Allah 'Amiraller Bildirisi'nden razı olsun

Biliyorsunuz, Kanal İstanbul ve Montrö Anlaşmasıyla ilgili emekli amiraller bir gece deklarasyon yayınladı...

Vay efendim, ''muhtıra'' mı veriyorsunuz diye evlerinde toplandılar, gözaltına alındılar... Tutuklanmadılar ama hala da yargılanıyorlar...

Aslında konu ''deniz hukuku''ydu ve bir vatansever olarak uzman oldukları alanda uyarıda bulunmak, en başta her biri tecrübeli denizci olan amirallerin göreviydi...

Ama olay şu ki, Kanal İstanbul konusu AKP iktidarı ile CHP'li İBB arasında bir tartışmaya dönüşmüş, politikleşmişti....

Oysa bildirideki tüm uyarılar doğruydu ve ne kadar doğru olduğu da bugünkü ''Ukrayna krizi'' ile çok daha iyi anlaşılıyor...

Ne deniliyordu ''amiraller bildirisi''nde diyor musunuz? Şöyle deniliyordu...

''Yüce Türk Milletine,

Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşması'nı tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir.

Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı'nda tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesi'nin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.''

Yani özetle deniliyor ki, Kanal İstanbul diye yeni su yolu yaratma... Karadeniz'de herhangi bir savaş durumunda, Montrö anlaşması tarafsızlığımızı korumayı sağlar... Kanal İstanbul özel hukuk sözleşmelerine tabii, olacağı için olası bir savaşta başımıza bela olur... ''Taraf tutmak'' zorunda kalırız, başımıza savaş belası gelebilir, vs.. vs...

Tarihten ders çıkarmak lazım. Hepimiz ilkokul kitaplarında okuduk... 1.Dünya Savaşına İngilizlerden kaçan iki Alman gemisinin Boğazlar'dan geçip, Rus kıyılarını bombalamasıyla karıştık... Osmanlı önce işi kitabına uydurup iki Alman gemisini ''şeklen'' satın aldı. Adları Midilli ve Yavuz Sultan Selim olarak değiştirildi. İki gemi, ağırlıklı olarak Karadeniz'de, Rusların Karadeniz Filosu'na karşı hizmet etti ve diğer Osmanlı gemileri ile birlikte Ekim 1914'te Rus limanlarına baskınlar düzenledi. Bu baskınlar, Rusya'nın Osmanlı'ya savaş ilan etmesine ve Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletlerinin yanında katılmasına yol açtı.

Olay budur... Boğazlar meselesi çok önemlidir... Montrö Anlaşmasıyla, modern Türkiye bu tür başına gelebilecek savaş belalarına karşı önlem almıştır... Nokta !...
Kanal İstanbul ise, her ne kadar ''Katarlılara ve yandaşlara arazi yağması ve çevre katliamı'' diye konuşulsa da, arkasında yatan düşünce ''Montrö''yü delmektir diye algılandı... Amiraller de bu yüzden karşı çıktı...

Ve şimdi Ukrayna kriziyle gelinen noktada, ne kadar haklı oldukları ortaya çıktı...

Şimdi anlaşmasındaki bizim açımızdan en kritik nokta, savaş halinde Boğazlar'ın durumunun ne olacağı ve nasıl kullanılacağıdır...

Montrö'ye gör, savaş hali varsa, savaşa taraf Karadeniz ülkeleri Boğazlar'dan savaş gemisi geçiremiyor... Mesela şu anda Rusya savaşa taraf ve savaş gemileri üslerine dönme gibi bir gerekçeleri yoksa Boğazlar'dan geçemiyor...

Ama olaya bakın, Ukrayna'ya destek vermek için savaşa girmeyen ABD ve Nato ülkeleri ''savaşan taraf'' olmadıkları için, Montrö'deki kurallara uyarak Boğazlar'dan istedikleri gibi geçebiliyorlar...

Kanal İstanbul var olsa, Rusya dönüp bize diyecekti ki, Kanal İstanbul'da Montrö geçerli değil, uluslararası denizcilik kurallarına göre Kanal İstanbul'dan geçebilirim !... Haydaa, al başına belayı!....Keza ABD ve Nato ülkeleri de, Montrö kısıtlamalarına takılmadan, Kanal İstanbul'un geçiş rahatlığını tercih edebileceklerdi...

Anlayasınız diye çok tekniğine girmeden çok basit anlatıyorum... Kanal İstanbul başımıza tam bela olacak... Biz tarafsız kalmak isterken, bir anda savaşan taraflardan birinin yanında kendimizi bulabilecektik....

Kanal İstanbul savaşan taraflar için yol geçen hanı olarak kalsa iyi, kalkıp, taraflardan biri, 1. Dünya Savaşı'nda Rusya'nın yaptığı gibi bize savaş ilan edebilecekti... Durduk yere savaşa girecektik!...

1. Dünya Savaşı'na girmemizin maliyetini biliyorsunuz, koskoca bir imparatorluğu kaybettik... Atatürk'ün ''Yurtta barış, cihanda barış'' şiarıyla daha yeni kendimizi toparlayabilmiştik ki, AKP'nin bazı maceraları bizi epeyce sıkıntıya soktuk... Mısır'ından Suriye'sine son 10 yıla çektiklerimizi hepimiz biliyoruz...

İşte aynı olay Kanal İstanbul'la yaşanmamalıydı.. ''Her şerde hayır vardır'' derler Ukrayna ''şerr''in ''hayrı''da Kanal İstanbul olsaydı başımıza gelebilecekleri göstermesi oldu...

Ukrayna krizi de göstermiştir ki, Kanal İstanbul projesi, şimdiden çöpe gitmiştir. Bundan sonra hiçbir Allah'ın akıllı kulunun Kanal İstanbul adını anmaması gerekir...

Anladık mı şimdi amirallerimizin bildirisini ne kadar aklı başında bir uyarı olduğunu... Bence şu anda yapılması gereken, iktidarın o 104 amiralle ilgili davayı hemen düşürtüp, o amirallerden bir kriz masası oluşturmasıdır...

Lafımı esirgemem bilrisiniz, şimdi zaman, o sözde ''SUÇLU(!) AMİRALLERİ GÖREVE ÇAĞIRMA ZAMANI !....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Aygün Arşivi