Anneler, anneleeerr ve hak, hukuk, adalet…

Insanlık tarihinde, dinlerin tümünde ve her yerde Anneler çok önemlidir. Anne, “yuvayı dişi kuş yapar” deyişiyle gerçekten yuvasını yapar. Yuvasında ekonomist, öğretmen, doktor, yönetici, emekçi velhasılı aklınıza gelen her şeydir anne.
Bu nedenledir ki dinimizde, "Cennet anaların ayakları altındadır" denilerek onlara hakları olarak kutsallık verilmiştir.
Koruyucu, kollayıcı, özleyici ve hak arayıcı olarak son yıllarda öne çıkan anneler hak aramaya başladılar.
Önce Cumartesi anneleri bir araya geldi. Onların amacı hak, hukuk adaletten başka çeşitli dönemlerde faili meçhul olan, gözaltına alınıp sorgu sırasında kaybolan evlatlarına ne olduğunu öğrenmek istiyor ve bunun çığlığını atıyorlardı.
Bunların çoğu haber alamadığı ve nerede olduğunu bilmedikleri evlalarının en azından mezar yerin ya da bir kemiğini istiyorlardı.
Bu talepleri yıllar önce başlamıştı. Hedefe ulaşılamadığı için, idare izin verdiği sürece devam ediyorlar. Sürekli gaz yiyip, gözaltılar olmasına rağmen hedeflerine ulaşırlar mı     bilmem.
Cumartesi annelerine şimdilerde Diyarbakır Anneleri eklendi. Geç kalınmış bir talep olmasına karşın, bir anneyle başlayan hareken kısa sürede çeşitli yörelerden katılımla hızla çoğalmayı sürdürüyor.
Cumartesi Anneleri kaybolan evlatlarının mezarının yerini, kemiğini isterken, Diyarbakır Anneleri Halkların Demokrasi Partisi (HDP) önünde, onların terör örgütü PKK ile bağlantısı olduğu sanısıyla bu örgüt tarafından kaçırılıp, terörist olarak yetiştirilen evlatlarını istiyorlar.
Evlat acısı ve hasreti kolay mı?
Karga bile kartal’a, “Benim evlatlarıma dokunma” dediğinde, Kartal, “Ne bileyim seninki hangisi olduğunu” deyince.
Karga, “Gördüğün en güzel yavrular benimkidir” dememiş miydi.
Evlat acısı ve hasreti çeken bu anneler eylemlerini sürdürürken üçüncü bir anne gurubu çıktı.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra, askeri okullarda olup gözaltına alınan çocukların annesi. Yeniçağ gazetesinin haberine göre, bunlar Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı önünde toplanıp, “Bizim çocuklarımızın FETÖ terör örgütü ile alakası yok. Onlar öğrenci olduğu için emir komuta gereği boş tüfeklerle gitmişler. Çocuklarımızın tahliye olması için Cumhurbaşkanımızın sesimizi duymasını istiyoruz. Adalet gelene kadar burada olacağız” diyen anneler de var.
Ayrıca kocaları tarafından insafsızca katledilen annelere ve onların annelerinin ızdırap’ına ne demeli?
Daha dünlerde kızının yanında kocası tarafından bıçaklanan annenin, “Ölmek istemiyorum” feryadına karşılım, Anne ölme” diye haykıran evladın sesleri kulaklarımızda hala çınlamıyor mu?
BU DAVAYA NE DEMELİ?
12 Eylül faşist darbesinin 39. Yıl dönümünde hiçbir dahlim olmayan bir haber yüzünden Bakırköy Adliyesinde yargılandığım davanın duruşması vardı.
Davanın müştekileri yani şikayetçiler kısmında. FETÖ’nün sağ kolu olduğu ve bir zamanlar Fuat Avni olarak ta bilinen, eski Emniyet Müdürü ve taraf yazarı halen firari ve Kırmızı Bültenle aranan Emre Uslu.
Yanında CHP Genel Başkanlığı yapmış, Genel başkanlığa aday olmuş Umut Oran.
Diğer kişi ise yine CHP Genel Sekreterliği yapmış halen Milletvekili olan Mehmet Akif Hamzaçebi.
Bu kişiler yayınlanan haberle hiçbir dahlim olmadığı halde, dört dönem CHP Kurultay Delegeliği, Milletvekili Adaylığı ve aday adaylığı, Beyoğlu Belediye Başkanlığı Adayı olmuş ve halen delege olan ben Mustafa Dolu..
Konuşup görüşüyoruz. Bana, “Ağbi seninle bir işimiz olmaz seni tanıyoruz” diyorlar ama beni dahlim olmayan bir suçtan yargılanmamı sürdürüyor.
Hayırlısı ve sabırla savunmamızı yaparken meşhur Avukatlarının mahkemeyi yönlendirmek ve etkilemek için ileri sürdüğü tezleri bir,  bir çürütmeyi sürdürüp adaletin tecelli edeceği günü bekleyeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi