Allah'ını seven yetkililer, ramazanımızı mahvetmesin

Ey Emir’el Mümimin veyahut Reis-i Ekber ve Filhakikat Cumhur’u Emir’ül Şüera yahut Emir’ül Emira…

Ey Şehr-i Emin veyahut Reis-i Şehri İstanbul ve dahi bilcümle ekâbir ve bu ekabirin simbiyotikleri ve kahr-ı perişanlıkla malul ve mahkum ve mağdur ve mahpus olması hasebi hakkıyla, zıtt-ı lateyn olan tüfeylililer ve hem “Hakk’ın Hatırı Alidir, yere düşürülmez” diyenler ve hemi de bu hakkı yerle yeksan eden, binamazlar, bigamsızlar, naçare, narahat kendi istihrahat ve keyfiyetleriyle meşgul, biganeler, biçareler, kimesnelerden kendini mesul tutmayan ve her nesneye kulp olmakla mugayyir, zat-ı müptela ve müptezel olanlardan azade olup, tarif-i namümkün hal ve kal üzre, tarik-i hakikatten sıyrılmış, sıtk-ı sıyrılmakla, kendini de sıyırtmış ve Devlet-i Ali Osman gibi, Devlet-i Ali Türkiyya’nın da, gidişat ve gelişatına, telefat ve keffaret olanlardan azade, cemil cümlesi ve dahi hazirun…

Davulcuları istemezük…

İsterik, temaşa edek…

İsterik, dünya Türkmene zulüm olmasın…

Ve dahi, Türkmenin “Öz Kundak ve dahi Öz Turan” kardaşi, Kurmancisine, Acemine, Osetine Çeçenine, Nogayına Deşt-i Kıpçak cümlesine, dünya keyif olsun, huzur olsun…

Lakin, davulcuları istemezük…

Tonlamasına, tonlamiyirler…

Durlamasına, duramiyirler…

Vurmasına, vuruyirler, lakin dengi dengine vuramiyirler…

Of ediyirler, poh ediyirler, lakin ritme girip, name vurup, mani deyip, hoşa gitmiyirler…

Hoşa gitmeyip bir hal, bir de boşa gidiyirler ay balam…

Biz istiyirik, hoşluk ola. Biz istiyirik, ramazan cemil cümlesine ve dahi Ukraynalı Analara, Bacılara, Gelinlere, irkeğine kızına, gökçesine durucasuna, balacasına, alacasına, benli güzeline, ala ala heylenen dilberine, cümlesine bal olsun…

Biz istiyirik, U’Rus Gardaşlar da, Görklü Tengri’nin yaranmışlığında, yaradmışlığında, huzur bulsun…

Hepsi sulh olsun, bal olsun, can olsun, huzur olsun…

Lakin, davulcuları istemiyoruz…

Biz istiyoruz, Biden da hidayete kavuşsun, Macron da, Pierre Loti gibi, Muhibbi Türk-i, Kadirşinas Frenk olsun, lakin davulcular olmasın…

Velev ki, Mecelle’den de dem vursak, Şinasilere, Galibilere, Koçi Bey Risalelerine göz sürsek dahi, Dördüncü Murad gibi bir Cihan Sultanı, dört adamlık 200 okkalık bir pehlivana denk gelsek de, neme gam, neme dert edinmezük, lakin biz davulcuları istemezük…

Deng vurmiyirler, Balam…

Deng vurmiyirler, hele ki, oktavı desibeli, nerelerinden vurursalar, kofti ediyirler…

Hastası olan var, bebesi olan var…

El İnsaf, vicdanı olanlar var…

Tutanı var, tutamayanı var…

Müselman kişi o kişidir ki, kendinden şikayete hak vaki etmeye, düçar kılmaya, zulme teşne olmaya…

Lakin, müselmanlık bu zamanda, bir acaip vakte denk gelmiştir…

Köy yeri geniştir…

Köy yerinde davul zurna sesi, uzaktan gelir, hoş gelir..

Lakin, 4 metre genişliğindeki, İstanbul sokaklarında, davul vurdurmak, haşa huzurdan, İbni Haldun’dan habersiz bir sosyo- cehalet demektir…

Bu cehalete, nihayet verilmelidir…

4 metre genişliğindeki sokaklarda davul vurdurmak, milletin münafık olmasına, yol vermiyorsa, Diyanet İşleri Başkanı Zat-ı Muhterem buyursun, bir kılıç da burada savursun, nass desin, töre desin, buna bir ilm-i izahat versin yahut ki, Ata Ceddimiz, Pir’imiz, Üstadımız Seyrani’den nasiplenip, naralanmayalım…

Destur….

Davulcuların İstanbul’da yeri yoktur, yurdu varsa da, meslekleri bu değildir…

12 ay, başka meslekle iştigal edenlerin, 11 ayın nihayetinde, gündüz ne işle meşgul iseler, sahur vakti, dengsiz davul vurmağa hakları yoktur, bir Hacı Asker Avşar Hocaefendi olarak, şahs-ı ilmmle cevazım yoktur, fetva yoktur, icazetim ve dahi rızam yoktur…

Zat-ı Zül Celal ve Takaddes olan Rabb’i Rahim katında, arzuhalim bildirir gibi yare, bildirdim, Reis-i Cumhur Hazretlerine, açık mektup olarak, bildirdim mülki idare amirlerine, sorgulayıcı soruşturmacı, kamu adına hak ve görevi, yasayla donatılmış ve aziz kılınmış bir muharrir olarak…

Ey Şehr-i Emanlar…

Davulcuları istemezük…

Ahali adına değil, şahs-ı adına fikrini bikrini ifa etmiş bu fakire, hürmet ve şecaatinizle, kerem buyurunuz ve davulcu zevatı çoluk çocuğu ve dahi yaş baş almış ahaliyi, ana caddelerde gezdirseniz de, sokak aralarına salmayınız…

Arz-ı hürmetle, tensiblerinize sunar, el-cevap, fetva ve dahi ferman isterük…

Lakin…

Davulcuları istemezük…

Asker Avşar / Yarım Asırlık İstanbullu

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asker Avşar Arşivi