Allah için sevin artık

Sorsam, Yer yarılsa, gök üstümüze kapansa, dünya tersten dönse nelerden vazgeçmez, vazgeçemezsiniz diye ne cevap verirdiniz?
Siz kendi vazgeçilmezlerinizi düşünenene kadar bazı şıkları ben sayayım.
Aileniz,
Sevdiğiniz,
Arkadaşlarınız,
Vatanınız,
İşiniz,
Eviniz,
Paranız,
Karekteriniz,
Şerefiniz, Onurunuz,
Memleketiniz…
Bunlardan vaz geçersiniz yada geçemezsiniz bu size kalmış onu ben bilmem ama bildiğim şeyi sorarsanız sevgiden vazgeçmeyin derim.. 
Sevin, ölme sıranız gelene kadar sadece sevin. 
Ağacı, kuşu, çiçeği, böceği, insanları.
Sevin ve bekleyin,  bekledikçe daha da sevin  yaratılmışları... yaradandan ötürü… 
Mecnun gibi yana yana, Yunus gibi kavrula kavrula, Mevlana gibi döne döne,  Ferhat gibi, Aslı gibi, sevin…
Öyle sevin ki siz gidince sevginizi sevdiklerinize, geride bıraktıklarınıza,  insanlığa miras bırakacak kadar, sevmenin ibadet olduğunu bilerek, ibadet edercesine  sevin..
Yaşadığınız acılar, uğradığınız ihanetler, hayatınızdaki olumsuzluklar sevginizi büyütmeli, en büyük sevmek dermanı olmalı dertlerinizin.
Leyla’ ya sormuşlar: Senin mi aşkın daha büyük, yoksa Mecnun’ un ki mi diye? Benimki demiş. Nedenini sormuşlar: Mecnun’un aşkı meşhur oldu, benimki ise bende kaldı, demiş…
Cennetiniz içinizdeki sevgi olacak kadar sevin. 
Yeryüzünde bozgunculuk yaparak, karışıklık/düzensizlik/taşkınlık yapanları utandıracak yollarından döndürecek kadar sevin..
Gözlerinizden Aşkın parıltısı, yüreğinizden sevdanın huzuru  taşana kadar sevin…
Öyle bir sevin ki,
Sevginiz Savaşları, ölümleri, nefretleri, ihanetleri, sevgisizliği bitirsin..
Cehennemin ateşini söndürecek kadar sevin.
Gerisini sizi yaradana bırakın…
Şimdi de hikayemizi okuyalım..
Bir gün, New York’ ta bir gurup iş arkadaşı, öğle vakti yemek molasında dışarıya çıkarlar. Gurup içerisindekilerin biri Kızılderili dir.
Yolda yürürken Kızılderili, onca insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinalarının çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında “Kulağıma neşeli bir cırcır böceği sesi geldi. Onu arayacağım” der.
Arkadaşları, bu kadar kalabalığın, gürültünün arasında cır cır böceği aramasına gülerler, bu hareketine pek anlam veremezler. Kızılderili‘ye “Bu kadar gürültünün arasında böyle bir ses duyman mümkün değil” derler ve yollarına devam ederler.Kimse inanmasa da içlerinden biri, Kızılderili‘yi yalnız bırakmamak için onunla kalır.
Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da peşinden.. Az sonra gökdelenlerin gölgesindeki bir tutam yeşilliğin ortasında gerçekten bir cırcır böceği     bulurlar.
Arkadaşı, Kızılderili‘ye “Senin insanüstü güçlerin mi var. Bu sesi nasıl duyabildin” diye sorar.
Kızılderili “Bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya lüzum yok”  “Beni takip et, sana nasıl olduğunu göstereyim..” der.
Kalabalık bir kaldırıma gelirler. Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırıma atar..
Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, ceplerinden para düşürüp düşürmediklerini kontrol eder.Kızılderili, arkadaşına döner..
“Önemli olan, neye kıymet verdiğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin!.” 
VESSELAM

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi