Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Çocuklarımızın emanetine iyi bakalım

Özellikle büyük şehir belediyeler ve sanayinin yoğun olduğu yerlerde atık su arıtma tesisi kurulma zorunluluğu son yarım yüz yıldır gündemde. Eskiden arazide derin bir çukur kazılarak boşaltılan evsel ve diğer atıklar nüfusun artması sanayinin eşitsiz ve bir o kadar birilerinin kar hırsı nedeniyle doğamız katledilmeye başlandı. Sanayileşeceğiz diye doğa katledilirken, dereler ve göller kurutulur, tarımsal ve ormanlık alan sanayiye açılır sonra çevre koruma yapıyoruz denir. Alınan önlemler getirilen kısıtlama ve yasaklar hep ihlal edilmekte.
Marmara denizi bir iç deniz olup, Avrupa’yı sulayarak gelen Tuna nehri başta olmak üzere Karadeniz’in soğuk suları buradan geçerek Akdeniz’e ulaşır. Marmara Denizi, kendisinden büyük denizleri birbirine bağlayan doğal bir kanal görevi görmekte, bir iç deniz de olsa yüzlerce deniz canlılarının yaşadığı bir yerdi. 
Yazılı tarih ve özellikle Helen dönemi tarihinde önemli yere sahip olan tarihin babası da denilen Herodot MÖ. 450 yıllarında, yine MÖ.400 yıllarında Büyük İskender’in komutanlarından Ksenofon, Anabasis ya da Onbinlerin Dönüşü adlı tarihi anlatımında, iç deniz Marmara’yı anlatır. Romalılar, Bizanslılar ve Avrupalı tüccarlar gemileriyle geçtiği yerleri tarif eder. Bu iç denizde özellikle birçok küçük ada bulunur buralar ya sürgün yeri ya da sayfiye yeri olarak kullanılırdı. Cenevizli, Venedikli ve diğer Avrupalı gemiciler anlata anlata bitiremezlerdi. Anadolu beylikleri içinden Umur Beyin kahramanlıkları, Osmanlı’nın büyümesi ve özellikle devlet içinde muhalifleri bertaraf etmek için ya canlı ya da öldürüp Marmara Denizine atıyorlardı. IV. Murat döneminde Hazerfen Ahmet Celebinin Boğazı uçarak geçmesi, Lagari Hasan Celebinin roket yaparak paraşütle denize inmesi önemli tarihi belgedir. Ayrıca yakın tarihimizde gayet iyi bilinir ABD’nin 6.Filo askerleri Temmuz 1968 yılında Dolmabahçe rıhtımından karaya çıktıklarında devrimci/sosyalist gençlik hepsini Marmara’nın sularına atmışlardı. Hatta kimileri sonradan meclis başkanı ve devlet yöneticilerinin akıl hocası olacak olanlarda ABD’li askerlerin gönüllü korumacılığını yapmışlardı.
Tarihte kötü anıları olduğu gibi güzel anıları da bırakan Marmara Denizi yazın dünyamızda önemli yeri vardır. Başta dediğimiz gibi sanayileşme sahip olma hırsı ve bencillik kıyı şeridinde yerleşmeyi arttırdı. Deniz ulaşımı yapan gemiler artıklarını sahilden açıldıktan sonra denize dökmekte. Kıyılardaki yerleşim birçok yerde yerini sanayiye bıraktı. Kentleşme ve sanayinin dengesiz büyümesi artıklarını nereye bırakacağı sorununu da gündeme getirdi. Düne kadar dere, göl, göletlere hatta çukurlara dolduran merkezi/yerel yönetimler atık su arıtma ve katı atık depoları kurup imha (!) yöntemine gitmekte. 
İnsan evladının evsel ve sanayi atıkları doğanın bir sorunu olarak gündeme gelmesiyle bunlara bir çözüm yolu aramaya başladı. Sorunun büyük olmasıyla yerel yönetimler bunu tek başına hatta merkezi hükümetlerde başarılı olamayacağından çevre/doğa sorunu olduğu için BM. bünyesinde çözümler üretilmeye başladı. Merkezi hükümetler yaptırımcı karar aldılar ama uyan var mı?
Marmara Denizi çevresinde ülke sanayisinin önemli bir kısmına sahip kentlerinde Büyük Şehir Belediyelerinin varlığı evsel ve sanayi atıklarının önemli bir sorun olarak karşımızda. Merkezi hükümetin Çevre bakanlığı ile Yerel yönetimler kolaycılığa kaçarak devasa “derin deniz deşarj” arıtma tesisleri kurmakta. Merkezi ve yerel yöneticiler günü kurtarma derdindedir, peki üniversite, sağlık bakanlığı ve ilgili meslek odaları bu duruma neden alkış tutmakta?
Sayın yetkililer ve siz yurttaşlar bugün yaşadığımız yerlerde yarın çocuklarımız ve onların çocukları yaşayacak. Özellikle İstanbul’un Çırpıcı, Ayamama ve Harami Dereyi duymuşsunuz buralardan şimdi araçlar geçiyor ama ben ve benim kuşağımın insanları 1950/60 lı yıllarda yüzüyorduk. Marmara Denizi sözde “derin deniz deşarj” ile deniz dibine çöpler atılmakta, deniz kirletilerek canlıların yok olmasına neden olmaktadır. Marmara denizi çöp deryasına dönüşmeden önlem alın. Atık su arıtma ve katı atık tesisleri kendi bulunduğu yerde arıtılmalı, atıkları da doğaya dönüşmelidir.
Merkezi ve yerel hükümetlerin arıtma tesisleri önerilerini gözden geçirmeleri, var olanlarında “derin deniz deşarj” gibi terimlerle kandırılmasına izin verilmemeli. Sanayi ve evsel atıklar yani çöpler doğamızı kirletmemeli. 31 Mart ve 23 Haziran 2019 yerel seçimleri sonrası özellikle Marmara’ya sahili olan Belediyelerin bu konuya ivedilikle ilgilenmelerini, meslek odaları, duyarlı kurum ve kişilerde bunu takip etmelidir.
Biz bu yer kürenin doğası içinde yaşıyoruz, doğamızı yok etmeyelim kirletilmesine izin vermeyelim, “çocuklarımızın emanetine ihanet etmeyelim ona iyi bakalım”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi