Bir zamanlar Hürriyet diye bir gazete vardı

Hürriyet gazetesini 1 Mayıs 1948 yılında kuran Sedat Simavi Osmanlı Sadrazamının torunu olarak 1896 yılında İstanbul’da Dünya’ya geldi.
O zamanlar Kadıköy’de bulunan Saint Joseph Fransız Lisesinde okuyan Sedat Simavi buradan naklini Galatasaray Lisesi’ne aldırdı.
1912 yılında liseyi Galatasaray’dan mezun olarak bitirdi.
16 yaşında lise mezunu olarak hayata atılan Sedat Simavi ilk olarak mezun olduğu lisenin “tarih öğretmenliği” görevini yaptı.
Üstüne de herhangi bir yüksek okul okumadan direk en iyi lisede tarih öğretmeni olmayı başarabilmiştir.
Birkaç yıl öğretmenlik yaptıktan sonra bu iş beni kesmez diyerek yayıncılığa başlamış ve 1916’da haftalık “hande” dergisini yayınlamaya başlamıştır.
 


Diken ismi oradan geliyor

Ardından “Diken” adını verdiği dergisini bu günlerde diken.com.tr adıyla Simavi'nin torunları haber sitesi olarak yayınlıyorlar.
Yıl 1 Mayıs 1948’i gösterdiğinde “Hürriyet Gazetesi” adıyla bir gazete kurmak için sermaye ve finansman arayışında olan Sedat Simavi’ye o dönemler “Burla biraderler” adıyla anılan Burla ailesi destek oldu.
Burla ailesi şimdikinin Koç grubundan farksızdı o zamanlar.
O Hürriyet Gazetesi önce 1994 yılında Aydın Doğan'a satıldı.
Kırk yıllık gazete ve Türkiye'deki gazeteciliğe başka soluk eklendi.
Dünün hakikatten yana, halktan yana, emekten yana, üretimden yana bakış açısına sahip gazetecilik yerini sermayeden yana, güçten yana, siyasi otoriteden yana kullanmaya tam da bu yıllarda başladı.
 


Aydın Doğan sattığında bitmişti zaten

Ve O Hürriyet Gazetesi ile büyük imkanlara ve imparatorluğa kavuşan Aydın Doğan 2018 yılının Mart ayında siyasi baskıları sebep göstererek hem gazeteyi hem de bağlı bulunduğu bütün medya şirketlerini iktidarın desteklediği Demirören Grubu'na sattı.
Aslında Hürriyet ve bağlı bulunduğu bütün medya organları azıcık da olsa kalan gazetecilik serüvenlerini tam olarak o gün noktalamışlardı.
Şimdi bu günlerde Hürriyet yönetiminin çalışanlarının evlerine gönderilen mektupla ve tebligatlarla işten çıkarmalar konuşuluyor.
Ve bu duruma gerek gazetenin bazı yazarları, gerek sosyal medyadan yurttaşlar gerek ise bazı meslek örgütleri tepki gösteriyorlar.
Oysa bu güne gelmeden o gün tepki gösterilmeliydi.
Gazetecilik yerine soytarılık, yalakalık, halkla ilişkilercilik, yandaşlık, gammazlık, gizli tanıklık yapıldığında sessiz kalan bu kesimin şimdilerde gösterdikleri tepkinin beyhude olacağını düşünüyorum.
Medyanın paraya bulaşması sarı öküz idi.
80'li yıllarda Sabah gazetesi önce medya dünyasına renk getirdi, kalite kattı, kuponla ansiklopedi dağıtarak halkın daha çok gazete okumasını sağladı.
Ardından 'bayram gazetelerini de ortadan kaldırarak para para diye tutturucu yayınlar yapmaya başladı.
Holdingleşti.
Banka kurdu.
Başta Sabah ve Hürriyet olmak üzere tüm medya kuruluşları gazetcilik dışında her işe el attılar.
Araba sattılar.
İnşaat yaptılar.
Emlakçılık yaptılar.
Finans işine girdiler.
Bir anlamda dün haksız yere kazanç elde edenlerin kabusu olan gazeteciler bugün o üçkağıtçılar ile birlikte iş yapmaya başladılar.
Ortak oldular.
Şirket kurdular.
Alevere dalevere işlerine girdiler.


İktidar güçlü medya istemez

Tabi bu durum kimin işine yaradı dersiniz?
İktidarın.
Dünün bir manşeti ile başbakanı değiştiren, valiyi sürgüne gönderen, halka umut veren, heyecan veren medyası gitti.
Yerine gücün yanında yer alan, halktan gerçekleri saklayan, paraya teslim olan, iktidarın esiri olan medya geldi.
Bu duruma kimler mi sebep oldu?
Önce o dünün en büyük medya organlarını elinde bulunduran ve sonunda parayı tercih eden medya patronları.
Sonra gerçek gazetecileri değil de; sanal şovmenleri, iktidar yalakalarını, hakikatten uzak yayıncılık yapanları takip eden okurlar.
Ve en sonunda da mesleğin evrensel değerlerini terk etmeye başlayarak, paranın ve gücün peşinden koşan, mücadele etmekten bıkan, yorulan, korkan gazeteciler.
Bu üç etken gazeteciliğin bu günlere gelmesine sebep olmuş ve artık eleştiri odaklı gerçek gazetecilik gitmiş yerine basın danışmanlığı, halkla ilişkiler uzmanlığı, piar hizmetleri, advertorial dediğimiz ücret karşılığı yayıncılık anlayışı hakim olmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi