Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Aklımızla dalga geçilmekte

Sezai Sami dostumuzla görüşemediğimizden dolayı onu epey ihmal ettik. Ama onun anlatacakları vardı. Geçen görüşmemizde anlattıklarını paylaşmak istiyorum;

"A.B.D. de 2020 yılı sonuna doğru yapılan başkanlık seçimde başkan D. Trump sonucu beğenmez oyunbozanlık yapar. Ülke içindeki paramiliter güçlerini hem sosyal medyada hem de başkent Washington DC'de sokaklara çıkar. 1814 yılından günümüze kadar ilk kez Amerikan kongresi işgale tanıklık eder. Yaşananlar yeni-sömürge ülkelerdeki darbe görüntülerini hiç aratmadı. Latin Amerika, Asya ve Afrika'daki ülkelerde darbe yapan ve yaptıran ABD yetkilileri ülkesindeki durum için "birlik, demokrasi, özgürlük ve bağımsızlık" kelimelerini çok kullandı.

Bir zamanlar güneşi batmayan ve en fazla müslüman nüfusu barındıran ada ülkesinin sarayında ilginç olaylar yaşanmakta. Garip bir şekilde trafik kazasında ölen eski gelin Diana'nın çocukları gündeme oturur. Çocukların eşlerinin birinin melez olması eşler arasında birbirine tahammülsüzlük gözle görülür. Sarayın varisliği derinin rengine göre belirlendiğini hissettirilir. Kraliyet Sarayından, "biz kesinlikle ırkçı bir aile değiliz" açıklamaları yapılır. Oysa birilerinin dediği gibi ülke "ileri" monarşiyle yönetiliyor.

Bir dönem "yollar yürümekle aşınmaz", "ateşi olsa cirmi kadar yer yakar" diyen zatı muhterem 12 Eylül sonrası yasaklıdır. O gün iktidarda olan dün yanında çalıştırdığı rütbeli askeri ve müsteşarından başkası değildi. Yasakların kalkması için halkın oyuna ihtiyaç duyar. Yasaklar kalktıktan sonra geçmişte söyledikleri sorulduğunda "dün dündür bugün bugündür" der.

Ülkede uzun yıllar iktidarda kalan ve "hep başbakan" olan bu şahıs her zaman söyleyecek bir sözü mutlak vardı. Dün söylediklerini bugün inkâr eden, bugün söylediklerini yarın inkâr eder, çünkü iktidarda kalmak için inkâr edip, yalan söylemekte.

12 Eylül öncesi müsteşar sonrası bakan ve başbakan olan şahıs elini tutarak makam sahibi yapanları elinin tersiyle iter. Ülkenin daha refah ve büyümesi için kamu kurumlarını özelleştirip satma kararı verir, bu da yetmez ihracat yapanlara vergi başta olmak üzere birçok şeyde kolaylık sağlar. Yurttaşın malını kelepir fiyatına satan, çalışanların ücretlerinden alınan gelir vergileri, vergi iadesi olarak onlara verir.

İktidardaki egemen güçler ekonomik ve toplumsal sorunların iktidarının sonu olduğunu gayet iyi bilir. Komşu ülkelerle askeri sorun yanında ülke içinde güvenlik sorunları çıkarmaktan bir sakınca görmez. Elinin altındaki resmi ve sivil "kontra-gerillaları" iş başı eder. Ülke tarihinin hemen her döneminde yurttaşları birbirine düşürmüştür. 6/7 Eylül 1955 olayları ve 1964 te zorunlu göçü yaptırır.

Sormazlar mı Aralık 1978'de Maraş, Mayıs-Temmuz 1980 Çorum da yaşananlar hangi kitaba sığar? Kendilerinden olmayanların evini ve işyerlerini talan eden mallarına el koyan kimler? 8 Ekim 1978 de Ankara da gece evleri basılan ve vahşice katledilen 7 TİP'li öğrencinin katilleri devlet katında hala itibarlı.

Günümüzde iktidarda olan partinin ilk yıllarında söyledikleri unutuldu. O dönemde kimi "eli kalem tutan", "aklıselim" ve "köşe sahipleri" onların "hesaplaşacağız" sözlerine inandı. Kimileri onların "ne istediyseler verdikleri" akıl hocalarının "Abant" toplantılarına gittiler panelist oldular. Hatta kimileri onların gazete, dergileri ve yayın kuruluşlarında yer aldı. Aradan 18 yıl geçti ne değişti?

Dün geçmiş iktidar yöneticilerine ver yansın edip hedeflerini sıralayan kimdi? Geldiklerinde işkembeden atıp bol laf söyleyen "peynir gemisini" yürütebildi mi?

Özgürlüklerden bahsedip darbecilerden hesap soracağız diyen, 12 Eylül askeri faşist anayasasının arkasına sığınmıyor mu? Hani "darbeciler yargılanacak", hani mağdurlardan özür dilenecekti?

İktidar hak, hukuk, özgürlük ve anayasa sözlerini günümüzde dillerinden düşürmüyor. Yirmi yıl önce toplumu bu sözlerle kandırdı. Şimdi yine aynı sözleri söyleyerek iktidarını perçinlemek istiyor. Geçmişini unutturup düşünmeyen, sorgulamayan, hesap istemeyen biat eden toplum istendi. Sendikal ve mesleki örgütlenme hakkını yok sayan devletin belirlediği açlık sınırındaki asgari ücrete talim eden toplum yarattı.

Devleti yöneten egemen güçler tarafından toplumun ve ülkenin geçmişi unutturmak istenmekte. Gerçekleri bilen "birileri" çıkarları için bunların değirmenine su taşırken sahte hikâyeler yazıp kafaları bulandırmakta. Yurttaşın geçmişi anımsamaması için hafızası silinmek isteniyor. Devleti yöneten seçilmiş, atanmış, yakası kalkık, omuzu kalabalık ve beli silahlı güçler yurttaşla dalga geçip aklıyla oynamakta.

Yurttaşın aklıyla oynanırken emek örgütleri olan sendikalar,"bir bilenler", "akil insanlar" ve "bol keseden atanlar" nerede?" diye sordu Sezai Sami.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi