Ali Erbaş Anıtkabir'de de dua edecek mi?

Diyanet İşleri Başkanımızın son zamanlarda çeşitli açılışlara ve törenlere davetli olarak katılıp orada da dua ettiğini biliyor ve izliyoruz. Hemen belirtmek gerekirse duaya ve diyanete karşı değiliz. Her şeyin zamanında ve yerinde yapılması gerektiğine inananlardanız.

Harp Okulu öğrencilerinin mezuniyetinde, çeşitli açılışlarda dua eden Erbaş, son olarak Adli Yıl ve Yargıtay binasının açılışına katılıp dua edince, olay Diyanet Başkanının Şeyhülislam edasıyla dua etmesi Cumhuriyet ve Laiklik ilkelerine uygun olmadığı gerekçesi ile tepki aldı.

O fotoğrafta Cumhurbaşkanımızı padişaha, Diyanet İşleri Başkanını Şeyhülislama, Yargıtay Başkanını ise Kadıya benzetenler oldu.

Bu duruma daha önceleri rastlayıp görmediğimiz için çeşitli yorumlar yapılıyor ve yapılmaya da devam edilecek.

 O zaman Diyanet İşleri Başkanımız gerçek görev sınırlarına çekilip, kutsal dinimiz ve kitabımız Kuran'ın ülkemizde Muaviye dönemi uygulamasına dönmesini engellemelidir.

Özü birlik, beraberlik, sevgi ve kul hakkına saygılı, hak, hukuk ve adalet’i uygulayan din olduğunu, bir kişiyi haksız yere öldürenin tüm insanlığını katlettiğini, tarikat ve cemaatların dinimizde yeri olmadığını anlatmalıdır.

Aslında gereksiz oldukları halde günden güne büyüyen ve çoğalan tarikat ve cemaatlerin geldikleri durumun insanları böldüğünü, kamplaştırdığını ve ötekileştirdiğini, hatta kendilerinden olmayanlara selam dahi vermediklerini göz önüne alır ve bunların dinimizi pazarlamalarını engellenmesi için çalışmalıdır.

Fecri atiye doğru

Diyanetimiz, bir bütün olarak kutsal kitabımızın ve dinimizin özünü inananlara anlatıp, Allah ile kullarının arasına kimsenin girmemesi gerektiğini, dinimizde aracıya ihtiyaç olmadığını, peygamberimizin her şeyi anlattığını söyler ve bu aracılık görevi üstlenen tarikat ve cemaatlerin gereksiz olduğunu da belirtir, devlet yöneticilerimize de bu yönde telkinlerde bulunur, herkesin bir başkasının inanç ve düşüncesine saygılı olması gerektiğini öğretirseniz ülkemiz, fecri atiye yani gelecekteki aydınlığa doğru yol almaya başlar ve herkese huzur, güven gelir.

Kurtuluş Savaşı sonrasında insanlarımız ayağında çarık ve yamalı elbiselerle bu ülkeyi ne fedakarlıklarla kurduğu ve geliştirdiğine baktığımızda millet olarak birbirimizi ötekileştirmeden, herkesin inancına ve düşüncesine saygı duyar ve insanca bir arada yaşamayı öğrenirsek inanıyorum ki, ülkemiz gerçekten çağdaş ve aydınlık günlere doğru gidecek ve GSMH’dan payımıza düşen oran artacaktır. Bunun için İslamın yasakladığı kul hakkını, çalmayı, çırpmayı, yolsuzluğu ortadan kaldırır ve devletimizin öngördüğü vergileri hak ve hukuka göre ödenmesi halinde de ülkemiz gerçekten büyüyecektir.

Muhafazakarlık din değildir

Evet, Ali Erbaş Hocanın önemli bir görevi de, camilerimizin ülkemizde yaşayan herkesin olduğunu, Laikliği savunanların da Müslüman olduğunu, Cumhuriyetçi ve laik kesimin camilerimize gitmelerini yadırgama mallarını anlatmalısınız.

Ayrıca, dünyadaki 57 Müslüman ülkesinde uygulanan Müslümanlığın bir olması gerektiği, konusunda uluslararası çalışmalarda bulunmalısınız.

Talibanların ve İŞİD’cilerin ve dinci canilerin hüküm sürdüğü ve dünyanın nefretle baktığı, katleden ve katledilenlerin tekbir getirdiği uygulamalarının İslam la alakalı olmadığını yaptıklarının dinimize uygun olmadığını açıklamalısınız.

Ülkemizin geleceği açısından Afganistan’ın 54 yıl önce Sosyal Demokrat bir Hükümet tarafından yönetildiğini, o dönemlerde Afgan kadınlarının tıpkı İran’ın Şah döneminde olduğu gibi giyim, kuşamda ve eğitimde çağdaş olduklarını, dinin yanlış uygulamalar sonucunda bugün ne hale geldiklerini anlatmalısınız.

Değerli Başkanım, Sn. Ali Erbaş, her yerde dualar yaptığınıza göre, önümüzde, ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım günü ölüm yıldönümünde protokol gereği Anıt Kabir’e geleceğinize göre, orada “Ey ülkemizin  ve benim oturduğum makamın kurucusu olan büyük Atatürk, Allah senden razı olsun. Mekanın nurlar içinde olsun. Kurduğun ülkemizde huzur içinde yaşıyoruz. Rahmetin bol mekanın cennet olsun ve Peygamberimizin komşusu olasın. Sana karşı hatalarımızdan dolayı da özür dileriz. Senin ve silah arkadaşlarının ruhları için el fatiha”  demenizi bekliyor ve davet ediyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi