24 Kasım Öğretmenler Günü

Başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere aydınlanma devrimi uğruna yitirdiğimiz tüm eğitimcileri saygı ve minnetle anıyor, görevde olan olmayan tüm öğretmen meslektaşlarıma sağlıklı bir yaşam diliyorum.
Ülkemizdeki eğitim sistemini sorgulamadan bugünün bir anma mı, kutlama mı olması gerektiğine doğru yanıtı veremeyiz diye düşünüyorum.
Yeni bir polemik yaratmak değil amacım.
Bilindiği üzere 24 Kasım 1928 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk “Millet Mektepleri Başöğretmeni” ilan edildi.
Cumhuriyet döneminde Tevhid-i Tedrisat kanunuyla “eğitim birliği” sağlanmaya çalışılmış, medreseler kapatılmış, Millet Mektepleri açılmış, daha sonra öğretmen yetiştirmek amacıyla “Köy Muallim Mektepleri” kurulmuş.
Türkiye’nin en önemli reformlarından biri olan Köy Enstitülerinin temeli atılmış, müthiş bir aydınlanma atağına geçilmiş.
1940- 54 yılları arasında faaliyet gösteren Köy Enstitüleri toprak ağalarının, gerici çevrelerin ve dönemin iktidarlarının baskısıyla kapatılarak ülkemiz yeniden karanlık bir döneme girmiştir.
Sonrası hepimizin bildiği gelişmeler.
Sanayileşme dönemine geçildiğinde de kapitalist çevrelerin isteği doğrultusunda eğitim sistemi dizayn edilmiş, üretime dönük, demokratik, çağdaş eğitimden uzaklaşılmıştır.
Köy Enstitülerinin yerine kurulan yatılı İlköğretmen Okullarına bile tahammül edemeyen egemen çevreler daha sonraları bu okulları da kapatıp, her branştan 2-3 yıllık yüksek okul mezunlarını öğretmen olarak atamış ve Atatürk’ün “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller yetiştirmesini istediğini öğretmenler dönemi bitmiştir.
Öğretmenler Cumhuriyet dönemi boyunca toplumun en diri, en mücadeleci, en örgütlü kesimi olduğu için en çok baskı da onlara yönelik uygulandı.
Tüm baskılara, sürgünlere, işkence ve görevden almalara karşın yılmadan demokrasi ve barış mücadelesinde ön saflarda yer alan eğitim emekçileri 12 Eylül darbesi sonrası da en çok ezilen, mağdur olan kesim oldu.
Öğretmenlerin bu dirençli tavrı karşısında taktik değiştiren askeri yönetim 24 kasımı öğretmenler günü ilan ederek topluma şirin görünme çabası içine girmiştir.
O günden bu yana 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanmaya devam ediyor.
Doğal olarak Demokratik Öğretmen Hareketi içerisinde yer almış, bedel ödemiş, mağdur olmuş devrimci-demokrat eğitim emekçileri bugünün kutlanması gereken bir gün olamayacağını, askeri vesayetin bir oyunu olduğunu söylüyorlar.
Haksız da değiller.
Aslında ben de benzer şekilde düşünüyorum.
Ancak toplumun belli hassasiyetleri var ve bunu bilen egemenler, kimse karşı çıkamasın diye tam da Atatürk’ün Başöğretmen ilan edildiği bir günü Öğretmenler Günü ilan ederek karşı çıkanları Atatürk karşıtı gibi göstermeyi amaçlamışlardır.
Kuşkusuz Atatürk sevgisi ya da Atatürk ilkelerinin savunulması kimsenin tekelinde değildir.
Ama giderek yaz-boz tahtasına dönmüş eğitim sistemi ve demokrasi mücadelesinden kopmaya yüz tutmuş örgütsüz eğitimcileri dikkate alırsak; bugünü fırsat bilerek en azından geçmişle hesaplaşma, toplumu bu konularda bilgilendirme ve bu uğurda yitirdiğimiz değerleri unutturmamak adına değerlendirebiliriz diye düşünüyorum.
On binlerce öğretmeni bir çırpıda görevden alabilen, binlerce öğretmeni haksız yargılamalarla hapse atan, yüzlercesinin yaşamını yitirmesine neden olan darbeciler ne yazık hesap veremeden gittiler.
Geçmişte demokrasi ve demokratik öğretmen hareketi mücadelesinde yitirdiğimiz devrimci öğretmenleri unutturmamakla yükümlü olan bizlerin her fırsat ve platformda halkı aydınlatma, bilgilendirme görevi devam ediyor.
O nedenle kendi adıma 12 Eylül ürünü de olsa 24 Kasımı tarihle yüzleşme, geçmişi sorgulama, yitirdiğimiz o güzel insanları anma adına bir fırsat olarak görüyorum.
Kutlama değil, aslında Cumhuriyetin her döneminde baskı ve zulme uğramış demokratik eğitim mücadelesinin kahramanlarını bir kez daha anma olarak değerlendirebiliriz diye düşünüyorum.
Ya da içinde bulunduğumuz karanlık günlerden kurtulmak için daha çok birlik olmak, daha çok örgütlenmek, tüm demokrasi güçleriyle birlikte eğitim emekçilerinin ortak mücadelesini sağlamak adına yeni ve yaratıcı eylem ve platformların oluşmasına katkı koymak zorundayız.
Yani demem o ki, evrensel anlamda başka tarihlerde kutlanan öğretmenler günü olsa da,  ülkemiz eğitim emekçilerinin mücadelesini, başarılarını tarihe kazıyacak bir başka günün, hepimizin coşkuyla kutlayacağımız bir Öğretmen Günü olmasını sağlayacak bir çabanın içinde olmalıyız.
Bir kez daha eğitim ve aydınlanma devrimi uğruna verilen mücadele de yitirdiğimiz öncelikle Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ve onların açtığı yolda yürümüş tüm eğitim emekçilerini saygıyla, özlemle anıyor, yaşayan öğretmelere sağlık, huzur ve barış dolu yıllar diliyorum.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi