Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

Aynadaki kendimiz erdem sahibi insan olmak

65 yaş üstü evde hapis, sokakta maske, dostlardan uzak sarılmak yok öpmek mi asla olmaz. Her şeyden vazgeçmek geldi içimden ama yine. Başaramadım. Arşivime gömüldüm. Dergileri, kitapları karıştırıyorum. Okuyanlara 2 kelime de olsa bilgi sunacak Köşe yazıma konu arıyorum.Yeni derneğimde daha mutlu, daha sevgi dolu, birbirine daha bağlı bir birlikteliği pekiştirip, insanlara daha faydalı neler yapabiliriz diye çabalıyoruz. Haftada bir yazdığım makaleleri o haftanın Pazartesi tarihiyle gönderiyorum. Bu pazartesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Benim de tersinden söylersem 18 yaşıma girdiğim gün. Sevdiğim gerçekten kırk yıllık dostum Halime Yurdakul Hanım anılarda bulup Antalya'dan bana göndermiş bu yazıyı 2013 te yazmışım.

O tarihte DEÇED altıncı yılını yeni bitirdi her yıl bir kitap yaptık, insanımıza dağıttık. Binlerce kişiye dağıtılan o ayki İTÜ dergisinde bizden yazılar çıkmıştı. Tebrikler alıyorum yurdun dört bir tarafından. Bazen de yılıyorum artık yeter diyorum. 5-6 yıl önceki gibi. Ama, yıllar önce Trabzon'da, bir "AB Proje Yazımı Tekniği" Eğitiminde 3 gün birlikte olduğumuz, adını unuttuğum orman mühendisi olduğunu bildiğim Artvin'li bir genç kızın, Utku amca çevre çalışmalarını bırakmayı düşündüğünü duydum. Sakın yapma sen, Hayrettin Karaca, Nihat Gökyiğit gibi büyüklerimizi biz örnek alıyoruz. Ne zaman bezginliğe düşüp "amaaan! Türkiye'yi biz mi kurtaracağız" deyip pes etmeyi düşündüğümüzde aklımıza siz geliyorsunuz. Yaşınızı düşünüp, çalışmalarınızı düşünüp devam kararı alıyoruz. Diyen maili okuyup etkilenmemek mümkün mü?

Hele bir de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Merkezi Çevre Komisyonunda aidat ödeyemeyeceğimden ayrılmak istediğimi söylediğimde 8-10 güzel kalpli hanımın hep birden "Asla olmaz, seni bırakmayacağız" diye ayağa kalkması geliyor aklıma bunlar beni çok etkiledi. Devam dedik, yeni derneğimizde, Makine Mühendisleri Odası, "Doğa İle Barış Derneğimde ve Doğa Emanetçileri Çevre Eğitim Derneğimde. Düşünüyorum, ilk yıllar İTÜ'den bir "çevre sunumu" için davet gelmişti. Sonra Kültür 2000 Okullarından Çevre Projelerine destek daveti, Gürpınar İMKB Meslek Lisesinde İnsan Hakları, Şiddet ve Çevre konulu Avrupa Birliği destekli eğitim projesi daveti. Arkasından Kadıköy'de 3 gün tam mesai STKM'nin düzenlediği yine Avrupa Birliği destekli "Pover-point Sunum Hazırlama" eğitimi daveti, sonra da Ankara'da yine Avrupa Birliği destekli, 4 gün tam mesai süreli "Yerel Uzmanlık" eğitimi, Marmara Belediyeleri Birliği 150 kişiye sempozyum yaparken, 344 öğretmen ve okul aile birliği üyesine yaptığımız Çevre Sempozyumu cesaret verdi yine. 14 sene okullarda eğitim çalışmaları yaptık son 3 yıldır önümüzü kestiler biz çeşitli yollardan eğitime devam ediyoruz. Bunlar da cesaret veriyor.

Yolumuz aydınlık, koşturmaya devam. Gelelim başlıktaki konumuza, "Aynadaki Kendimiz, Erdemli İnsan Olmak" Günlük hayatımızda kullandığımız ayna, kendimize çeki-düzen vermemizi sağlayan ayna, bizi kendimizle yüz yüze getiren ayna. Bir merasimde yarım saat aynanın karşısında oturmuş, sevabı ile günahı ile geçmiş yıllarımı düşünmüş, üst seviyede dürüst, erdemli bir insan olma kararımı yenilemiştim kendi kendime yıllar önce. Şükür ki hep oldum hep sevildim. Yarımca Seramik Fabrikası yapımı ve İTÜ'den zengin olarak emekli olabilirdim. Olmadım. Çok duygusal olmanın zararını da çektim sık, sık. Ve herkesi karşılıksız çok sevmenin. Doğu felsefesinde duygular at'a benzetilirmiş. Dizginlemezsen onlar bizi istedikleri yere götürürmüş. Ömrüm tükendi ama hiç iyi bir jokey olmayı başaramadım. İyi insan olmak ve öyle yaşayıp ölmek dileğim. "İnsanlar gördüm üzerinde elbise yok, elbiseler gördüm içinde insanlar yok" derken Mevlana; insan olmak yolunda, korku ve duvarların aşılıp, özvarlığın yakından tanınmasını kastetmiş sanıyorum. KISKANÇLIK, GURUR, KİN, NEFRET, İNTİKAM, benim hiç tanımadığım hisler. Her şeyi en iyi ben bilirim deyip, aile efradımı, çevremdekileri, en iyi ben idare ederim, diyen liderlik taslama hastalığım hiç olmadı. Ne mutlu içinde herkese karşı hürmet, saygı, özellikle ve özellikle SEVGİYLE dolu insanlara. Ne mutlu her şeye rağmen etrafında sevenleriyle birlikte yaşamayı sürdürebilenlere. 18 yaşımda da devam. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Utku Kızıltan Arşivi