Bana ne? Açılım istiyorum

Göç konusunda transit bir ülke olan Türkiye’nin göç alan ve sosyal, ekonomik dengelerin bozulmasına neden olan olayların gelişmesi hiçte tesadüfî değildir. 
Ümmetin liderliğine soyunmak amacıyla, Suriyeli sığınmacılara, Irak’lılara, İran’lılara, Afgan’lara Yemen’lilere. Sudan’lılara... ülke kapılarını sonuna kadar açmak ve bu politik kararı almış olmayı Mustafa Kemal Atatürk'ün “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi ile bağdaştıracak olan kimse var mı? 
Oysa ne güzel hayaller kurmuş ve iktidar partisinin “Komşularımız ile sıfır sorun” sloganı ile yola çıkmasıyla...
Görünen o ki: Sığınmacıları kucaklayan siyasi iktidar, duvar örme, kapıları kapatma gibi tedbirlere başvursa da sonuç alamamış ve galiba halkın tepkisini en aza indirmek için ‘sığınmacıların geri gönderileceğini’’ dillendirmeye başlayarak çözüme ulaşmayı hedeflemiş..
Ancak herkes, yada en azından ben “Geri gidiniz” denilince hiç kimsenin geri gitmeyeceğini çok iyi biliyorum.
Sakın yanlış anlaşılmasın ama ben artık kendi payıma “Türk açılımı” yapılmasını istiyorum…
-Düşünsenize, herif 10 çocuk sahibi olacak, çalışmayıp yan gelip yatacak, ama sen benim maaşımdan veya küçük esnaftan %30 vergi alacaksın bende gözlerimi kapatacağım öyle mi?
-SSK primim bir emekli maaşı kadar olacak ama ben bu herifin huzur ve güveni için ülkesinde savaşarak şehitler vererek ona güvenli bir gelecek sağlayacağım öyle mi?   
Türk açılımı istiyorum... 
-Ben bir çocuğa bakmak için deli gibi çalışıp borçlarla boğuşurken O yan gelip yatacak ama devletim de  ona 40 milyar dolar harcayacak ve bende uzaktan izleyeceğim öyle mi?..
Hastane-ilaç beleş, Eğitim sınavsız, kira, yiyecek, giyecek yardımı ise eksiksiz olacak  ve ben susacağım öyle mi?
-Elektrik, su ve d.gaz borcunu geciktirsen hemen kesilen ve bir dünya faiz faiz ödeyen... Devlet arazisine bir gecede çöküp oraya ev yapmayan... Zar zor borç harç ev alıp bir de bunun takır takır vergisini ödeyen ben, kendi ülkemde yabancılaşıyorken “padişahım çok yaşa” naraları atmalıyım öyle mi?
..ayrımcılık yapıyorsun  deyişinizi duyar gibiyim..
En kral ayrımcılık ve asimilasyon bu ülkede bizlere yani Türklere yapılıyor... itilip kakılan... düşüncesini ifade edemeyen... ederse hain ilan edilen... işsizlik ve krizle boğuşan... her borcunu devlete tıkır tıkır ödeyen... vatanının tehlikede olduğunu hissedip eyleme geçerse terör örgütü üyesi damgası yiyen... sistemi eleştirdiğinde şerefsizlik ve namussuzluk payesi yiyen... Türklüğü savunduğunda faşist damgası yiyen siz misiniz yoksa biz mi... 
anlamadım bu işi... biz mi baskı görüyoruz... siz mi...!!! 
sonra da birileri çıkıp açılım istiyor... 
Evet istiyorum... açılım istiyorum ama kendi ülkemde daha çk yabancılaşmamak için “Türk açılımı” istiyorum..
Demek; sana ne!
Sultan Süleyman, bir gün devletinin ihtişamına baktı. Üç kıtaya yayılmış, okyanusları tutmuş Osmanlı’nın yıkılma ihtimalinin olup olmadığını merak edince birkaç satır yazıp büyük evliya Yahya Efendiye gönderdi.
Kanuni’nin hem uzun hem de geç beklediği cevap, iki kelime olarak hemen gelir
Sadece “Bana ne!” yazıyordu kâğıtta.
Peki, bu ne demekti?
 Kısa zamanda buluştular:
-Cevabı anlayamadım, dedi  sultan Kanunî... Sözün sırrı nedir?
-“Bana ne”, sultanım dedi Yahya Efendi. Devletin yıkılmasının sırrı “bana ne anlayışıdır”. İnsanlar böyle dedikçe şüphen olmasın ki gümbür gümbür yıkılır bu koca devlet! 
VESSELAM

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi