23 Nisan hüzün doluyor insan...

Evet bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Ammavelakin bayram edecek halimiz, ahvalimiz yok gibi bir şey. 

Neden mi?

Pahalılık malum. En son herhalde 10 gün önce bir köşe yazmıştım, o günden bugüne pahalılık azalacağına daha da arttı. İnanır mısınız kırmızı biberi marketlerde tane ile satıyorlar, domatesi tane ile satıyorlar. Bütün bu pahalılığı da güç sahipleri kalkıp; “dünyanın her yerinde böyle” diyerek normalleştirmeye çalışıyor. Neymiş efendim Almanya'da enflasyon yüzde 7 imiş. E bizde yüzde 400 kardeşim. Bunları konuşmak yok... 

Neyi konuşuyorlar?

Almanya'da da durum çok kötüymüş. İngiltere'de millet akaryakıt kuyruğuna girmiş. Evet bizim ülkemiz ise bolluk, bereket içinde... - Neyse bugün ekonomiden mümkün olduğunca söz etmemeye çalışacağım. Zaten bu yazıyı 23 Nisan için yazıyorum. Ama ister istemez neden 23 Nisan'da hüzün doluyuz; ekonomi de bir sebep demek istedim. Bizi asıl hüzne gark eden şey ise; ülkemizin yaşadığı sadece gıda fakirliği değil aynı zamanda demokrasi fakirliği...

Ulusal egemenlik diyoruz ama; 16 milyon insanın iradesiyle seçilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu çalıştırmamak için her şeyi yapan bir iktidar görüyoruz. Ulusal egemenlik diyoruz ama Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş çalışmasın diye her şeyi yapan bir iktidar görüyoruz. Sırf; “Biz oy vermiyorsa, bizden değil” anlayışına sahip olanlar yüzünden vatandaşın bir kısmı cezalandırılıyor. 

Yine ulusal egemenlik diyoruz ama; 

5-6 milyon oy alan Meclis'in içinde yer edinen HDP'nin 2019 yerel seçiminde kazandığı bütün belediyelere kayyum atıyoruz. Diğer muhalif siyasi partilerin belediyelerine de kayyum atanabilir tehdidini görüyoruz. Nihayetinde ulusal egemenlik falan hak getire...

Çocuk bayramı diyecek olsak; çocuklar ülkenin vahametinden habersiz, gidişatından umarsız, pür neşe içinde olsalarda onların geleceği içinde endişeleniyoruz. Ülkenin sürekli aldığı elini kolu sallayanın koşa koşa içeri girdiği, tehlikeli bir göç politikasının sonucunda ortaya çıkan güvenlik problemleri. Eğitimde kalitenin her geçen gün daha da aşağı düşmesi. Ve nihayetinde en başta anlattığımız ekonomik felaketin ailelere olan yansıması, çocuklara dair “bayram” ihtimalini de azaltıyor....

E 23 Nisan'ı armağan eden Mustafa Kemal Atatürk'ün; iktidar sahiplerince gördüğü vefasızlık. İlke ve devrimlerinden her gün uzaklaşmamız vs derken;

“Bugün 23 Nisan hüzün doluyor insan” demek kaçınılmaz oluyor.


Türkiye'de 2 milyon çocuk işçi var!

CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, “Adalet Bakanlığı'nın 2021 verilerine göre Türkiye cezaevlerinde yaklaşık 345 çocuk, 780 de bebek anneleriyle birlikte cezaevinde tutuluyor. Bu konuda hassasiyetimizi dile getirdik ve bir yasal düzenleme önerdik. İktidar oralı olmadı” açıklamasını yaptı. Bu açıklamada her şeyi olanca gerçekliğiyle gösteriyor.

Aydoğan, çocukların daha sağlıklı ortamlarda yaşamasına ilişkin Meclis'e sundukları önergelerin ve kanun tekliflerinin havada kaldığını ve bu bağlamda somut adımlar atılmadığını söyledi.


Çocuk istismarı vakalarında artış olduğunu ifade eden Aydoğan'ın açıklaması şöyle:
"Özellikle pandemi döneminde ülkemizde çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet vakalarında artış olduğu gözlemleniyor. Adalet Bakanlığı'nın 2019 yılı verilerine göre 'cinsel dokunulmazlığa karşı suç' kapsamında, 49 bin 57 dava açılmış. Bunların 22 bin 689'u çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarını oluşturuyor. Bu çok ciddi bir rakam ve ne yazık ki konu üzerinde herhangi bir tasarruf yapılmıyor. Bu üstü örtülecek bir mesele olamaz. Meclis’e 'reform' adı altında getirilen paketlerin hiçbirinde çocuk istismarı, yoksulluğu ya da işçiliği ile ilgili herhangi bir düzenleme getirmiyorlar ve buna reform diyorlar.

Ülkede 5-17 yaş grubunda çalışan çocuk sayısı 720 bin olmuş. 2021 Mart ayı TÜİK verileri bunlar. Bu istatistiklerde 1,5 milyona ulaşmış olan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenciler yok. Bütün bu sayılar birleştirildiğinde Türkiye’de en az 2 milyon çocuk işçi olduğunu söylemek mümkün. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG), 2021 verilerine göre çocukların yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi, yüzde 45,5’i ise hizmet sektöründe çalışmak zorunda kalıyor.  
Yüz binlerce çocuk sokakta ya da ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyor. Bu konunun da Meclis çatısı altında araştırılmasını ve çözüm için çalışılmasını önerdik fakat ne yazık ki iktidar bu vicdan yaralayan soruna da kulakların tıkamış. İktidar, yarattığı kötülük sarmalında sürüklenen çocuklara arkasını dönmüş durumda. Meclis bu hassas konunun takipçisi olmalı ve derhal sorumluluk almalıdır.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Anıl Boduç Arşivi