Sistemin kolonlarına balyozla vuracağız

Sistemin kolonlarına balyozla vuracağız
Vatan Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa İlker Yücel, seçim öncesi Damga'ya konuştu. Vatan Partisi olarak mevcut sistemin kolonlarına balyoz vuracaklarını anlatan Yücel, “Diğer adaylara baktığınız zaman sistemin avukatlığını yaptıklarını görüyorsunuz. Biz ise şirketleşmeye de sadakaya da karşıyız. Üretimden ve halkın çıkarlarından yanayız” dedi.

23 Haziran'da yapılacak İBB Başkanlığı seçimi öncesinde Vatan Partisi İBB Başkan Adayı Mustafa İlker Yücel'le bir araya geldik. Türkiye Gençlik Birliği'nin (TGB) liderliğini yaptığı günlerden tanıdığımız Yücel, geçmişte Ergenekon ve Balyoz davaları devam ederken gösterdiği mücadeleyle hafızalarda yer etti. Silivri Cezaevi'nde yaptıkları eylemler ve milli bayramları kutlamak konusundaki kararlılıklarıyla isimlerini sık sık gündeme taşıyan Yücel'i daha sonra ise meslektaşımız olarak tanıdık. Aydınlık Gazetesi'nde halen genel yayın yönetmenliği görevini sürdüren Yücel, 31 Mart'ın ardından 23 Haziran'da da İBB Başkan Adayı olarak karşımıza çıktı. Adaylık sürecine, vaatlerine ve seçim gündemine ilişkin keyifli bir söyleşi gerçekleştirdiğimiz Yücel, gelecek için bir hayli iddialı. Yücel'in kırmızı çizgisi ise Atatürk. “Biz Atatürkçü bir anlayışla belediyeleri yöneteceğiz” diyen Yücel bakın başka neler anlattı...

Röportaj: Barış KIŞ

Lafı hiç uzatmadan soralım. Neden belediye başkan adayı oldunuz?
İl başkanımız Cem Dikmen ve Genel Başkanımız Doğu Perinçek tarafından Şubat'ın ikinci haftasında bana görev tebliğ edildi. Benden önce Levent Kırca adaydı. O da mücadelenin hep en önündeydi. O'nun adaylığı döneminden çıkardığımız dersler vardı. Adaylığım tebliğ edilince hemen dersimi çalışıp, projelerimi açıkladım.

Şu an 4 aday var. Ama biz kamuoyuna baktığımız zaman sanki sadece 2 belediye başkan adayı var gibi görüyoruz. En son da İmamoğlu ve Yıldırım canlı yayında bir araya geldi. Size o süreçte bir davet geldi mi? Gelmediyse bu sizi kırdı mı?
İki adayda geçtiğimiz gün keşke diğer iki partinin adayı da katılsaydı dediler ama program bittikten sonra dediler. Ben kendimi klasik anlamda siyasetçi olarak tanımlamıyorum. Ben insani özelliklere bakıyorum ahlaki faziletlere önem veriyorum. Şimdi 2 kişi bir programa çıkıyorsunuz, 2 aday daha var. Demokrasi diyorsunuz ama o 2 adayı söylemiyorsunuz. Yayın bitince keşke onlarda olsa diyorsunuz. Halbuki yalan söylüyorsunuz. Bizi istemediğinizi biliyoruz. Bu bir samimiyetsizlik.

Sizi neden istemesinler ki?
Çünkü ben her iki adayında savunduğu sistemin kolonlarına vuruyorum. Temelde o kadar farklı argüman ve projeler var ki. Bizim yanımızda o kadar varlık enflasyonundan bahsedemezler çünkü biz kaynağını sorarız. Biri diyor ki ben 8 vericem öbürü diyor ki ben 10 vericem. İBB batmış bir kuruluş. Siz o koltuğa oturduğunuz anda borç denkleştirmeniz lazım. Dolayısıyla biz oturduğumuz andan itibaren her projeyle ilgili Vatan Partisi'ndeki birikimli kişiler, farklı kişilerden edindiğimiz birikimlerle biz derdik ki bu arkadaşların anlattıkları balon. Bir Binali Bey balon şişiriyor atıyor bir Ekrem Bey. Biz ayaklarınız yere bassın derdik. Biri diyor ki ben 500 bin gence iş vericem diyor. Siz 42 milyon 610 milyonluk bütçeyi yöneteceksiniz sadece. Bu bütçede direk önünüze gelmeyecek, borçlar ve yatırımlar var. Dolayısıyla bizim programa çağrılmamız bir tercih. Çünkü sistem seçmeni iki partiye itiyor. Bunlardan birini seç diyorlar. Ben de diyorum ki bu sistemin kolonlarına balyoz vuracağım. Bu nedenle bizi istemiyorlar. 

mustafa ilker yücel

ÜRETİM KELİMESİNİ DUYMADIK
Diğer adaylarla en temel farkınız nedir?

Ben program boyunca 3 saat dinledim üretim kelimesini duymadım. Bu o kadar hayret verici bir şey ki. İstanbul'un mandası var mesela. Türkiye'de İstanbul manda sayısı bakımından Türkiye'nin üçüncü büyük kenti. Şöyle biraz Çatalca'ya, Silivri'ye doğru açılınca göreceksiniz. Samsun ve Diyarbakır'dan sonra en çok manda İstanbul'da. Mesela o mandayı üretimi teşvik etseniz, yatırım yapıp gencimize iş bulacağız derseniz ben onu ciddiye alırım. Ama bu adaylarda üretim lafı yok. Köylü milletin efendisiydi şimdi şehrin yoksulu oldu. O insanlara sadaka dağıtmaktan bahsediyorlar. Sana 2 lira vereceğiz oturacaksın diyorlar. Biz tasarruf diyoruz. Ekonomik kriz içindeyiz, Amerika bizi dolar gücüyle tehdit ediyor. Türkiye'nin ekonomik yapısı tehdit içinde. Biz de cumhuriyet döneminde Atatürk ve arkadaşlarının yaptığı gibi bir tasarrufa gideceğiz. Atatürk döneminde uçak üretip İsviçre'ye uçak sattık. Vatandaşa diyoruz ki sadaka veremiyoruz ama sana alınterinle para kazanabileceğin bir olanak yaratacağız. Onlar bahsettikleri sadakayı da veremeyecek. Vatan Partisi'nin farkı biz üretime odaklanacağız.

Üretim konusunda ciddi bir zafiyet olduğunu düşünüyorsunuz öyleyse...
Evet. Mesela Perpa'da Uzel Fabrikası'na gittik. Orada yüzlerce işçi karşıladı bizi. Ben diğer iki adaya da orada çağrıda bulundum siz de buraya gelin dedim. Makineler içeride çürüyor, işçiler kapıda yatıyor ama işçiler üretmek istiyor. Gelin burayı ayağa kaldırın dedim. İki gün önce peki ne haber aldık. O makineler hurdacılar tarafından yağmalandı. Bir traktör fabrikası bu. Türkiye'nin en büyük fabrikalarından biriydi. Gözümüzün önünde yağmalandı. Vatan Partisi daha önce uyarmıştı. Dolayısıyla iki adayın da üretim dememesi bizim onlarla temel farkımız var.

KÜRT KÖKENLİYİM
Söz konusu programa ve söylemlere bakınca başka ne gibi farklarınız var?

Orada sorulmayan sorular vardı. Binali Bey'e Kürdistan lafı sorulmadı. Sezai Temelli hepsi Kürdistancı oldu diyor çok haklı. İmamoğlu, Demirtaş ile ortaklık içinde Binali Yıldırım da Kürdistan diyor. Bizim bu noktada milletimizin has bahçesi olan Kürtle yürüme gayretimiz var. Ama ABD'nin silah verdiği bir terör örgütünün siyasi partisiyle ortaklık ederseniz biz oradan ayrılırız. Ben de cumhuriyet aşığı bir Kürt kökenliyim. Ama şuna tavır alınmalı HDP, PKK'nın siyasi örgütüdür. HDP, PKK yolları açıp bombalar koyarken HDP'nin başında Demirtaş vardı. Demirtaş, APO'nun heykelini dikmek istediğini söyleyerek terörü övdü. CHP'de tarihi bir hata yaparak, PKK'nın partisiyle omuz omuza seçime girdi. Bu da programda gündeme gelmedi çünkü ikisinin de yumuşak karnı o. Mal varlıklarını da açıklamayıp o programda geçiştirdiler mesela. Ekrem Bey'in mal varlığı hakkında mahkeme gizlilik kararı vermiş. Bu kararı davanın seyri sırasında itirazlaşma olunca mahkeme verir. Ekrem Bey'e soruyorum hangi dava neticesinde gizlilik kararı verildi? Binali Bey de İDO'da memurluk yaptı eşi öğretmenlik yaptı siz maaşlarını ömür boyu harcamasanız bile şu an ki mal varlığına ulaşamazdınız. Dolayısıyla her iki aday bu konuda açıklık getirmedi. Niye sistemin kolonları bunlar. Biri müteahhit diğerinin oğlu inşaat işinde. Böyle bir şey olamaz.

mustafa ilker yücel

31 Mart iptali yanlış bir karar dediniz bu durumda İmamoğlu'nun seçilmiş bir belediye başkanı olduğunu onaylıyorsunuz diyebilir miyiz?
Hayır. YSK'nın kararı beni tatmin etmedi ama şunu soruyorum. Sandıkların yüzde onu sayıldıktan sonra 1 Nisan'da Ekrem Bey 29 bin oy fark var demişti. 29 binden 13 bine kadar düştü. Bu benim için bir soru. Nasıl oluyor da yüzde on sandık sayılınca 29 binden 13 bine düştü? Bu konuyu Ekrem Bey'e bir kere sordular o da bilgisayar başındaki arkadaşların hatası dedi. AK Parti sandıkların hepsini sayalım dedi, CHP reddetti. İki hakikatte bu. Eğer YSK seçim iptalini buralardan oluştursaydı daha esaslı bir iptal nedeni olacaktı. Ama siz sandık kurulları üzerinden iptale gittiniz ki YSK'nın eli ayağına dolanmış görüyoruz. İmamoğlu'nun açıklayamadığı hakikatle YSK'nın açıklayamadığı hakikati masaya koymak lazım. Ben o anlamda tercih yapmak durumunda değilim.

Neden ikinci kez aday oldunuz?
Bu söylediğim hakikatleri anlatabilmek için aday oldum. İki adaydan biri ekonomiyi batıran AK Parti bunların ekonomiyi kurtarmak gibi bir amaçları yok. Diğer tarafta CHP'de Abdullah Gül ile bir hükümet kurma planında HDP ile ittifak halinde bunu anlatmak için aday oldum. Burada bir çıkmaz var. Vatan Partisi'nin yerel yönetim anlayışı da her ikisinden çok farklı. Biz şirketleşmeye karşıyız. İBB'de yaklaşık 38-39 tane şirket var. Mezarlık işleri ve itfaiye işleri dışında her şey şirketlere bağlı. Biz aslında belediye başkanı değil CEO seçeceğiz. Bundan dolayı ben şirketleşmeye karşıyım. Biz Atatürk döneminin belediyecilik anlayışını ayağa kaldıracağız. Kamu çıkarı esastır, umumi menfaat esastır diyoruz. Bir inşaat şirketi yöneten birinin belediye başkanı olmaması lazım. İki aday da kamu çıkarını gözettiklerini görmediğim için aday oldum. 

Peki ben İlker Yücel'e neden oy vermeliyim?
Bir defa plan. Şu anda her iki aday da bunu söylemiyor. Biz 7 tepeli kentimize 7 renk vaat ettik. Her sorunu da renklerle hitap ettik. Mavi İstanbul'la birlikte denizi keşfetmeyi anlattık iskelelerin neden restoran yapıldığını anlattık. Karada her şey otomobil için. İnsanın nasıl yaşayabileceğini anlattık. Ben her iki adayın da şehrin nüfusunu arttırmak gibi planları olduğunu görüyorum. Nefes alabildiğimiz son bölgeyi de betonlaştırmak isteyen bir plan içindeler. Biz buna karşıyız. İstanbul'un nüfusunu azaltacak projeleri hayata geçirmek zorundayız. İstanbul şişti yaşanamayacak bir şehir haline geldi. 20 milyon insan var Avrupa'da böyle bir kent yok. İki ad aydan birini tercih edersek mevcut düzen devam eder. Ama bizi tercih ederseniz köklü bir değişiklik oldu. Kahverengi İstanbul projesinde mandayı anımsattık. Kooperatifçilik dedik tarım arazileri dedik imarı yasaklamak. Yeni bir çivi çakmayı bile engelleyeceğiz. İstanbul'un güçlendirmeye ihtiyacı var. Deprem olmadan binalar çöküyor. Biz bir hesap yaptık İstanbul'da depreme hazırlık yok. Hemen bir depreme hazırlık daire başkanlığı kuracağız. Azıcık sarsıntıda çökecek binalar var. Kırmızı alarm dedip depreme hazırlık yapmak lazım dedik. Her yüzyılda bir 7 üzeri deprem oluyor son yüzyılda olmadı ama o fay hemen kendini gösterebilir. Burada yerel yönetim olarak önlem almak zorundayız. Biz yapılacak kentsel dönüşümlerde kendi müteahhitine pasta vermek gayretinde olan bir anlayışa sahip olmayacağız. Beyaz İstanbul dedik şeffaflık dedik cam gibi bir belediyecilik. Şu anda İBB'deki şirketlerin bilançosuna ulaşamıyorsunuz bunu da sağlayacağız dedik. Sayıştay bile denetleyemiyor bu keyfilik düzenine son verecek olan da biziz. Bizim etnik bölücülüğe, tarikatçlığa karşı da tutumuz var. İmamoğlu camiye gidip dua okuyor, Binal iYıldırım Kadıköy'de meyhane geziyor. Samimiyetsiz, ciddiyetsiz hareketler içindeler. Biz gerçekçilikten yanayız.

İPTAL KARARI YANLIŞTI
Ortada iptal edilmiş bir seçim var. 31 Mart'ın iptalini doğru buluyor musunuz? Ve tekrar edilen bir seçim var bu size doğru geliyor mu?
Seçimin iptal edilmesi yanlış bir karar. YSK zaten bunu izah edemedi. AK Parti Türkiye'yi yönetemez hale getirdi. Seçim bile yapamıyoruz. AK Parti, TBMM'nin görevlerini yetkilerini budayıp Saray'da topladı. Türkiye'yi dar bir ekiple yönetmeye başladı.

ÇEKİLMEMİ İSTEYENLER OLDU
Adaylıktan çekilmeniz için bir teklif geldi mi?

Dışarıdan çok telkin geldi. Her iki partiden de çekilmem için teklif geldi. Ama biz onlara direk programımızı anlattık ve dedik ki biz bu süreçte aday olarak programımızı anlatmak için çekilmedik.

ORTADA TİYATRO VAR
Bizim hükümet tarafından desteklendiğimiz söyleyenler çok yanlış yolda. Öyle diyenler Vatan Partisi'ni hiç tanımıyor. Vatan Partisi'nin oyu hiçbir yere gitmez. Aldığımız oy yetersizdi arttıramadık ama kendimizi gösteremedik. Bir medya amborgası var. Bir de hazineden diğer partiler milyonlarca lira alırken biz üye aidatlarıyla ayakta durmaya çalışıyoruz. Ortada bir tiyatro var. ABD'ye en yakın kuvvet en gerici kuvvettir. Çünkü Türkiye'de bölücülüğün ve gericiliğin merkezi ABD'dir. 

BAŞKAN DEĞİL CEO SEÇECEĞİZ
Biz şirketleşmeye karşıyız. İBB'de yaklaşık 38-39 tane şirket var. Mezarlık işleri ve itfaiye işleri dışında her şey şirketlere bağlı. Biz aslında belediye başkanı değil CEO seçeceğiz. Bundan dolayı ben şirketleşmeye karşıyım.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.