Biz Büyükçekmeceliler...

Yeniden bir seçim havası yaşıyoruz. Telefonlarımız mesaj bombardımanına tutuldu, etkinliklerden, toplantılardan, konserlerden, davetlerden geçilmiyor. Güzel şeyler duymayı özlüyor insan elbette, seçimlere gitmenin en güzel tarafı bu. Kentlerin, ilçelerin yönetimine talip, ülkeyi güzelleştirmek için proje üretenler keşke seçimden sonra da bir araya gelip, parti, başkan gözetmeksizin bu ülke için hep birlikte iyi şeyler yapabilmeyi arzulasalar...
*** 
Evet, seçimlere az bir zaman kaldı. Herkes yaşadığı yerin kaderine karar verecek. Bu nedenle, beni de vatandaş olarak bulunduğum şehir İstanbul ve burada yaşamaktan dolayı mutlu olduğum, bu nedenle kendimi şanslı hissettiğim yer olan Büyükçekmece ilgilendiriyor. 
*** 
Biz Büyükçekmeceliler, İstanbul’un en güzel ilçelerinden birinde yaşıyoruz. Günün, gecenin hangi saati olursa olsun, sokaklarında, caddelerinde özgürce dolaşabileceğiniz, kadın arkadaşlarınızla gönül rahatlığı ile mekanlarında oturabileceğiniz sayılı yerlerden biri burası. Sözü nereye getireceğim, tabiki yerel seçimlere... Bir kaç hafta önce başkan adaylarının vaadlerini dinlerken bazı     cümlelere takıldım. Mevlüt Uysal beyefendi şöyle diyordu;”Sahili halka açağız, parklar yapacağız, göl kenarında yeni düzenlemeler vs.”
*** 
Bunlara zaten sahip olduğumuzu düşünürsek, bu vaadler bana çok çekici gelmiyor. Ama bir şey daha söylemiş, onu dinlerken biraz gülümsedim. Diyor ki;”Büyükçekmece’ye misafiriniz gelse götürebileceğiniz yer yok!” Oysa bize misafir geleceği zaman evimize sokamıyoruz, sahile ya da göl kenarına gitmek istiyor. Keşke bunu söylemeden önce etrafı iyice bir gözlemleyip tanısaydı.
Buraya yakın olan yerleşim yerlerinin de nefes alma yeri burası. Beton yığınına çevrilmiş şehirden çıkıp, gökyüzünü, denizi seyretmek isteyen insanların tercihi,“o gidecek yer yok”dedikleri Büyükçekmece... Neyse, bu bölgeyi sanırım iyi tanımadığından böyle söylediğini varsayalım.
*** 
Projelerinin arasında birşey daha var ki, bu beni sevindirmekten öte çok üzdü. Eminim Büyükçekmeceliler de üzülmüş olmalı. Bundan yaklaşık 4 ya da 5 yıl önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi sahil kısmına kapalı pazar alanları yaptı. Demir yığını olan tezgahları sahilin sağına soluna yerleştirip kiraya verdi. Uzunca bir süre sahilin o”koridor”haline getirilmiş kısmını üzüntümüz nedeniyle kullanmadık. Deniz manzarası kapandı ve yürürken hissettiğiniz o güzelim esinti, martıların çığlıkları yerini tezgah sahiplerinin satış bağırışlarına bıraktı. Daha sonra bir sebepten kaldırdılar. Umarım yeniden böyle bir girişimde bulunup, bizi o sahil yolundan mahrum bırakmazlar.
*** 
İstanbul içinse, Ekrem İmamoğlu’nun büyük bir şans olduğunu düşünenlerdenim. İncitmiyor, kırmıyor, hangi parti mensubu olursa olsun, dinliyor. İnsanlar insan yerine konmayı özlemiş. “analarını belleriz”gibi sözlerden, ayrıştırmalardan, öfkeden uzak. Ve konuştuğu yerlerde dikkatimi çeken birşey daha oldu. Konuşmaya korkan insanlar rahatlıkla konuşabiliyor onunla. Adaylığını koymuş kaç kişiye insanların”sana oy vermeyeceğim”dediğini duyabilirsiniz? İşte bunu dile getirmeye bile çekinen insanlara o rahatlığı sağlayabiliyor Ekrem İmamoğlu.
*** 
Evet, kaç yıldır üstüste yapılan seçimlerin, yerel kısmına geldik. Bu seçimden sonra, uzunca bir süre sandıklara gitmeyeceğiz. Ama bu defa tatsız bir seçim havası olduğunu belirtmek lazım. Benim izlenimim, insanlarda umut yok, heyecan yok.“Oy versem ne olacak ki”diyerek daha önce verdiği oylara sahip çıkılmadığını düşünen küskünler, hayat pahalılığı yüzünden varlık(!)kuyruklarında zaman tüketenler, daha önce verilen vaadlerin yerine getirilmemesinden dolayı umutsuz olanlar oldukça fazla. Umarım seçimden sonra yetki alan başkanlar verdikleri sözde durup, insanların mutluluğu için çalışırlar.
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi