Millet İttifakını oluşturan ana gövde Cumhuriyet Halk Partisi ve bütünlüğü sağlayan İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat parti yöneticileri son zamanlarda DEVA Partisi ve Gelecek Partisi yöneticileriyle bir araya gelip ülke geleceği için çalışmalara başlamaları elbette büyük memnuniyet yarattı.

Halk Kılıçdaroğlu'nun “Dostlarım” dediği bu kervana Sarıgül’ün Değişim Partisi’ni, İnce’nin Memleket Partisi ve Halen Parlamentoda grubu olmasa da üç milletvekilliği ile temsil edilen İşçi Partisi’nin de bu bileşenlerin arasında olmasını istediğini duyuyorum.

Hatta bir çoğu daha da ileri giderek, son yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya, Küçükçekmece, Esenyurt, Maltepe adaylarını aday çıkarmayarak destek sağlayan Halkların Demokrasi Partisi (HDP)nin de bu kervanda olmasını istiyorlar.

Kürt meselesinin çözümünün Kandil ve İmralı olmadığını, çözüm yerinin Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu gerek CHP gerekse HDP yetkililerinin birinci ağızdan açıklamalarını da bunun bir işareti olduğunu ve öyle olması gerektiğini dillendirenler çoğunlukta.

Ülkemiz nereye?..

Ülkemizin ekonomisine bakıldığında ilgili herkesin mutsuz olduğu ortada. İşsizlik, yokluk, yoksulluk, pahalılık, enflasyon ve dövizin durdurulamayan yükselişi devam ediyor. Tüm bunlar bir araya gelince de halkın feryatları yükseldikçe yükseliyor. Artan fiyatlar karşısında daha kara kış gelmeden halk kara kara düşünmeye ve kışı nasıl geçireceğinin hesabını yapmaya başladı.

Dış ilişkilere bakıldığında ise sırtımızı tam olarak dayayıp güvenebileceğimiz Azerbaycan’dan başka bir devlet görünmüyor. ABD yöneticilerimizle görüşmediği gibi her fırsatta terör güçlerini destekleyip onlara silah ve eğitim yardımı yaparak bize kazık atıyor. Parasını vererek ortak olduğumuz F 35 uçaklarını vermediği gibi, ülkemizi ortaklıktan çıkarıyor ve paramızı da iade etmiyor. Ve biz tüm bunlara rağmen bir şey diyemiyor bir yaptırım uygulayamıyoruz.

Ülkemizin Rusya Federasyonu ile yapılan görüşmeleri ve alınan kararları Cumhurbaşkanımızdan başka kimse bilmiyor. Yunanistan Lozan antlaşmasının tüm maddeleri ayan beyan ortada iken, taş atsak adaya ulaşacak adaları gözümüzün içine baka baka ve şovlar yaparak silahlandırıyorlar.

Talep elastikiyeti olarak önemli bir ürünümüz yok. Turizm sezonu bitti pandemi nedeniyle beklenen sayıya ulaşamadık. Ekonomistlerin açıklamalarına göre hazinemiz eksilerde. Tüm bu durumlar uluslararası toplantılarda dile getiriliyor ama dinleyenlerin bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyor. Bizi uluslararası kurumların aldığı kararları uygulamak ile suçluyorlar.

Kurtuluş mümkün

Tüm bu olumsuzluklar karşısında kurtuluş mümkün. Önümüzde ülkemizin kuruluşu var. Kurtuluş savaşı sonrasında yapılanlar ve yeni bir ülke kurmak için yapılan çalışmalar ortada. Anadolu’muz da, “Bir ipliğini çeksen kırk yaması dökülür” denilen bir tabir vardır. Bu laf tam da ülkemizin kuruluş günlerini anlatır. Türkiye’miz böyle kuruldu ve sonrasında savaşta mağlup ettiğimiz devletler bile kurucumuz Atatürk’ün yanına geldi. Birçok dünya devleti onu örnek aldı. Hata Yunan Kralı onu Nobel’e aday bile gösterdi. Bizim genlerimizde ülke ve milletimiz için hala o heyecan var ve bir olur, iri olur ve birbirimizi sever ve anlar, anlayış gösterirsek en kısa sürede ülkemizi arzu edilen yere getiririz.

Hadi bakalım 6 bileşen

Millet İttifakını oluşturan bileşenlerin ve dostların 5 Ekim günü Genel başkanlıklar düzeyinde bir araya geleceği duyuruldu.

Bu milleti birlik ve beraberlik içinde bir araya getirmenin ve “Hadi bakalım ahali biz bir araya geldik düşün arkamıza” deme kararının alınmasının tam zamanıdır.

Bir araya gelecek başkanların acilen ülkemizin çeşitli yerlerinde miting kararı alıp o ittifak içindeki bileşenlere ülkemizin geleceği için gönül verenleri bir araya getirip ve kürsüden tüm bileşenlerin Genel Başkanları el ele vererek halkımızı selamlamalı ve tekrar, “Bakın biz burdayız. Düşün arkamıza gelecek günlere yürüyelim” diyerek halka güven vermelileler..