Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Bir olmak mı yoksa birlikte olmak mı?

İktidarı elinde bulunduran güç ve ondan nemalanan topluluk kesintisiz erk gücünü toplum üzerinde kabullendirmek için söylemekte. Devleti ve onu elinde bulunduran güçler iktidarının devamı için hem muhalefeti ezmek hem de yönetimi altında ki topluma sessizce biat etmesini, boyun eğmesi ve karşı çıkmaması için keramet sahibi olduğunu belirtir.

Son günlerde hemen her iktidar yöneticisi, sözcüsü ve politikacıların (!) ağızlarından düşürmedikleri kelime “bir olmak birlik olmak”. Hoş, iddialı bir söylem ama ne kadar doğru ne kadar gerçek ve hem kim söylüyor?

Yakası kalkık, omuzu kalabalık ve beli silahlı güçler hemen her zaman iktidarın huyu ve suyundan gittikleri alenen bellidir. Çünkü iktidar genellikle bunların ekonomik ve sosyal yaşamlarını geliştirirken toplumun ağırlıklı kesiminin yaşamlarını kısmıştır. Bu üçlü topluluk kendisine sağlanan avantaj ve ayrıcalıkların cazibesine kapılarak iktidarı yönetenlere yakın yönetilenlere uzak olmakta. İktidarın hemen her zaman savunucusu olan bu kesim yönetenle yönetilen arasında gidip gelmekte kendince “arabulucu” olduklarını iddia etmekte. Gerçekte ise yöneten adına yönetici olanlar aslında egemen güçler tarafından kullanıldıklarını toplumsal sorunların ayyuka çıktığında bir kısmı farkına varılmakta.

“Kerameti kendinden menkul” yöneticinin hemen her şey konusunda istisnanız söyleyecek bir şeyi var. “Bir olalım” derken kendi etrafında nereye çekse oraya gidecek günümüzdeki politikacıların dillerine yapışan “sürü” karakterinde bir toplum istemekte. İktidar erki kendisi için düşünen, bildiklerini aktaran, gerektiğinde tavır alan bir canlı insan evladı istemez. Bu nedenle;

“Bir olalım” diyen toplumu kendi etrafında toplanmasını ister.

“Bir olalım” diyen “bir bilenden” çok hep bana rap bana diyendir.

“Bir olalım” diyen kendi egosu için toplumun geçmişini yok ettiği gibi bugünü ve geleceğini de yok eder.

“Bir olalım” diyen kendi çıkar ve menfaatlerini sözde toplumun çıkar ve menfaatleri gibi göstererek yoksul ve yoksunlaşmasını sağlar.

“Bir olalım” diyen her afet ve bunalımda “bizi kıskanıyorlar” “ düze çıkmaya az kaldı” deyip topluma kendi etrafında kenetlenmesini istemekte.

“Bir olalım” diyen kendisini kurtarıcı, toplumu kendisine biat edip sürü olarak görmekte.

“Bir olalım” diyen toplumun gerçekleri bilmesini ve gözlerinin açılmasını istemez.

“Bir olalım” diyen “güzel insan” değerinde farklılık ve ayrıcalıklarımıza rağmen birlikte neler yapmalıyız diyenleri susturmakta kimileri hain pusularda kimileri sürgüne ve cezaevlerine atılmakta.

İçinde yaşadığımız dünyamızda neresi olursa olsun her bir bireyin söyleyip ve farklı tavır sergileyeceği toplumsal bir gerçek. Toplumsal bunalım, kaos ve salgın gibi afetlerde “birlikte” neler yapılacakların noktalarını öne çıkarmalı. Dün olduğu gibi bugünde her şeyin belirleyicisi, tek yetkilisi son söyleyen tek adam “bir olalım” derken toplumun sorunlarını, dertlerini hiç düşünmeden karar vermekte. Oysa “bir” değil “birlikte” neler yapmalıyız denilmeli. Tekil değil çoğunluğun, hurafenin değil bilimin sözü olmalı. Doğal afet ve bunalımlardan “bir” değil “ birlikte” çözümler bularak çıkış aramalı. Sağ kalın sağlıcakla kalın.

Not; değerli dostum öğretmen ve yazar İsmail Abtulov “Ravno” Üç Alan Köylerinin tarihi araştırmasında yerel özgülünde Bulgaristan tarihini irdelemiş çevrilip okunmasını öneririm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi