Abdesti bozan şeyler belli Ya imanı bozan şeyler?

Öyle bir haldeyiz ki bilen de bilmeyen de herkes konuşur hale geldi! Herkes bir şeyler anlatır durur?
Falanca hoca efendi abdest şöyle olur, öteki hoca efendi abdest böyle olur? Namaz şöyle kılınır, böyle kılınır? Herkes abdesti, orucu, namazı bozan şeyleri anlatır durur! Sanki dinimiz abdest, namaz ve oruçtan ibarettir! Hiç kimse çıkıp demez ki yahu iman yoksa hiç bunlar olur mu? İman olmayınca abdest olur mu? Namaz olur mu? Oruç olur mu? Hac olur mu? Oruç dediğin, abdest dediğin, namaz dediğin iman var ise var efendim! Eee iman yok ise bunların bir kıymeti olur mu? Yoksa İslam sadece oruçtan, hacdan, namazdan, abdestten ibaret olmasa gerek!
Kime sorarsan sor, abdesti ne bozar, namazı ne bozar, orucu ne bozar? Bunları tek tek sayar sayar durur! Yaşı ilerler, ömrü biter amma o sadece saymakla kalır!.. Hakikati göremez! Karanlık bir kuyu içerisinde debelenir durur! O halde kurtuluşu ne ile olur? Kurtuluşu ve felahı iman ipine sımsıkı sarılmasıyla olur! Nedir bu iman ipi? Nerde satarlar? Nerde bulunur?
Bu iman ipini dünyada, malda, mülkte ararsan çok zaman kaybedersin!
Gönüllerde aramak gerek! İçinde şeytanların olmadığı gönüllerde aramak gerek azizim!
Ya imanı bozan haller nelerdir?
Kul hakkı yemek, işi ehline vermemek, emeği hiçe saymak, işine ve tartısına hile karıştırmak, hırsa kapılmak, zayıf bulunca zulmetmek, büyük görünce dalkavukluk etmek, topluluk içine fitne sokmak, bölücülük yapmak, dostunu bile kıskanmak, yalan söylemek, buğz beslemek...
Biz Müslümanlar öyle bir hale geldik ki İslamı bireysel olarak vicdanlara, toplum olarak ise camilere hapsettik!
Beyazıt-ı Bestami hac farizasını yerine getirmiş ve Kabe’nin avlusundan çıkarken birde bakmış Kâbe’nin kapısında iblis! Kapıya yaslanmış, kolunda bileğinden dirseğine kadar at yularları! Beyazıt-ı Bestami hemen tanımış tabii şaşırmış, bu iblisin Allah’ın evinde, Kabe’nin kapısında ne işi var diye kendi kendine söylenmiş.
"Ey iblis sen ararsın burada?"
Şeytan da dirseğine kadar sıra sıra yularları göstermiş: "Benimkiler içeride tavaf ederler, bitirmelerini beklerim. Sonra vurup yularları, binip sırtlarına gideceğim." demiş. 
Şimdi görünüşte Allah’ın evinde, beytini tavaf eder, sahte gözyaşı döker sonra Kabe’nin kapısından çıkınca her şeyi unutur nefsinin ve şeytanın peşine gider! Bin bir türlü günaha dalarız ama hala abdesti bozan şeyler, namazı bozan şeyler der dururuz! Fakat imanı bozan halleri hiç demeyiz? Asıl yapmamamız gereken hallerden uzak durmayız! Nefsimiz için, mal ve mülk için kılıktan kılığa girer dururuz! Farkında olmadan imanı bozan halleri bir bir         yaparız!
Unutmayalım ki bizden önce nice kavimler, nice milletler imanı bozan hallerden dolayı helak oldular!
Helak olan kavimler ve peygamberleri:
Ad Kavmi- Hz. Hud
Medyen (Eyke)-Hz. Şuayb
Mü’tefike- Hz. Lut, Hz. Hut ve Hz. Salih
Sebe Halkı- Hz. Süleyman
Helak edilmiş olan kavimler incelendiğinde, bu kavimlerin kendilerine yapılan tebliğe rağmen Allah’tan korkmayan, çirkin sapkınlıklarda bulunan, başkalarının haklarına tecavüz eden, utanma duygularını kaybetmiş, yalnızca kendi menfaatlerini ve dünyevi çıkarlarını düşünen insanlar oldukları görülmektedir.
Sadece Müslümanlığı camiye hapsedip, dışarı çıkınca ise Müslümanlığı unutur hale geldik! Kulların işlemiş olduğu bütün günahlara rağmen Yüce Rabbimiz tövbe kapısını kapatmamış ve bilakis tövbe edenleri affedeceğini biz Müslümanlara müjdelemiştir. Peygamber efendimize ve ashabı kirama insanlık dışı zulümler eden müşrikler tövbe edip İslam dairesine girdiler ve kurtuluşa erdiler. Yüce Rabbimizin bizlere verdiği müjdeye kulak verelim; 
De ki: Allah şöyle buyuruyor: “Ey nefislerine uyup da sınırlarımı aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin, Allah bütün günahlarınızı bağışlar, şüphe yok ki O, çok bağışlayan ve çok acıyandır.” (Zümer Süresi, Ayet 53 )
Gelin hep birlikte imanı bozan hallerden yüz çevirelim!
Bizlere bin bir nimetler bahşeden Rabbimize yönelelim!
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Onur Karakoç Arşivi