlı hemşirelerimin çok olduğunu belirtip, o kotadan kendisine makam, mevki ve rüyalarında göremeyecekleri başkanlık yardımcılıkları alanların da içinde olduğu bir çok kişinin su almaya başlayan gemiyi terk etmeden önce ‘Ne kaparsak’ anlayışı ile rant derdine düştükleri ve bu durum 16 yıl önce okyanusa açılan ancak artık su almaya başladığı ileri sürülen geminin kaptanını daha da zora sokmuş haldedir.
Bizlere, ‘torbayı doldurma telaşı varken Erdoğan kazanır mı?’ sorusunu sorduran bu sorunun cevabını ben değil, Başkan Erdoğan ve AK Parti’in üst yöneticileri vermelidir diye düşünüyorum.
Zaten 16 yıldır, ‘Hep bana rap bana’ diyen bir zihniyetle idare edilen yerel yönetim anlayışı değil mi ki; tüm yükü başkan Erdoğan’ın ismine sırtına yükleyen..
Yani Erdoğan’ın isminin olmadığı bir AK Partinin kazanmasının mümkün olmadığını bilen seçmen Erdoğan’a değil, bugün torbayı doldurma telaşı içinde olanlara kızmıyor mu?
Bilmem ama benim gördüğüm şu ki; Seçimim yarattığı puslu havada Başkan Erdoğan’ın derdi yeniden seçimi kazanıp, tam başkan olmakken, birilerinin derdi de bu puslu havada zaten dolup, taşan torbalarını daha da doldurma telaşı içinde olduklarıdır..
Benim gördüğüm bu.. Sizi bilmem..

Eleştirirseniz, hain olursunuz?
Meslektaşım, Göleli hemşehrim, Gazeteci Levent Gültekin’in geçtiğimiz günlerde ele aldığı, ‘HDP’nin intiharı’ başlıklı yazısı yeni bir tartışma yarattı..
Aslında her HDP’linin bildiği ama ‘Hain ilan edilirim’ diyerek sustuğu Gültekin’in yazısı aslında, 7 Haziran’da 80 milletvekilinin 40’ını eylemleriyle 1 Kasım’da alıp, AKP’ye verdiği söylenen PKK’ya yönelik olduğunu kimse demese de ben diyeyim.. 
Bu yönde bir çok eleştiriyi alan PKK’ya yönelik Gültekin’in yazısını fırsat bilip, azda olsa konuşmaya başlayan aydınların hala korktuğunu da biliyorum.
Bu korku benimde içinde bulunduğum gazeteciler, aydınlar ve siyasetçilerce bilinse de diğer bir korkunun da bunları söyleyenlerin yani HDP’yi, PKK’yı yüksek sesle eleştirenlerin hain ilan edilmesi korkusudur. 
Bunun en bariz örneği de 7 Haziran’da, 1 Kasım’da da HDP’nin yanında yer alan ve bu nedenle saldırıya uğradığı belirtilen Ahmet Hakan’dır.
Bilmem sizde dikkat ediyor musunuz Gültekin’in yazısında belirttiği ayrıntıları üstü kapalıda olsa zaman zaman dile getiren Hakan ve onun gibi aydınların şimdi de Türkiye Partisi olma iddiasında olan HDP'lilerin değil, keskin ve ideolojikçe davranan HDP'li geçinenlerin ve PKK’lıların saldırısı altında olduğunu görmekteyiz.
Evet, ulusal da, dünyada HDP’yi, PKK’yi eleştirmediğiniz gibi yerelde de ne yaptığı, nerede olduğu bilinmeyen HOÇ/FED’i de eleştiremezsiniz..
Eleştirme cesaretinde bulunursanız hemen hain ilan edilirsiniz.
İşte bu nedenle; HDP ve PKK’yı eleştiremezsiniz.
Ancak Gültekin’in dediği gibi bizi, yani aydınları, demokrat güçleri zorda bırakan bu suskunluk oldukça kayıp eden HDP olacak, yalnızlaşacak olan da PKK’dır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.