Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

Çılgın proje Kanal İstanbul

Sevgili Okuyucularımız, 7-8 yıldır kafayı yiyeceğiz. Bu zaman zarfında bilim adamlarının konuşmacı olduğu onlarca açık oturum, konferans ve panellere katıldım. Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar ve Uzmanlığı Türk Denizleri, özellikle Marmara, Boğazlar ve Haliç olan, ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsünden emekli, Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Cemal Saydam incelemelerinden notlar alarak hocaların medyadan takipçisiyim.

Geçtiğimiz Cuma günü de İstanbul Kongre Salonunda yapılan "Kanal İstanbul Çalıştayı"na da katıldım. Bir tane cümle geçmedi bu kanal faydalı olacak diyen. Oralardan çıkardığım derslerden aklımda kalanları sunayım size. Karadeniz'i bir tatlı su havuzu olarak düşünün. Nedeni de havuza giren tüm sular tatlı su. Peki, o zaman Karadeniz neden tatlı su havuzu değil? Çünkü Çanakkale ve İstanbul Boğazları altından gelen ve belirli eşikleri belirli rüzgâr koşulları aşan tuzlu su ve yoğun Akdeniz suları Karadeniz'i tuzlu yapar. Karadeniz'in oluşum geçmişi çok tazedir. En son hali 3.500 senelik ve bildik tarihi 12.000 seneliktir. Akdeniz'den 30 cm. yüksektir. İşte bu nedenle havuzun fazla suyu boğazlardan akar durur. Yani Karadeniz havuzunu boşaltan bir musluk vardır doğanın dengesini koruyan, gelen su kadar gönderen bu musluğa şimdi bir ikinci musluk planlanıyor.

Hem de 25 metre derinlikte, bu musluk Karadeniz'in suyunu Marmara'ya akıtabilecek alttan girmesi gereken su bu kanala giremeyecek. Yani, Tuna, Dinyeper, Dinyester, Türk nehirleri debilerini arttırmayacak.

Böyle bir sisteme sahip deniz yerkürede yok. Geçtiğimiz yıllarda okullarda talebelere Marmara'yı anlatırken sağlıklı Akdeniz ve sağlıklı Karadeniz'in astımlı doğan çocuğu diye anlatıyorum. Onu kurtaran Karadeniz'den gelen ve jet akım halinde boğazdan Marmara'ya çıkan ve 25 metrelik üst tabakayı 3 ayda bir değiştiren Karadeniz suyu. Marmara'ya oksijen pompalayan ise Çanakkale'den gelen su.

Konunun bir başka tarafı bence bu proje hiçbir zaman yapılamaz çünkü sınır aşan sular gibi, doğayı karıştıran bir proje bu. Denizlerin debisi ile rejimi ile oynanamaz. Aslında bunları anlamak için ne bilim adamı olmak, ne de âlim olmak gerekmez. Bir taraftan üzüntüyle düşünüyor ve biliyorum ki bu proje durmaz. Kıyılarında 50 metre açığından kimlerin yalılar yapacağı bile şimdiden belirlenmiş. Biz bir zamanlar üçüncü köprüye, hava alanına hayır derken bağlantı yollarının geçeceği yerlere benzin istasyonları bile yapılıyordu.

Oradaki arazilerin yok pahasına alınması gibi. Kanal İstanbul'a halkımız sahip çıkıyor. ÇED Raporuna HAYIR demek için 7 saat kuyruk beklediğimizi unutamam. Yıllar önce HES'ler için (Hidroelektrik Santralleri) Hasankeyf'i sular altında bırakacak Ilısu Barajı için de uğraştık ama paragözler hep galip geldi. Biz galip gelemesek de mücadeleye devam edeceğiz. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Utku Kızıltan Arşivi