Bilinçli misin? .

Sandıklarda atılan her oy birlikte yaşadığın topluma karşı sorumlukların en değerlisidir.

Sen nasıl bir yönetim anlayışı ile yönetilmek istiyorsan sana en yakın görüşe oyunu vererek toplumunda buna uymasını istemektir.

Peki, biz Türk insanı nasıl bir seçim analizi yaparak oyumuzu veriyoruz?

Oy vereceğimiz partide aday mıyız?

Oy vereceğimiz partide aday tanıdık mı?

Oy vereceğimiz partide yakın tanıdıklarımız var mı?

Oy vereceğimiz partide benim bir menfaatim olur mu?

Oy vereceğimiz parti sağcı mı, solcu mu, dinci mi, milliyetçi mi?

Bu öncelikler bence genel seçimlerde de yerel de de çok kıymetli hatta birinci öncelikli bir varsayımdır.

Bu tercih şekli ve değerlendirme şekli tamamıyla egoistçe çıkarcı menfaate dayalı bilinçsizce olan bir tercih sebebidir.

Toplumu asla kucaklamayacak bir tercih şeklidir.

İktidar da ki ve muhalefette ki partiler böyle bir tercih ile birlikte özgürce hiçbir menfaati olmayan insanlarımızın da oyları ile belirlenir.

Cumhuriyet kurulduğundan bu zamana kadar seçimler genelde bu kıstaslar ölçüsünde yapılır. Her seçimde yaklaşık %15 seçmen hiç oy kullanmaz, onlar her şeye karşıdır.

Bilinçli seçmen şu ölçüleri önemser:

Oy vereceğim bu parti toplumun tamamını hoşnut eder mi?

Oy vereceğim bu parti ülkemize bir yarar sağlayabilir mi?

Oy vereceğim bu parti adaleti sağlar mı, eşitliğe önem verir mi?

Oy vereceğim bu parti milli geliri adil dağıtır mı?

Oy vereceğim bu parti ülkemizi dünya ölçeğinde gelişmiş ülkeler sınıfına taşıyabilir mi?

Bilinçli seçmen adayların dinine, mezhebine, meşrebine bakmaz parti iktidara gelirse vaatlerine bakar, inandırıcılığına bakar inanırsa hiçbir menfaat gözetmeksizin herkesin yararına bence budur der ve oyunu öyle kullanır.

Şimdi demem o ki yakın zamanda sandık bu halkın önüne tekrar konulduğunda şu mevcut tablo unutulmasın.

İktidar partisinin içinden iki parti çıktı ve bu iktidar yanlış yapıyor. Bakın bunları, şunları yanlış yaptı bunları söylemek ve daha iyisini ben yaparım diyerek parti kurdular.

Ana muhalefet partisinin de içinden iki parti çıktı. Biz bunlardan daha iyi yönetiriz dediler.

Bu da yetmedi üstüne yavru muhalefetten de iki parti daha çıktı. Onlarda biz daha iyi yönetiriz dediler.

Yani üç partiden çıkanlarla birlikte dokuz parti oldular, adını dahi bilmediğimiz partilerle birlikte altı parti daha hayatımıza girdi.

2020 Ocak verilerine göre 101 partimiz var bunların 17 si seçimlere katılabilecek gibi görünüyor.

İş yeri açar gibi partiler açılabiliyor!

Kim ne kurarsa kursun, kim nasıl bir güzellik ya da nasıl bir çirkinlik bırakırsa bıraksın asıl olan kalıcı ve çok değerli şeyler yaparak bu ülkenin tarihinde iyi anılmak olmalıdır.

Tarihimiz mutlaka er ya da geç bu yapılanları olumlu ya da olumsuz yazacaktır.

2023 seçimlerinde her beş seçmenden biri olacak olan Z kuşağı önemli anketörlere göre %69 kalıplaşmış ideolojileri önemsemediklerini söylüyor. Atatürkçülük, Dincilik, Milliyetçilik gibi unsurlar değil büyük bir çoğunluğu eşit paylaşım, refah ve adalet istiyorlar.

Seçimlere katılmayan %15 gibi.

Takım tutar gibi parti tutmaları bırakalım herkesin birlikte yaşadığı ortamdaki sosyal adalete, eşitliğe, refah ölçüsüne bakalım.

Atatürkçü mü, milliyetçi mi, dinci mi bunları geçelim en güzel mertebe olan adaletli insanı, seçmeyi deneyelim insanlığı seçelim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kanun Göçer Arşivi