AKP-MHP'nin seçim yasasındaki 'sürprizi' ne?

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarıyla ilgili "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığı 3. değil 2. kez söz konusu" diyor.

Demek ki, Meclis'ten çıkacak ''erken seçim'' kararına umut bağlanmış değil... Direkt olarak, ''son anayasa değişikliği yeni bir 'milat', Erdoğan'ın şu anki cumhurbaşkanlığından önceki cumhurbaşkanlığı sayılmaz'' tezi üzerinden yürünecek...

Bahçeli de, ''Erdoğan'ın 3. kez seçilebilmesinin önünde hiçbir engel yok'' deyip ekliyor: ''Cumhurbaşkanı'nın en az üç dönem seçilebilmesi amacıyla gerekli yasal düzenlemenin yapılmasına var gücümüzle çalışır, bunu da başarırız.''

Yani gerekirse ''yasal düzenleme'' yaparız diyor... Şimdi kodları çözelim.... Bu ay önümüzde ''Godot'u bekler'' gibi beklediğimiz seçim yasası var... İçinde ''yok, seçim barajının yüzde 7'ye indirilmesiydi, yok seçimlere girmek için Meclis'te grup şartının kaldırılmasıydı'' dışında hiçbir cazip ''numara'' yok... Aslında hiç önemli bir şey yok; o zaman bu çaba niye?

Soruyu doğru sorasanız, doğru cevabı bulmaya da yaklaşırsınız.... Tekrarlıyorum; o zaman bu çaba niye?

Bendenizin, Şentop'un ve Bahçeli'nin açıklamalarından anladığım, ''Anayasada hüküm var deyip, Erdoğan'ın 3. kez aday olabileceğin, seçim yasasına da koyarak'' işi YSK'nın onayına bırakmayacaklar... Bekleyecekler ki, muhalefet karşı çıksın; bekleyecekler ki Erdoğan ''mağdur'' pozisyonuna sokulsun; bekleyecekler ki, halkımız ''muhalefet, Erdoğan'ın aday olmasından korkuyor'' diye düşünsün...

Ee, tabii bir de seçim yasasıyla birlikte, ''erken seçim tartışması'' da çıkacak... Körün istediği bir göz!

Çünkü ''muhalif hukukçular'' diyor ki; ''ancak ve ancak, Meclis erken seçim kararı alırsa, Erdoğan görev süresini tamamlamadığı için yeniden adaylık şansı elde edebilir... ''

Ancak biliyorsunuz ki; seçimleri yenileme yani erken seçim için, AKP ve MHP'nin Meclis'teki sandalyesi de yetersiz, muhalefet destek vermezse, seçimler de yenilemez, Erdoğan da kesinlikle aday olamaz....

Oh ne güzel değil mi, AKP ve MHP ''hani erken seçim diyordunuz, niye şimdi kaçıyorsunuz... Erdoğan yine kazanır diye, kaçıyorsunuz değil mi?'' diyecek!

Böylece bir psikolojik üstünlük yakalama ''numarası'' gelebilir... Zaten erken seçim isteyen muhalefet de nasıl çark edeceğini bilemez, çark ederse de Erdoğan'ın 3. kez adaylığının yolu açılır...

Kılıçdaroğlu'nun stratejisi ise doğru; ''Hadi erken seçim yapalım, çık karşıma seni devireyim'' diyor...

Yani bir tarafta ''Erdoğan aday olamasın''ın peşinde bir muhalif hukukçu-siyasetçi ordusu... Diğer yanda ise ''tartışmayı bu konuya odaklayıp, adamın eline yine mağduriyet edebityatı vermeyelim'' diyen bir başka ''akıl'' var.

Keza, anayasaya göre Erdoğan, cumhurbaşkanı olarak seçimleri yenileme hakkını kullanırsa da, yine anayasaya göre, Meclisle birlikte cumhurbaşkanının görevi ''erkenden'' sona ereceğinden, Erdoğan'ın 3. kez aday olup olmayabileceği de aynı şekilde tartışmalı... Bir kesim, ''kendisi için erken seçim istemiş olur, bu anayasanın ruhuna aykırı'' diyor. Çünkü hükümet oluşamazsa vs. bu yetkisini kullanması gerekiyor, ortada öyle bir durum yok. Diğer kesim ise tam tersini!

Aslında burada hep ''meleklerin cinsiyetini'' tartışıyoruz.. Hukuğun ruhuna tecavüze karar verilmişse, bu tartışmaları aşmanın hep bir yolu var...

Şimdi bizim olayımız şu. Yargıtay Cumhuriyet Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun meşhur ''367''sinin bir benzerine doğru gidiyoruz... Anımsayın, AKP ilk iki turda Abdullah Gül'ü nitelikli çoğunluk yani 367 ile cumhurbaşkanı seçemeyince, 3. turda salt çoğunlukla seçmiş ama Anayasa Mahkemesi, Kanadoğlu'nun tezine uyarak 367 şart demişti.. AKP, bunun üzerine erken seçime gitme kararı aldı, mağduriyet algısıyla oyları patladı, bu sefer 367'yi de geçti, Gül'ü cumhurbaşkanı seçti....

Şimdi bir tarafta ''Kanadoğlu anlayışı'' yine hortladı, Erdoğan her türlü aday olamaz demeye getiriliyor.... Erdoğan'ın hiçbir şekilde adaylığının önü açılmasın isteniyor... Niyet bu!

Diğer tarafa baktığımızda ise,  Erdoğan ve AKP ''367 vakası''na benzer bir ''mağduriyet'' daha yaratır mıyız peşinde görünüyor....

Kılıçdaroğlu ise ''engel var'' lafına hiç sığınmadan ''hodri meydan'' diyor... Çünkü ''engel olsa'' bile karar verecek olan YSK ve yargı... Zaten YSK kararı tartışmasız, Anayasa Mahkemesi'ne bile götürülemiyor.. Konu ''seçim'' olunca YSK, Anayasa Mahkemesi ile eşdeğere yükseliyor, Anayasa Mahkemesi YSK'nın kararları üzerine görüş belirtemiyor....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Aygün Arşivi