CHP’deki bu tartışma kime yarar? Vatandaş kendi derdine yanar...

Vatandaşın tüketici kredisi ve kredi kartı borçları toplam 720 milyara yükselmiş.

Açlık sınırı 2 bin 374 lira, yoksulluk sınırı ise 7 bin 732 lira olmuş.

Tahsil edilemeyen ve takibe alınan krediler 152 milyar 600 milyona ulaşmış.

Verilen 900 milyar kredinin yüzde yaklaşık 20'si batak.

20 milyar dolar borcu vatandaş ödeyemediği için icralık olmuş.

Vatandaş 100 milyar dolar, kredi kartı ve tüketici kredisi kullanmış.

Hukuksuzluk diz boyu...

Kovid-19 yayılmış...

Binlerce insanımızı kaybetmişiz.

Sağlık çalışanları, terör saldırısı diye değerlendirdiğim Covid-19'a karşı can siparene çalışıyorlar. Koronavirüs vakalarının yüzde 20'sinin sağlık çalışanı olduğuna bakınca nasıl mücadele edildiğini daha iyi görmek gerekiyor.

Bahçeli'nin TTB'ye sözleri talimat niteliğinde

Canlarını yitirmelerine, salgına yakalanmalarına, virüse yakalananların tedavi sürecinde maaşları kesilmelerine ve çok büyük fedakarlıklarla en ön safta mücadele etmelerine rağmen; doktorların örgütü Türkiye Tabipler Birliği'ne MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kapatılmalı demiş.

Aslında savcılara bir anlamda talimat vermiş.

''Şehirler arası yollarda gösteri ve yürüyüş yapılamaz' hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilince İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ''Ana caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını onayladınız. Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım" demişti.

Mustafa Kemal Atatürk'ten bir şey eksilmiyor!

Hukukun guguk olduğu, insanların hukuku, adaleti aradığı, Karadeniz'de gaz bulunması üzerinden topluma gaz verildiği, Ege ve Akdeniz'de işlerin istenildiği gibi gitmemesi, dış politikada tam bir yalnızlaşma döneminde; İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, 9 Eylül’deki Taksim toplantısında, Mustafa Kemal Atatürk’ten “Gazi Mustafa Kemal” diye söz etmesi üzerine TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, “Atatürk’ün adını kullanmamak tercihiniz mi” diye sormuş ve Kaftancıoğlu da, "Gazi Mustafa Kemal demekle kendimi daha ait hissediyorum" demiş.

Toplantıda bulunan, Sözcü gazetesinden Serpil Yılmaz'da bu diyaloğu köşesine taşımış. Bence iyi de etmiş. Bir gazeteci yazarken "Bu yazacağım şey, o kişiye zarar mı verir, yarar mı sağlar" diye düşünür mü? Gazeteci, siyasetçinin basın danışmanı değil ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Tarakçı Arşivi