Bu hafta Oscar adayı filmler dışında, iki dizi tavsiyem var. Birincisi ”Banshee”. 4 sezonluk dizi, diğer dizilerden 10 dakika daha uzun ama bütün sezonlar bittiğinde, “niye bitti ki” diye bir iş geçiş kaldı dudaklarımda. 
“Breaking Bad” in önüne geçebilmiş bir dizi diyemem ama soluksuz bir macera izlemek isterseniz bakın derim. Hırsızlık suçundan dolayı, 15 yıllık hapis cezasını tamamlayan adam, çıkar çıkmaz sevdiği kadını bulmak için Banshee kasabasına gelir. Kasaba küçüktür ama her türlü suçun olduğu bir yer. İlk bölümü 2013 yılında yayınlanan dizinin başrollerinde; Antony Starr, Ivana Millicevic, Lili Simmons, Ulrich Thomsen, Hoon Lee var.(+18)
***
Bir de önceki haftalarda önerdiğim,”Lacasa de papel”e az yer ayırmıştım. Daha fazla övgüyü hakediyor bence. Soygun, sisteme başkaldırış ve işin içine aşk girerse ne olur? Kraliyet Darphanesini soymak isteyen soyguncular 67 kişiyi rehin alır. Enteresan bir şekilde halk soygunculara sempati duymaya başlıyor. Dizinin hit şarkısı, İtalya’nın Po ovasında pirinç tarlalarında çalışan sefil durumdaki işçilerin isyankar şarkısı, direnişin şarkısı“Bella Ciao” .
“Bu partizanın çiçeğidir/Hoşçakal güzelim, hoşçakal/ Özgürlük için ölen”...
***
Oscar adayı filmleri anlatmaya devam ediyoruz. Fikrimi sorarsanız, hayal kırıklığı yaşıyorum, “tamam, budur” diyebileceğim bir film denk gelmedi hala. Burada bir dip not düşeyim; Emek verilen hiçbir şeye kötü demek istemiyorum elbette, benim görüşlerim tamamen izleyici olarak. En iyi yorumlar sinemacılardan gelecek. 

LADY BIRD (UĞUR BÖCEĞİ)
Lise son sınıfta okumakta olan 17 yaşındaki Christina McPearson’ın yetişkinliğe adım atması, ailesi ile çatışmaları ve üniversite’ye giden yolda çelişkileri anlatılıyor. Yönetmeni, Greta Gerwing. 2017 yılı yapımın başrollerinde ise; Saorise Ronan, Laurie Metcalf, Tracy Letts var.

TONYA
Mergot Rabbie, Sebastian Stan, Allisan Janney’in başrollerini paylaştığı, Biyografi, Spor konulu filmin yönetmeni, Craig Gillespie.
Puz patencisi Tanja Harding’in, çocukluğundan itibaren otoriter ve memnuniyetsiz bir anne ile spor hayatına atılışını anlatıyor. Şampiyonluk uğruna yapılan komplolar, kazanmanın sevinci, kaybetmenin yıkımını anlatan filmde kostümler, dans ve görsellik ön planda. 

CALL ME BY YOUR NAME
2017, İtalya- Fransa-ABD- Brezilya yapımı uzun metrajlı filmin türü, Dram- Romantik. Başrollerde, Arnie Hammer, Timothee Chalamet, Michael Stuhbarg oynuyor. Konusu; İtalya’da ailesi ile yaşayan, 17 yaşındaki Elis’in, Amerikalı bir bilim adamı olan Oliver’e ile duygusal yakınlaşmasını anlatıyor. Film 1983 yılında geçiyor.  Andre Acıman’ın romanından uyarlanan filmin yönetmeni, Cezayir asıllı Luca Guadagnio. Aynı yönetmenin 2009 yapımı, “Benim adım aşk”, 2015 yapımı, “Sen benimsin” adlı filmleri mevcut.
Burada iki erkeğin yakınlaşmasını sanatsal bulan yorumlarda okudum. Konusu bir yana, sinema olarak beni çok doyurmadığını söyleyebilirim. Sadece zaman kaybettiğimi düşünüyorum. Bu arada; LGBT(lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender) konulu film ve diziler artmaya başladı. Bu hafta yeni izlemeye başladığım, oldukça değişik ve güzel konulu bir dizide de, yoğun şekilde bu tür ilişkiler yaşanıyor. Nedenlerini bende merak ediyorum.
Diziyi bitirmek üzereyim, merak etmeyin bitince bilgi vereceğim size de.
***
En son izlediklerimden sonra aday filmlere bakmamaya karar vermiş bulunuyorum. Hatta, 2 saat 12 dk. süren “Call me by your name”den sonra,(filmin 1.5 saati zaten bomboş geçiyor) enerjimi yükseltecek, nostaljik bir film izlemeye karar verdim. Yoksa sinemadan soğuyacaktım. Nereye döndüm biliyor musunuz? 1979 yılına,“Kramer, Kramer”e...
Dustin Hofman, Merly Streep muhteşem. Avery Corman’ın romanından uyarlanan filmin konusu; İşinde çok başarılı olan Ted’in, haklı olarak terfi almıştır. Mutlu haberi eşiyle paylaşmak için eve geldiğinde, eşinin eşyalarını toplamış, evi terketmek üzere olduğunu görür. Eşi, Joanna mutsuzdur ve yalnızdır. 6 yaşındaki oğlu ile yalnız kalan Ted, bundan sonra ne yapacaktır? 
Son sahneye kadar keyif içinde izledikten sonra kendime geldim. 
Yaşasın sinema gibi sinemalar,
Sevgiyle kalın