Havadan sudan konuşmak...

Havadan sudan konuşmak...
31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri ardından ülkenin bir çok yerinde yani belediye başkanlıklarının başka partiye geçmesi ardından moda haline gelenbelediyelerin borçlarının afişlenip, belediye binalarının önüne asılması ile başlayan tartışmanın bir örneği de ülkemin Ermenistan ve Gürcistan'a komşu Serhat ilinde yaşanıyor.

31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri ardından ülkenin bir çok yerinde yani belediye başkanlıklarının başka partiye geçmesi ardından moda haline gelenbelediyelerin borçlarının afişlenip, belediye binalarının önüne asılması ile başlayan tartışmanın bir örneği de ülkemin Ermenistan ve Gürcistan'a komşu Serhat ilinde yaşanıyor.
Bu durumun yaşandığı AK Partili Ardahan eski Belediye Başkanının CHP'li yeni Belediye Başkanına verdiği bir cevapta ilginç bir durumla karşılaştım.
Çünkü AK Partili eski başkan kendi dönemini eleştiren ve belediyeyi borç batağına soktuğunu afişleyip, ilan eden CHP'li Belediye Başkanına verdiği cevapta kendisi göreve gelirken aldığı 3 mektubu makamı teslim ettiği yeni başkana teslim ettiğini ima etmiş gibi..
Önce AKP'li eski belediye başkanı Faruk beyin CHP'li yeni belediye başkanı Faruk beye bıraktığı pardon, anlattığı şu üç mektup kikayesine bir bakalım mı?!..
İşte o mektup;
'Zamanın birinde, yeni bir idareci göreve gelir. Devir teslim yapılır. Eski İdareci görevi devrederken önceden hazırladığı 3 tane mektubu yeni idareciye verir. Bir, iki, üç no’lu mektuplar.
Ve şöyle der: “başın sıkıştıkça mektupları sırasıyla aç bak.”
Yeni İdareci nezaketen bir şey demez, mektupları alır, bir kenara atar. Aradan bir zaman geçince gelen eleştirilerden dolayı bizimki yavaş yavaş sıkışmaya başlar. Sonunda aklına mektuplar gelir. Merakla, (1) nolu mektubu açar, okur.
Mektupta: “kendinden öncekileri karala benim suçum yok de.” yazar.
Başlar geçmiştekilere sataşmaya. “Benim bir suçum yok, ben geldiğimde şöyleydi böyleydi” diye. Bir zaman durumu idare eder. Herkes susar, bir süre ses çıkmaz. Ancak zamanla yeniden itirazlar yükselir. “Artık yeter anladık senin suçun yok, ancak seni çözüm getir diye başa getirdik” diye eleştiriler başlar.
Bizimki hemen (2) nolu mektubu hatırlar. Açar bakar. Şöyle demektedir:
Çevrendekileri ve emrin altındakileri karala, hiç kimse bir şey bilmiyor, ben yapacağım ama engel oluyorlar de.”
Bir zaman durumu idare eder ancak yeniden itirazlar başlar “Artık ne yapacaksan yap hep bahane hep bahane.” denilmeye başlanır. Yeni idareci bu defa gerçekten çok sıkışır. Aklına üçüncü mektup gelir. Başka da çare kalmamıştır. Açar bakar, mektup şöyle demektedir:
“SEN DE ÜÇ TANE MEKTUP YAZ, SENDEN SONRAKİNE VER”
31 Mart 2019 Yerel seçimlerinde Ardahan Belediye başkanlığını kazanan Faruk Demir, göreve gelir gelmez “enkaz devraldık” gibi talihsiz bir açıklamayla kendinden önceki dönemi karalamaya başladı ilk        mektubu açtı.
Daha bir ay geçmeden “belediyede kimse bir şey bilmiyor” diyerek ve hemen herkesin görev yerini değiştirerek, belediye çalışanlarını da karalamaya başladı ve ikinci mektubu da açmış oldu. Artık geçmişi ve emri altındakileri eleştirmek prim yapmayınca sayın başkanın nasıl bir yola başvuracağını hep beraber göreceğiz.
Yani eski başkan yeni başkana 'Sana bıraktığım mektupları tez okumaya başladın' demeye getirmiş gibi..
Bu arada 28 Mayıs 2013 ele aldığım yazımı yani o gün yazıp sanal ortam da paylaştığım facebook paylaşımını da görünce yukarıda anlattığım konu gibi aşağıda, yıllar önce ele aldığım yazımda olduğu gibi yerde, yan yana konuşulması gereken onca konunun havada bile konuşulabileceğini de         anlatmaya çalışıyordum.
Ve bana göre havadan, sudan konuşan, tartışan ve gündemi boşuna meşgul eden her iki idareciye ve Ankara başta olmak üzere diğer kentlerde ki eski ve yeni başkanlar arasında yaşanan tartışmalarında yan yana gelinip, konuşulabileceğini de anlatan o     yazımı (belik birileri anlar' düşüncesi ile     yeniden yayınlamaya karar alıyordum.
Şimdide benim 2013 yılının mayıs ayında ele aldığım yazıma bir bakalım mı?
İşte o yazı;

Havada ne konuştuk?
Yeni bir Ankara ziyareti için çıktığım Ardahan’dan Kars'a doğru yola çıkarken Mayıs ayının bitmesine karşın halen üzerinde karların olduğu, eriyen sularının yine boşuna aktığı Kısır dağını hızla giden araçta fotoğraflamaya çalışıyordum, bu başı bulutlara değdiği Ardahan'ın dağından fışkıran sulara karşın Hoçvan’ın halen neden susuz olduğunu düşünürken..Ve aynı dağın ardında bulunan Çıldır’ın sınırları için de bulunan (ama şu an açık ama beklenen ithalat, ihracatın olmadığı için kapalı gibi görünen) Aktaş Gümrük Kapısının Mayıs ayının bitmesine karşı halen açılmadığının da sorguluyordum, niye söylenen sözler ve yatırımlar zamanında yerine gelmediği memleketi yeniden geride bırakırken..Halbuki Ardahan ile birlikte vilayet olan Iğdır'a hava alanı yapılmış, gümrük kapısını da halen ithalat, ihracatta yapılıyordu..Neyse Ardahan’da binmek istediğim uçağa Kars’ta binerken sağıma muhalefet, soluma iktidar yanıma da devleti ve hükumeti temsil edeceklerin oturacağı hiç aklıma gelmemişti..Evet Kars’tan Ankara’ya uçarken Ardahan'ın sorunlarının         çözümünde önemli rolleri olan üç önemli kişi ile yolculuk etme imkanı da yakalıyordum..Çünkü bizim gibi bölgenin sorunlarını sıkça gündeme getiren (şu an eski) CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, bu sorunlar çözmekle mükellef hükumetin temsilcisi AK Parti Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay ve 14’ün de Ardahan’da olacağı belirtilen Cumhurbaşkanını temsil eden, hükumetin kararlarını yürütmekten sorumlu Ardahan (eski) Valisi Seyfettin     Azizoğulu vardı aynı uçakta..Ve çok ilginçtir ki sanki ‘Yerde bir araya gelmeyenler, hiç değilse havada buluşun’ denmiş ve dördümüz de aynı uçakta buluşmakla kalmamış, önde yan yana oturmuştuk..Ve Ardahan'ın gelişmesinden sorumlu olanların üçünü bir arada yakalamış ve ne konuşacaklarsa okurlarıma duyurma imkanı yakalamıştım. Ve öylede oldu.. Çünkü Atalay hükumetin yaptıklarını, Öğüt yapılmayanlar ve yapılması gerekenleri, vali ise yapılanlarla, yapılamayanları anlattığı bu önemli buluşmada Ardahan'ı yerde olduğu gibi havada da konuşma imkanı yakalamıştık, onca sorunun çözümünde en büyük rolü oynayan Ankara’ya     indiğimizi fark ederken..

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.