Yerelden ulusala hatta evrensele...

Yerelden ulusala hatta evrensele...
Seçim yorgunluğu ve stresi içinden hala çıkmamış olan ülkenin insanlarının ramazan ayının da etkisinde olduğunu İstanbul'da ki trafiğinin sakinliğinde anlamak mümkün.

Seçim yorgunluğu ve stresi içinden hala çıkmamış olan ülkenin insanlarının ramazan ayının da etkisinde olduğunu İstanbul'da ki trafiğinin sakinliğinde anlamak mümkün.
Hafta içinde mesailerin başlaması ve bitmesi dışında gün boyu sakin olan sakin trafiğe baktığımız da 23 Haziran'da yeniden sandık başına gidecek olan 16 milyonun üzerinde ki seçmenin büyük bir kısmının kafası kadar kararı da karışık olduğunu da görmek mümkün.
YSK'nın aldığı iptal kararı sonrasında iyiden iyiye yelkenleri indirdiğini de gözlemlediğimiz muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu'nun adete tek başına yeniden mazbatasını alma mücadelesi verdiğine de şahit olduğumuz şu günlerde bu kez seçimi kazanacak gibi rahat olduğu gözlenen iktidar ve Cumhur İttifakı ortağı MHP'nin ortak adayı Binali Yıldırım da sanki başta Başkan Erdoğan'a, havuz medyasına olmak üzere herkese bu işe karışmayın diyerek seçim çalışmalarını yürüttüğünü gözlemlemekteyiz.
İş adamı statüsünde olanların başını çektiği iktidara kızgın seçmeninde muhalefet gibi yelken indirdiğini gözlemlediğim metropolde bazılarınında iftardan iftara koşturduklarını da görmekteyiz.
Hemen her akşam bir iftarda poz veren ve seçmenin hatta bir kentin, mahallenin, derneğin, federasyonun kendisinin emrinde olduğunu ima edenlerin bolca cirit attığı şu günlerde ortalıkta gözükmeseler de 23 Haziran'ı sabırla bekleyenlerin de sayısı hiçte az değil.
Dananın kuyruğunun, ak ile karanın belli olacağı 23 Haziran öncesi yaşaşan bu gelişmelere baktığımıza başta Erdoğan olmak üzere İstanbyul'da ne işi var denen İçişleri Bakanının da boş durmadığını da görülürken başta CHP'li Başkanlar olmak üzere Başkan Erdoğan ile Bakanları ile yarışan 31 Mart seçilmişlerinin kendi işlerine bakacağına geldikleri İstanbul'da seç,lir, seçilmez unuttukları hemşehrilerini sözde ziyaretlerle oy avcılığı yaptıklarını da dikkat çeken diğer bir durum.
Öcalan'ın açıklamalarına karşın karşı açıklamalar yapan HDP'li siyasiler gibi kapılara 31 Mart'ın üzerinde günler hatta aylar geçmeye başladığının görmeyen T.C. levhalarını asmaktan ve başına geçtikleri belediyelerin borçlarını afişlemekten öteye bir adım atmayanların 'Ben ne dersem o olur' edası içinde hareketle şu günlerde dolaştıkları İstanbul'da yok hükmünde olduklarını anlamakta     mümkün.
Çünkü bir kaç yalaka ve kızına, oğluna iş bulurum hayali ile kendileri ile hareket eden boşları yanlarına alıp, dolaşanların ası amaçlarının çaktırmadan tatil yapmak olduğu da alenen görülmektedir.
Bir taraftan CHP'li geçinip, diğer taraftan yakınlarını müdür yapmak için AK Partili siyasilere askerlik yapanlar diğer taraftan iktidarın nimetlerinden faydalandığını unutup, iktidar oldukça kendisinin olacağını anlamayanların karşı adımlarının da kırılacağını gözlemlediğimiz 23 Haziran öncesi yaşanan en önemli diğer bir konuda yerelde ki derneklerin, federasyonların dışında seçimden seçime sahtece oluşumlarla boy gösterip, siyasiler kandıran, yanıltanların da yine sahalarda cırtık attıklarını görmekteyiz.
ABD'nin İran'a yönelik baskıları ve bölgede yeni bir savaş hazırlığının gölgede kaldığı gibi yaşanan ekonomik daralma da her geçen gün zor bir durum yaşayan ülkenin bir an önce bu atmosferden çıkıp, önüne bakması gerekir diyeceğiz bir esna da bir taraftan aldıkları Belediyelerin borç batağında olduğunu belirtip, afişler asanların iftar adı altında halkın parası olan paralar ile yeni masraflar açtığına da şahit olurken bu durumun saray denilmesine kızılan Külliyeden en alt tabağa kadar devam ettiği de diğer acı bir durum.
Postun içinde ki dostlar, ulusalcılar!
HDP'nin Genel Merkezinin 81 Vilayet Örgütlerine, tabana sormadan aldığı karar ile yeniden CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nun aday olduğu İstanbul seçimleri öncesi açıklanan işsizlik rakamlarına baktığımıza da seçim sonuçlarınında büyük etkisi olan ekonominin içinde olduğu durumu daha iyi         anlamaktayız.
Ve işsizliği asıl tetikleyen ekonomininde içinde olduğu onca sıkıntının altında yatanın da o çok istenen demokrasiye yönelik adımların ileriye atılmaktansa, bu yönde niyeti olanların üzerinde oluşturulan korku çemberi ile geri çekilmesidir..
Örnek mi? 
Demokrasi ile başa gelen ve demokrasiyi geliştireceği umut edilenlerin iktidarın verdiği şımarıklıkla demokrasiyi kısa sürede         unutmasıdır.
Ve demokrasiden, beklenenlerden uzaklaşan aynı iktidar toplumun kendilerine karşı 7 Haziran'da ortaya koyduğu tepkiyi anlamayıp, 1 Kasım'ı yapınca aynı toplum bu kez de 31 Mart seçimleri ile mevcut iktidarı         uyarmıştır.
Yani demokrasi dahil bu ülkede ki iktidar yöneticilerinden isteneni alamayanların tepkisini fırsat bilip, demokrasi gereği olan seçim veya başka yolla iktidarı alt etmek isteyenlere yani bana göre 'Bu ülkenin asıl sahipleri bizleriz' diyen ulusalcılara fırsatlar verilmektedir.
Evet, bu ülke de yıllardır iktidar olan ve her eleştirini anti-demokratik bir bakış ile 'Not ettik' diyerek tehdit eden ama bu tür hareketleri ile güç kayıp ettiğini anlamayan parti ve başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başta demokrasi olmak üzere bir çok konu da yaptıkları yanlışları kabullenmeyip, ısrarla bildiklerini yapmaya kalkmaları, HDP'nin de içinde olduğu toplumun yeniden ulusalcılara yönelmelerine sebep olduğu da bir gerçektir.
Çünkü 31 Mart seçimlerinin asıl kazananları olan ulusalcılardır.
Yani İstanbul İBB'nin de içinde olduğu 31 Mart seçimlerini Kemal Kılıçdaroğlu'nun da içinde olduğu solcular değil, geride kalan seçimleri asıl kazanan ulusalcıların 23 Haziran'da da zaferle çıkacaklarını şimdiden ortaya koyar gibi..
'Nereden bu tahmini yaparsın?' diye soracaklara CHP'nin gizli destekçisi, Barış Sürecinde T.C levhalarını AK Parti'ye indirten ama sürecin tekmelenip, buzluğun dondurucusuna kaldırılması ardından 31 Mart'ta CHP'nin içinde ki kazanan ulusalcılara astıran HDP'nin yanı sıra İYİ ve Saadet Partililer olsa da AK Parti'nin yaptıkları karşısında 'Düşmanının düşmanı dostumdur' demek zorunda kalanlardır..
Ve bu durumu 31 Mart seçimlerinin hemen ardından ortaya konan hal, hareket ve uygulamalarla bu partilerin tabanının anladığını da görmek mümkün.
Ve 23 Haziran'a ertelenen seçimi yeniden kazanmak için 'Solcu, demokrat' postuyla pusuya giren aynı ulusalcıların hiçte memnun olmadıkları ve 28 Mart seçimlerinin hemen ardından oklarını Kılıçdaroğlu'na çevirecek olanlar olacağını da burada yazıp, not ediyorum.
Ve yine bence bu durumu fark etse de önüne geçmeyen Kılıçdaroğlu gibi Erdoğan'ın da yeni bir plan içine girip, Bahçeli'nin de arasında olduğu BOB yada diğer nazik adı olan 2023 hedefine birlikte gitmek için görünmeyen bir birliktelikle ulusalcıların etrafında biriktiği İnce gibi İmamoğlu'nu da oyun dışına itecekler..
Yani güzel olacak denen 23 Haziran'ın daha güzel olması için ilk adımının İstanbul seçimlerini sadece İmamoğlu yakasını iptal eden YSK hakimlerini Kızılay'da gezemeyeceklerini, hatta yüzlerine tükürülecek hale geleceklerini ileri süren ve yaptıkları anlamsız çıkışları ile adeta ve bana göre seçimi iptal ettiren asıl faaller olan CHP'nin Genel Merkezi attığı adımıdır..
Bu ve buna benzer adımlar 23 Haziran'a yetişir mi bilmem ama yenilenen seçimlerin birilerine yeni bir fırsat daha doğurduğu da bir gerçektir.
İşte burada anlatmak istediğimde bu ülkenin asıl sahipleri olduklarını ileri sürüp, kendiler dışında kimsenin iktidar olmasına, karar vermesine izin vermeyen tabakalar yani diğer bir adıyla ulusalcılardır.
Ve bu ulusalcıların girdikleri solcu, demokrat postu içinde bugünlerde bir hayli hareket içinde oldukları da bir diğer gerçektir.
Ha bu arada diğer her seçimde hemen her gün çeşitli ad ve toplantılarda ortalıkta adı sıkça geçen kısa adı MİT olan Milli İstihbarat Teşkilatı da uzun süredir gündemde yok.
Neden bilmem ama bu ülkenin ulusalcıları kadar MİT'in de sistemin yani Başkanlığa geçen rejimin değişmesinden yana olmayanlardan oluştuğunu biliniyor da ondan mı?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.