Acı gerçek

İzmir’deki depremde 14 kişinin can verdiği Doğanlar Apartmanı sakini Tahir Ün,“Binamız 2 yıl önceki kontrolde riskli çıkınca toplantı yaptık. 20-30 daire sahibi katıldı. Yüzde 60’ı yıkıma itiraz etti. Bize, ’hangi müteahhit ile anlaştınız, kendinize nasıl bir çıkar sağlıyorsunuz? Biz bu binayı yıktırmayız’ dediler. Sonuçta mukadderat bir şekilde öleceğiz, Allah’ın takdiridir şeklinde yaklaşımları oldu. Bir kısmı, ‘’inşaatın temelinde buradaydım, son derece sağlam’’ dedi. Bir kısmı da, ‘’biz zaten yoksul insanlarız müteahhite vereceğiz bizden para isteyecek, biz ne yaparız sonra?’’ dediler.

Bizi o toplantıda dövmekten beter edenler maalesef enkaz altında kalarak öldü”. Daire malikleri ile yaptığımız toplantıda apartmanımız için tahlil yaptırdığım mühendis arkadaşımdı. Binada sıvılaşmanın olduğunu, daha önceki depremlerden kalan çatlakların önemli risk teşkil ettiğini ve ‘’binanın aslında sıvılaşmadan dolayı yüzdüğünü ve deprem olması halinde kat kat üst üste değil yanlara devrilerek yıkılacağını’’ söyledi ki zaten öyle yıkıldı.

Ama mühendis benim arkadaşımdı ve kendi canım dahil salt can sağlığımızı düşünüp harekete geçtiğimi toplantıda bulunan çoğunluk daire sahiplerine inandıramadım, tarafsız bir profesyonelden daha rapor isteyelim dedim ama ikna edemedim. O apartmanda benim de evim var, ‘neden ben kendi evimi de değersizleştireyim ki’ dediysem de kimse ikna olmadı. Sonuçta dövülmekten beter edildik’ dedi.

Oysa tek başımıza da binayı ihbar ederek yıktırabiliyoruz. Neredeyse kimse bilmiyor. Bilmiyoruz.

Bireysel olarak incelemeye aldırtmanın ya da doğrudan dilekçeyle ihbarda bulunmanın geçerli olduğunu çok kişi yıkılan ya da hasar gören evlerinin arkasından öğreniyor. Başa gelince. Eğer riskli durumla karşı karşıyaysanız ve apartman sakinleri birçok neden olduğu halde söylenenleri dikkate almıyorsa şahsi olarak gidip Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan detaylı analiz raporunu belirli bir ücret karşılığında talep edilebiliyor ya da ihbarda bulunarak böyle bir çalışmanın yapılması yönünde bakanlığı teşvik edebiliyoruz. Bu işin şakası yok kesinlikle yapılması gerekiyor.


 

Bir diğer yıkılan bina için Savcılık inceleme raporu açıkladı: BİM'in olduğu apartmanda kolonlar kesildi. Binanın alt katında 9 işyerinden, 7'si birleştirildi. Marketin yapmış olduğu tadilatta bir kolon kesildi, dış duvar yıkılıp camekana çevrildi. Ruhsat 2006'da alındı.


 

İki olay...


 

Birinde göz göre göre kendi canını hiçe sayanlar diğerinde hiçbir şeyden haberi olmayan günahsız insanların canını hiçe sayanlar. Özünde cehalet, ekonomik imkansızlıklar ve çıkarlar var. Her iki olayda da ölüme davetiye çıkarıldığı açıkça görülüyor. 

Oysa bundan 21 yıl önce de aynı olaylar bire bir yaşanmadı mı? 1999 yılında yaşanan Avcılar depreminde yıkılan binaların bir kısmının altındaki galerilerin arabaları rahat manevra yapsın diye kolonlarının kesildiği anlaşılmıştı. Yıkılan binaların bir kısmındaysa deniz kumu, düşük oranla demir kullanıldığı ortaya çıkmıştı. 


 

Ne değişti hiçbir şey! Ama artık bir şeyler değişmeli, değiştirilmeli. Bu halk artık görevini hakkıyla yerine getirmeyen yetkililerin kurbanı olmak istemiyor. 

Halkın vergileriyle maaş alarak evine ekmek götüren yetkililerden telkinler değil yetkili olarak etki sağlayıp gerçek denetimler yaparak her ne pahasına olursa olsun harekete geçip evlerine götürmek için bizim vergilerimizle aldıkları ekmeği kursaklarından hak ederek geçirmelerini istiyoruz.

Zira sırada eli kulağında olan ‘Büyük İstanbul Depremi’ var!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlke Duyan Arşivi