Siyasilere nefret dili yakışmıyor

Sanırsınız yerel seçime değil de savaşa gidiyoruz. Adamlar meydanlara çıkıp nefret dili kullanarak kamplaştırıp sadece kendi seviyelerini ifşa edip irtifa kaybediyorlar.

Sonuç itibariyle bu bir yerel seçim değil mi yoksa yanılıyormuyum baksanıza yerel seçimden başka herşeye benziyor yok yok. Küfür deseniz var. İftira deseniz alası var. Yapılmak istenen ne bir anlayabilsek. Çok iyi hatırlıyorum AK Parti Genel Başkanı Erdoğan seçimden hemen sonra meşhur balkon konuşmasını yapar tüm ülkeyi söylemleriyle kucaklar selamlar ve ağzından bal akardı ama sadece teoride kalırdı adeta sanal olarak. Fazla sürmezdi o mutlu eden ve birleştirici demeçler.

Fazla değil kısa bir süre sonra başlardı rakiplerin cibilliyetinden hakaretlere ve dolaylı küfürlere… Hep düşünmüşümdür bu yetki ve cesareti kimden alıyor diye ne hakla bu tür demeçler ve hakaretler ediyor anlamakta güçlük çekiyordum halen de anlamış değilim asla anlayamam da anlamak da istemem bu tarzı bu hakaretleri.

Hal böyle olunca ister istemez karşı tarafta hemen hemen benzer bir tarz kullanmaya başlıyor yahut zorunda kalıyor aynı tonaj ve benzer söylemlerde bulunmaya. Biz bunları ülkemizi yönetsinler kalkındırsınlar diye seçmeye çalışırken bu muhteremler argo sözlüğünden kelimeler seçip seçip sarf ediyorlar.Bu siyaset mi rezalet mi sözüm ona ülkeye ve topluma örnek olacaklar halkın beklentisi böyleyken adamların söylemlerine ve kullandıkları sözcüklere küfürlere, hakaretlere bir bakın Allah aşkına dikkatle bakın odaklanın cümle ve demeçlerine inanın utanıyorum elim yazmaya bile gitmiyor.

Tutturmuşlar bir “Beka” sorunu var diye…Ortaya olmayan bir atmosfer yaratıp sadece insanları kandırmaya ve kitleleri korkutarak oy almaya çalışıyorlar. İnanıyorum ki rüzgar tersine estirecek oy alalım derken çok oy kaybedecekler. Ne diyelim Allah şaşırtırsa böyle olur. Ülkemiz bunca aciz ve basit mi ki belediye seçimlerinin bir kısmını AK Parti kaybederse beka sorunu yaşıyacakmışız. İnanıyorum ki onlar bile bu söylediklerine inanmıyorlar. Ya tutarsa hikayesi misali.

Televizyon kanallarında boy gösterip bu beka konusunu derinleştirip parantezi açarak adeta umman derya boyutlara getiren bilim adamı görünümlü kilim adamları nemalanıyorlar yalakalık yapıyorlar iktidara. En başta da Bahçeli ve tayfası adeta ana kolon görevi yapıyor. Eski bakanlardan Yaşar Okuyan çıkıp Halk Tv'de sorular soruyor belgeler gösteriyor Devlet Bahçeli'yle ilgili. Adamlar dan çıt yok ne teyid ediyorlar ne de reddediyorlar. Sadece Sn. Bakan'ı tehdit ediyorlar. Siyaset bu mu böyle mi yapılır?

Krizden söz eden yok mevcut iktidar asla kondurmuyor.Ama aldığı almaya çalıştıkları tüm önlemler krizi avaz avaz adeta bağırtıyor nitelikte. İnsanları korkutuyorlar ellerinden gelenleri yapıyorlar mahkemeler iftiralar tutuklamalar. Asla bizler bunları hak etmiyoruz. Eski bakanlardan Sadettin Tantan çok güzel teşhis ve tespitlerde bulunuyor. Böyle yapmakla kendi sonlarını hızlandırıyorlar diyor gel de katılma bu teşhise. Cumhuriyet tarihinde bir ilki yaşıyoruz. Ya oylar Ak parti adaylarına verilecek ya verilecek yahut hain ve terörist damgasını yiyeceksin veya Fetöcü olarak damgalanacaksın. En garip olanı da Saadet Partisine de iftiralar atılıyor sanal bir dörtlü çetesi senaryosuna onu da katıyorlar.

Gelelim İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yapılan tehditlere. Akıllara durgunluk Erdoğan'ın tehdidi adalet ve hukukun olmayışı yahut kendisinin emrinde olduğu imajı veya ispatı olmuyor mu? Meral Akşener de asla çekinmeyip misliyle ve sinirle öfkeyle cesaretle üstüne üstüne gidiyor. İşte siyasilerin epikrizi ve davranışları, söylemleri, demeçleri iftiraları. Milli iradenin aklıyla oynamaları sözüm ona yerel seçimlere gidiyoruz nasıl gitmekse bu seçim yolu yöntem ve metodları sizce böyle mi olmalıydı?

Ey seçmen...