Türkiye'de erken seçim zorunluluğunun bir nedeni Amerikan seçimleri... İkinci nedeni de ülkenin ekonomik ve siyasal olarak bulunduğu vahim tablo. İki neden de iktidarı bir erken seçim kararı almaya zorlayacak. Türkiye bugünkü haliyle 2023'ü bekleyemez. İktidar, 18 yıl boyunca yaptığı gibi yapacak. Toplumsal meşruiyetini, hem dışarıya hem içeriye yönelik bir erken seçim zaferi ile sağlamak isteyecektir.

ABD'de 59. Başkanlık Seçimleri, 3 Kasım 2020'de yapılacak.

Bu seçimler sadece Amerika için değil, dünya için önemli. Trump giderse ABD'nin beş yıllık iç ve dış politikaları değişecek. Gitmezse yeniden seçim kazanırsa, beş yılda yaptıklarından daha radikal uygulamaları devreye sokacak.

Dünyada Amerika ile ilişkileri ister güçlü isterse zayıf olsun her ülke, seçim sonucundan etkilenecek.

Ve en çok etkilenecek ülkelerin başında ise Türkiye geliyor.

Erdoğan iktidarı ile kaybeden vesayet odakları, Erdoğan'la yeniden kazandılar

Bugün Libya politikasının en büyük destekçisi Trump yönetimi. 15 Temmuz sonrasında yıpranan TSK’nın, Libya, Katar, Suriye, Akdeniz ve içerde PKK'ya yönelik operasyonlarla ile yeniden kendisine güveni geldi. Kaybettiği itibarını toparladı. Özellikle 2015 yılından önce kaybettiği devlet içindeki ağırlığını yeniden ortaya koydu.

Erdoğan, 16 Nisan referandumu ile beraber MHP'ye, hatta küçük partilere olan ihtiyacından dolayı devletin eski odakları ile koalisyon kurdu. Devletin üç saç ayağı olan; ordu, emniyet ve yargı güç odağı yani bürokrasi, 15 Temmuz sonrasında AK Parti iktidarının eksen kaymasıyla beraber, vesayet odakları kaybettikleri güce Erdoğan'la beraber daha güçlü bir şekilde yeniden kavuştu.

***

Erdoğan, ABD ile Libya ve Suriye üzerinden yeniden güçlü bir ilişki kuruyor. Erdoğan'ın Amerikan seçimleri ile beraber yeniden farklı bir çizgi aramaya girişebileceğini gösteriyor. Özellikle bunu Libya üzerinden okumak gerekiyor.

Ekonomideki, kötü gidişat ve batı sermayesine olan ihtiyaç yakıcı. İktidar bu yakıcı ilişkiyi bir seçim zaferi ile güçlü olarak yeniden kurabilir.

Yine Erdoğan ve AK Parti iktidarının içerden ve dışardan seçmen desteğini yitirdiği okuması, olası bir seçimde kazanamayacağının değerlendirilmesi iktidarı bir erken seçime gebe bırakıyor.

Seçim zaferleri iktidarlara meşruiyet sağlar!

AK Parti ve Erdoğan son 18 yılda toplumsal meşruiyeti sağlayarak içerde ve dışarda desteğini artırdı. İktidar, 2004, 2007, 2009, 2011, 2014, 2015 Haziran ve Kasım, 2018 seçimlerini 2010 ve 2017 referandumlarını kazanarak, her bunalım sürecini güç kazanarak aştı.

17-25 Aralık sürecinde FETÖ ile başlayan sürecin devamı olarak 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, (tam 16 yıl göğüs göğüse çarpıştığı) güç odaklarıyla devlette yeni ittifaklar kurdu. FETÖ'den boşalan ve muhalif olarak gördüğü kadroları tasfiye ederken, onlardan boşalan yerlere de yeni ittifakların kadrolarını yerleştirdi.

16 Nisan referandumunu ve 2018 cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerini ise ancak MHP ve küçük oluşumların desteği ile kazanabildi.

31 Mart yerel seçimlerini Cumhur İttifakı ile kazanmasına rağmen, Türkiye'nin en önemli büyükşehirlerini kaybetmesinden kaynaklı olarak içerde ve dışarda kaybeden bir iktidar profili çizdi.

Ekonomide son dört yılda toparlanmayı gerçekleştirememesi, yabancı sermayenin çekilmesi ve yeni sermayenin gelmemesi, borç bulabilmek için ancak tefeci diyebileceğimiz İngiliz merkezli sermayeden borç bulabilmesi iktidar için olumsuz sinyal veriyor.

***

Özellikle 31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçimlerindeki başarısızlığı ise AK Parti'nin büyüsünü bozdu. Ve sandıkta da kaybedileceği gerçeğinin görülmesi tüm muhalifleri Erdoğan karşısında yan yana getirdi. Bunun en önemli nedeni ise, bizzat 16 Nisan referandumu ile ortaya çıkan yüzde 50+1 seçim sistemiydi.

Anlayacağınız Erdoğan bizzat kendi eliyle muhalefeti birleştirmişti. Cumhur İttifakı’nı oluştururken hesap edilen muhalefetin aynı benzeri ittifakı kuramayacağı öngörüsüydü ki, bu bile tek başına toplumu okuyamayan iktidarın durumunu özetliyordu.

NEDEN ERKEN SEÇİM?

Türkiye neden bir erken seçime gebe? Bunun en önemli nedenlerinden biri ABD'de yapılacak seçimler. Trump kaybeder, Biden kazanırsa, Erdoğan iktidarının işi çok zor. Biden'la masaya oturabilmesi için mutlaka toplumsal meşruiyetini sağlayacak bir erken seçim zaferine ihtiyacı olacak Erdoğan'ın.

Trump kazandığında ise aynı meşruiyete ihtiyacı olacak. Dünyaya ve iç kamuoyuna yönelik olarak iktidarın masada elinin güçlü olabilmesi için bir erken seçim zaferine ihtiyacı var.

***

Tabi asıl önemli olan şu. Erken seçim yaptığında seçimler çantada keklik mi? İktidar merkezli anket şirketleri öyle söylüyor.

Kazın ayağının öyle olmadığını anlamak için 23 Haziran İstanbul seçim sonuçlarına bakmak lazım.

Devletin tüm olanakları ile 31 Mart seçimlerini iptal ettirmiş, 23 Haziran seçimlerine ise devasa bir güçle sahada çalışmalar yürütmüş olan Erdoğan, tam iki kez, sıradan bir ilçe belediye başkanı olan Ekrem İmamoğlu'na karşı seçim kaybetti. Erdoğan, 40 yıllık siyasi hayatında en büyük yenilgisini aldı. Hem de kendisini en güçlü hissettiği dönemde.

***

Gelmekte olan görülüyorsa, gitmekte olan yaklaşmışsa kimsenin onu engellemesi artık mümkün değildir. Hamaset yaptığımı düşünüyorsunuz değil mi? Türkiye'nin son 70 yıllık tarihine ve dünyaya bakın... Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Son söz: Gitmekte olanın içinden çıkacak asıl yeni olan, hayatın diyalektiğide böyle işliyor.

"Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır... Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır..."
 

Bu yazı https://turkish.aawsat.com adresinden alınmıştır.