Corona varken hiçbir şey değişmedi

MART ayından beri ülkemizin de boğuştuğu Corona virüs pandemisinde ne yazık ki geldiğimiz gün itibarıyla hiçbir şey değişmedi. Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Coronavirüs raporunda "Türkiye’de ilk koronavirüs (COVID-19) vakasının bildirildiği 11 Mart 2020 tarihinden itibaren laboratuvar tarafından onaylanmış toplam 198.284 vaka Sağlık Bakanlığına bildirilmiştir. 100.000 kişiye düşen toplam vaka sayısı son 7 günde 11,8, son 14 günde 23,5 ve son 28 günde 41,4 olarak gerçekleşmişti"  yer alan bu tespitler daha Türkiye'de salgının değil bitmesi daha da büyümesinin önüne geçilmesi gerektiği gözler önüne serildi.
Salgında kimilerinin gündeme getirdiği virüste ikinci dalga ifadesinin de yanlış olduğu  bilim insanlarınca dilke getiriliyor. Bilim insanı  Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, "Bizim ikinci dalgadan söz etmemiz için dünyada bu salgının tamamen bitmesi lazım. Ayrıca ikinci dalga dediğimiz şey genellikle virüsün mutasyona uğrayarak gelmesidir. Henüz böyle bir durum yok" dedi. Etkili bir aşının bulunup insanlara uygulanması için gerekli sürenin 3 yıldan aşağı olmayacağını, bu süre içinde de virüsün mutasyona uğrayacağını belirtti.
Virüs mutasyonla bitecek
20. yüzyıldan dan itibaren geçmiş dönemlerdeki pandemilerin hemen hemen hepsinin mutasyon sayesinde bittiğini Ceyhan, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bu salgında da virüs aşı ile değil mutasyona uğrayarak biter. Ben böyle düşünüyorum. Normalde salgının bitmesi için üç olasılık var. Bunlar;
1- Toplumsal bağışıklık gelişecek, 2- Etkili aşı bulunacak, 3- Virüs mutasyona uğrayacak
Türkiye'de toplumsal bağışıklık gelişmesi için her ay bin civarı vaka görürseniz 11 yılda anca gelişir çok uzun bir süreç. Ne sağlık sistemi dayanır ne ekonomi dayanır.
Salgın bitti algısı çok yanlış oldu
"Corona virüs salgının da sonbaharda vakalarda bir miktar artış görülür. O da okulların açılması ve tatildeki insanların iş başı yapmaları ile beraber oluşacak kalabalık nedeniyle olur" kanısı şu anda en çok rağbet gören en a zararı içeren biröngörü. Ancak  yaz zamanı insanların rehavete kapılıp ‘salgın bitti’ gibi davranması da büyük yanlıişları da beraberinde getiriyor. Prof. Ceyhan  bu konuda, sorumlu olarak bazı bilim insanlarını işaret ederek "Özellikle bu konuda etkin pozisyonda olan bilim insanları yanlış öngörülerde bulundu. Bu durum neticesinde salgının bütün dünyada tahmin edilemeyen bir noktaya gelip oradan da aşağı inememesine neden oldu. Hesap hataları yapıldı." dedi
Vakanın "10 KATI" virüs taşıyan var
Ceyhan "Birincisi katsayı hesabı. Bizim başından beri söylediğimiz genel kabul gören uluslar arası rakamdır ve bu daha önceki salgınlarda da kullanılan katsayıdır. Hep dedik ki; tespit ettiğimiz vakaların on katı kadar tespit edemediğimiz kişi virüsü taşıyor. Buna kimi ‘yüzde yirmi’ dedi kimi ‘yüzde 30’ dedi ama Sağlık Bakanı’nın açıklamalarında da gördük ki doğrusu buymuş on katı kadar insan belirtisiz geçiriyor.Bunu küçümsedikleri için, bulaşlarını hesaba katmadıkları için zannettiler ki biz hastaları yakalayıp etrafındakilerle temaslarını izole edersek bu iş bitecek. Halbuki esas bulaştıranların tespit edilmesi lazım.Bu da tabi zor iş. Ancak bunları bulamazsak izole edemezsek baştan konuşulduğu gibi sıfırlı rakamlara inmek mümkün görünmüyor." açıklamalarında bulundu.
Pandeminin mevsimi olmaz
Devletlere fikir veren pozisyonda olan bilim insanları dediler ki ‘bu bir kış virüsü, yaz gelince sıcaklarla ultraviyole ile bu virüs ölecek bu salgın da bitecek’ Çok yanlış bir öngörüydü baştan beri diyoruz ki ‘pandeminin günü mevsimi olmaz’. Çünkü o kadar bulaşıcı bir virüstür ki ve o kadar kısa sürede bulaşır ki birinin ağzından burnundan çıkması ile diğerininkine saniyeler içinde girer. Kaldı ki tarihteki pandemilerin çoğu yazın sıcağında çıkmıştır. devletler bu akıllara güvenerek beklendiğinden daha kısa sürede bizim aç kapa yöntemi dediğimiz yöntemle normalleşmeye başladı. Kademeli normalleşme olmadı. Böyle bir ortamda virüsün azalması ancak mutasyona uğramasıyla olur. Mutasyon olmazsa bu rakamları bu tedbirlerle aşağı inmeyecektir.
Sıkıntı sürüyor
Manzara net ve açık. Rakamlar bize şunları söylüyor: “Böyle giderse eğer değil eylülde, yani okullar açılmadan hemen önce 100’lü rakamları görmek, 500’lü rakamları görünce bile ‘Oh be!’ deyip havaya zıplayacağınızdan emin olabilirsiniz. Ve yine böyle giderse eğer, bu rakamlarla eylülde okulları açmayı unutun. Bitmedi, dahası var. Mesele sadece okulların açılmasıyla da sınırlı değil. Bu gittikçe uzayan ve uzadıkça da tadı kaçan süreci eğer bir an önce durduramaz iseniz, her şey bir yana, zaten çoktan arızaya geçmiş psikolojiniz daha da bozulacaktır.”
Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca yine haklı. Evet, kara göründü ama bu rakamlarla o karaya çıkmak bir hayli zor. Ve bir uyarı: Aklınızda olsun salgın denizindeki kabarmalar da giderek büyüyebilir, karaya varmak orta vadede bile uzayabilir. Bakan Koca son derece haklı. Ortada ciddi bir tatsızlık var. Eğer hemen bir şeyler yapılmazsa durum daha da ciddileşecek. İşte o zaman da durum gerçekten ve emin olun “yandı gülüm keten helva”dan farksız hale gelecek. Kısacası ve özeti şudur:
Bu rakamlara iyimser bakmak mümkün değil. Yine bu rakamlara bakarak “Yeni normal ile birlikte günlük vaka sayıları 2-3 binli rakamları da bulabilirdi” diyerek, 1300-1500’lere razı olmak makul bir yaklaşım olmamalı. Manzara şu: Bir yerlerde çok ciddi ve önemli eksiğimiz var. Bazı noktalarda başaramadığımız hatalar söz konusu. Eğer bir an önce o hatalar, eksiklikler, noksanlıklar belirlenip çözüm yolları saptanmazsa yani bir an önce harekete geçilmezse -altını çiziyorum- sonbaharda can sıkıcı gelişmelerle karşılaşmamız mümkündür.  Rakamlar  tedirgin edici. Daha doğrusu can sıkıcı hatta korku verici. Görünen o ki orta sahada top çevirip duruyoruz. Bu maç, bu taktikle öyle kolay kolay bitmez.Benden söylemesi...
Okullar açılır mı ?
Başlangıçta günlük rakamlar 500’ü geçmeden okulları hızla kapattık. Doğrusu buydu, doğru olanı yaptık. Peki aynı okulları eğer günlük vaka sayıları 1000’in üzerinde kalmaya devam ederse yeniden açabilecek miyiz? Bence zor! Okullara girişte ateş ölçmek, ders saatlerini kaydırmak gibi tedbirler ile okulları açmak büyük bir cesaretin ifadesi, ciddi bir riski üstlenmek olur.
Maskesiz yaşamak zor
Günlük vaka sayıları 100’ün altına inmeden maske çıkarmayı unutalım. Bu düşünceleri anımsatan hiçbir soruyu da aklımıza bile getirmeyelim. Zaten sıkıntının önemli nedenlerinden biri maske meselesini ciddiye almamak değil mi? Bakalım önümüzdeki günler bize neyi gösterecek bu şuursuzca keyif sürmeler önlem almayı unutarak eskisi gibi yaşamaya devam etmenin faturası ne olacak hep birlikte göreceğiz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi