Bir dostun ihanetleri

“ABD'den daha iyi dostu yoktur Türkiye'nin." Bu ifadeler ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'a ait. 
Bu sözler önemli ancak dostluğu gösterecek eylemler daha önemli. Türkiye'de ne zaman bir "darbe" olsa, karışıklık olsa, kalkışma olsa, toplumsal olay olsa, terör olayları alevlense,  piyasalar hiç bir neden yokken allak bullak olsa akla hemen Amerika gelir. Halkın da, uzmanların da, siyasilerin de, diğer ülkelerin de sarfettiği ilk cümle "ya ABD yapmıştır, ya da mutlaka işin içinde vardır" cümlesidir. 
Plan çok basit. Bir veya birden çok terör örgütleri oluştur. Gayr-ı resmi eğit, donat. İç karışıklıkla, çatışmalarla iktidarları bunalt. Sonra da "kurtarıcı" edasıyla gel. "Demokrasi getiriyorum" diye ülkeye çök, işgal et. İşgal ettiğin ülkede iç savaş çıkar ve iyice körükle. Ülkenin hazinesini boşalt, doğal zenginliklerini" size demokrasi getirmek için geldim, yardım ettim, masraf ettim" diye en az yüz yıllık bir planla sömür. Kan, göz yaşı ve fakirlikte boğduğun ülkeyi terkederken kuklalarını yönetime oturt!
Nasıl? Tanıdık geldi mi bu plan? 
Atalarımız, bu durumu: “Domuzdan post, gavurdan dost olmaz” diye boşuna ifade etmemişler demekki…
Ben size Afganistan, Libya, Irak, Mısır, Somali, yemen dersem daha kaç tane ülkenin yakın tarihte ABD'nin bu insanlık dışı planından nasibini aldığını veya  almaya devam ettiğini bulabilirmisiniz?
15 Temmuz başta olmak üzere, Türkiye’deki bütün darbelerde bir şekilde rolü olan ABD nasıl bir dost olabilirdi.
İsterseniz “Dost ve Müttefiğimiz !!” ABD’nin yakın tarihimizde bize dostlukları hatırlayalım..,
- İstanbul’un işgali sırasında bir değil tam 5 adet Amerikan işgal gemisi, Dolmabahçe Sarayı’nın önünde yağmadan pay kapmayı bekliyordu. Bununla birlikte Yunan’ın işgalinden 4 gün önce, ABD filosu öncülüğünde, farklı büyüklük ve türlerden oluşan savaş filosu İzmir limanına gelerek ABD’nin Türkiye’yi işgal et(tir)mesi için Yunan kuvvetleri ile birlikte hareket ediyordu. Bunların tarihimizde bize anlatılmaması ise işin en acı tarafı.
FULBRIGHT,  27 aralık 1949   tarihinde imzalanan, türkiye ve abd hükümetleri arasında eğitim komisyonu kurulması hakkında anlaşma. pek meşhur 5. maddesi aşağıdaki gibi."komisyon dördü tc ve dördü abd vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden kurulu olacaktır. bunlara ek olarak türkiye' deki abd diplomatik heyetinin başı komisyonun fahri başkanı olacaktır. komisyonda oyların eşit olması durumunda kesin oyu misyon şefi (amerikan büyükelçisi) verecektir." Böylece Dostumuz ABD  CİA ile, milli eğitim bakanlığı’na rahatça sızma olanağı bulacak ve komisyon üyesi sıfatıyla öğrenci ve eğitim üyeleri arasında ajanlar devşirmekte hiçbir güçlükle karşılaşmayacaktır.
- Dostumuz! ABD’nin 1967-1971 yılları arasında yoksul ve fakir ülkelerle birlikte  "Marshall yardımı" adı altında bize verdiği o yıllarda okullarımızda içilmesi zorunlu tutulan “süt tozu” adı altındaki zehirin,  beyin kimyasına ciddi zararlar veren, insanın genetik yapısını ciddi anlamda bozarak gelecek nesillerin dahi sağlık potansiyelini yok ederek ölümcül ve kalıcı hastalıklara neden olduğunu çok sonraları anladık.. 
- 5 Haziran 1964’te ABD BaşkanI Johnson İnönü’ye  bir mektup yazarak; Türkiye'nin Kıbrıs‟a müdahale kararı almadan önce müttefiklerine danışması gerektiği anımsatılmış, Olası bir  savaşın Sovyetler Birliği’nin de Türkiye’ye müdahale ihtimalini doğuracağı ve NATO'nun böyle bir durumda Türkiye'yi savunma konusunda isteksiz olacağı ima edilmiştir. ABD'nin Türkiye’ye sağladığı askeri malzemenin bu müdahalede kullanılmasına izin verilmeyeceği kesin bir dille ifade edilmiştir.
- 10-11 Ocak 1992: "Çekiç Güç PKK'ya yardım yapıyor" iddiaları gündeme gelir. (Çekiç Güç uçaklarının Bisi Yaylası'na yardım malzemesi attığına dair haber basında yer alır).
- 6 Ekim 1992: ABD'nin güvence ve gözetimi altında başkenti Erbil olmak üzere Kuzey Irak'ta bir Kürt Federe Devleti kurulur, Türkiye bu devleti tanımaz.
- Amerikan uçak gemisi saratoga, 2 ekim 1992 tarihinde ege denizi’nde “kararlılık gösterisi-92” adlı tatbikatta muavenet muhribi’ne bilerek ve isteyerek 2 adet sea sparrow tipi füzeyle ateş açarak beş  denizcimizin şehit olmasına  22 kişininde yaralanmasına neden olurken,  Türkiye’ye "Çekiç Gücün Türkiye’deki varlığı ve yapacağı görevler, benim için hayati öneme haizdir. Engellenmesi kabul edilemez." mesajını kanlı olarak     iletiyordu..
- Türk Silahlı Kuvvetleri, Ankara ve Kürt liderler arasında yapılan bir antlaşmanın parçası olarak faaliyetlerini sürdürüyordu. ABD, 20 Mart 2003’te Irak’ı işgal etmeye başlamasıyla birlikte, Türk Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Irak’taki faaliyetlerinden rahatsız olmaya başlıyordu. 100 civarında ABD askeri ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) peşmergeleri, Süleymaniye kentindeki irtibat ofisine bir operasyon gerçekleştirmiş 3’ü subay 8’i astsubay olmak üzere 11 Türk askerini “yasadışı faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle” ]başlarına çuval geçirerek göz altına almış ve Kerkük’e götürmüştür. Büyük bir krize neden olan çuval olayı ie ilgili Türkiye’nin ABS’ye nota dahi vermemiş olması ayrıca düşünülmesi gereken bir konudur.
- Mart 2002: ABD Dışişleri Bakanlığı Türkiye'yi eleştiren insan hakları raporunu yayınlar. 
- 15 Temmuz 2016 tarihi, yalnızca 251 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan bir darbe girişiminin değil, aynı zamanda Türkiye-ABD ilişkilerinin hızla bozulmasının da miladı oldu.Zira, üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen, FETÖ Lideri Fetullah Gülen’in halen bulunduğu ABD’nin bu girişimde rolü olduğuna dair güçlü kanı silinmedi. 
- Türkiye, 15 Temmuz’la birlikte ABD’nin kendisini yıllardır kıskaca aldığı gerçeğiyle yüzleşti ve artık ABD’nin isteklerini değil kendi çıkarların ön plana alan bir Türkiye vardı 
- Türkiye kamuoyunda ve Türkiye hükümetlerinde varolan ihanete uğrama duygusu ABD’nin Suriye’de, Türkiye’nin terörist olarak nitelendirdiği PKK ile bağlantılı, bir askeri-siyasi grup olan PYD’ye artan askeri desteğine, Batılı ülkelerin ve ABD’nin     Suriye’deki Türkmenlerin geleceğine dair Türkiye kamuoyundaki endişeye karşı duyarsızlığına ve dostumuz!! ABD’nin Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu silah sistemlerini satmayı çeşitli gerekçelerle red ediyor olması bizim için bardağı taşıran son damla oluyordu artık.
ABD ile “dost” olma Türkiye’nin tercihi miydi? Değildi tabiki bununla birlikte Amerika’nın bizimle hiçbir zaman dost     olmadığını hala anlayabilmiş değiliz.  Aslında enteresan olan da bu. 
Türkiye bu dostluğu!!  kendi isteğiyle sonlandırabilir mi? Hiç sanmıyorum.  İnsanlığın ve bütün İnsanların düşmanı olan ABD’nin bunu kolay kabulleneceğini hiç kimse düşünmesin..
 Peki, bizim Türkiye Cumhuriyeti olarak,  Amerika’ya kafa tutan bir yönetimimizin olduğunu var saydık diyelim. Ülkemizde faaliyet gösteren 15 amerikan üs’sünün bütün bu düşmanca tutumlar içinde olmalarına rağmen  halen açık olmasının mantığını kim nasıl açıklayabilir ki?
Bence hiç kimse anlatmak için uğraşmasın anlatsalarda anlamam. Anlamakta istemem doğrusu….
Son dönemdeki ABD_Türkiye sürtüşmesinin nedeni, Türk hükümetlerinin, ABD yönetimince belirlenen/emredilen bir politika çizgisini takip etmeyi red etmesinden başka bir şey değildi.
Sonuç olarak, Bu bağımsız dış politikası nedeniyle Türkiye’nin ödeyeceği bedelin ise, ABD ile Washington’un anladığı anlamda “dost” olduğu zamanda ödediği bedelden çok daha az olacağı ise kuşkusuzdur. 
Vesselam...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi