Corona virüsü ve sağlık

Dün 14 Mart Tıp Bayramı idi. Bu vesileyle bizlerin yaşamlarına dokunarak her türlü hastalıktan bilimin ve teknolojinin aydınlığıyla koruyan başta Türk hekimleri olmak üzere sağlık çalışanlarımızın bu özel günlerini kutluyorum. Ne yazık ki sağlık sektörü de ülkemizin genelinden bağımsız olmadığı için sorunlarla boğuşmaya devam ediyor. Ülke olarak Coronavirüsü seferberliğine denk gelen 14 Mart Tıp Bayramı'nda hem sağlık sorunlarına hem de bu başımıza bela olan Corornavirüs illetine karşı neler yapılmalıdır. Bunları ele almak istiyorum.Bu konunun uzmanı olan doktorlarımız panik yapmadan ancak gereken önlemleri de alarak bu sürecin atlatılması gerektiğini vurguluyrorlar.
Her iki kişinden biri Corona Virüslü !
Türkiye’de yüzde 40-50 civarlarında koronavirüs görülebileceğini belirten Türk Tabipler Birliği Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, ancak hastalığın basit atlatılacağını vurgulayarak bir nebze yüreklere su serpti.Türkiye’de ilk olarak 11 Mart’ta görüldüğü açıklanan koronavirüs (Kovid-19) vakasının artacağına dikkat çeken uzmanlar “İran’dan gelen ölüm haberleriyle beraber tedbir alınması gerektiğini ifade ediyorduk ve sonuçta geldi. Hastaların yüzde 80’i hafif bir soğuk algınlığı gibi asemptomatik geçiriyor hastalığı. Dolayısıyla hastaneye başvurmuyor ve test yapılmadığı için de negatif çıkıyor. Ama bu virüsün Türkiye’ye gelmesini bekliyorduk zaten sonuç itibariyle de geldi. "
Tehdit artarak büyüyecek
Türkiye'de genel bir seferberliğe neden olan hastalığa neden oaln virüsün ilerleyen günlerde daha da yayılacağı dile getiriliyor. Uzmanlar bu durumda çok korkmamak gerektiğini ancak tedbirin önemli olduğuna da dikkat çekiyorlar. Çünkü iş ciddi ve bu salgın Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edildi. Devletlere, ‘Bu yeni virüs tüm dünyaya hızla yayılıyor ve tedbirlerini alın’ diyor.
Bir yandan toplum olarak ne olduğunu algılamaya çalışırken diğer yandan da peşpeşe gelen açıklamalar ve yasaklarla da sarsılıyoruz. Toplum olarak tek çözümü kolonya ve makarna un biriktirmek olarak görmemiz de ayrı bir traji komik durum elbette. Fakat diğer bir pencereden baktığımızda da  bu tür salgınlarda bir-iki saat bile çok değerlidir. Artık teşhis de edildi. Sayı günler geçtikçe daha fazlaya çıkabilir, paniğe kapılmamak lazım. Alınacak tedbirler belli, ne yapmamız gerektiği ve nasıl korunacağımız belli. Bunlara dikkat edildiğinde bu sorunu çok büyük bir kayıp olmadan çözebiliriz.
İnsanlar korkuyor
Virüs salgını konusunda sosyal medyanın, basının ve halkın duyarlı davranması gerekiyor. İnsanlar çok korkuyor ama bu virüs daha önce görülen veba ya da çiçek gibi ölümlere sebep olacak bir virüs değil. TTB Başkanı Sinan Adıyaman bu konuyla ilgili olarak "İnsanlık tarihi, hep virüslerle karşı karşıya geldi ve bunları savaşıp yendi. Bunu da yenecek. Türkiye’nin yüzde 40-50’si bu virüse yakalanacak ama çoğunda hastalık çıkmayacak ve böyle böyle bir bağışıklama olacak. Ellerimizi iki üç saatte bir 20 saniye sabunlu suyla yıkamamız gerekiyor, öyle özel ayrı bir dezenfektana gerek yok. Bulaşma şekli bir metreden yakın temas halinde damlacık yoluyla oluyor ya da hasta bir insan bir yere dokunduysa iki üç saat içinde sağlıklı birisi de aynı yere dokunup elini yüzüne götürüyorsa öyle bulaşıyor” diye uyarılarda bulundu.
Toplumsal önlem alınmalı
Kalp, akciğer, böbrek yetmezliği ve diyabeti olan özellikle 65 yaş üzeri insanların bir süre kalabalık yerlerde bulunmamalarını tavsiye eden doktorlarımız, “Her 65 yaş üstü insan da bu hastalığa yakalandığı zaman ölecek diye bir şey yok. 90 yaşındaki insanlar atlatıyor. Bunun oranı yüzde 1 veya 2’lerde. Hasta oranı artıyor ama ölüm oranı artmıyor. Bir kere hasta olan bir kişi çok kalabalığa karışmasın sadece kendimizi değil, toplumu da düşünmek zorundayız. Bu konuyu toplumsal olarak ele alırsak zaten çok kolay atlatırız. Bütün ülkelerin de bunu dikkate alarak davranması gerekiyor. Gripte hastalık ağır bir şekilde başlar ve sönümlenir. Korona virüste ise aksine hafif başlıyor ve altıncı günde yüksek ateş, kuru öksürük ve nefes darlığı başlıyor” dediler.
Vurguncular ortaya çıktı
Corona virüs ile ilgili önlemlerin artmasıyla birlikte başta toz maskesi, kolonya, ıslak mendil, dezenfektan ürünleri market ve mağazalarda adeta kapışıldı. Merdiven altı hemen piyasaya çıkıverdi. Fahiş fiyat kelimesinin bile yetmediği rakamlara bu ürünler satıldı satılıyor. Bu konuda devlet yönetiminin hızla gerekli önlemleri alması kaçınılmaz oldu. Bunun yanında un makarna bulgur pirinç gibi temelgıda maddelerine de yurttaşlarımız tarafından ciddi bir talep yoğunluğu yaşandı. Yaşanıyor. Paniğe kapılmadan yeteri kadarı ile yetinmek varken ileride belki de çöp atılacak derecede bir stok yapmanın da kimseye bir yararı olmayacaktır. Yalnız burada önemli bir nokta sağlık kurumlarımızın yeterli stoklarla desteklenmesidir. TTB yöneticileri bazı hastanelerde eldiven ve maske olmadığına dair duyumlar aldıklarını ve bunu da ilgililere ilettiklerini ifade ederek "Özellikle hastanelerde bir eksik kalmaması gerekiyor. Bütün hekim arkadaşlarımız, sağlık çalışanları hazır. Bu süreçte görevimizin başında olacağız ve halka hizmet etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştular..
"Hekimlik yapmak istiyoruz"
14 Mart Tıp Haftasını tüm dünyanın korona virüs küresel salgınıyla boğuştuğu günlerde kutlayan doktorlarımız,hekimlik değerlerinin giderek kaybolduğu, genç hekimlerin ülkeden uzaklaştığı, kalanların aşırı iş yükü ve performans kaygısıyla tükendiği ve can güvenliği olmadığı bir sürecin yaşandığını belirtiyorlar.Son 17 yıldır uygulanan sağlık politikaları sonucu günde 3 milyon yurttaşın sağlık kurumlarına, yılda 110 milyon insanın acillere başvurduğuna dikkat çekiyorlar. Sadece "Hekimlik" yapmak istediklerini belirten doktorlarımız sağlık sisteminden kaynaklanan bu sorunlar nedeniyle sürekli olarak şiddete maruz kaldıklarını vurguluyorlar. Hastalara yeterli süre ayıramamanın, bir türlü düşürülemeyen telefonla randevuların, ticarethaneye dönüştürülen sağlık kurumlarının, partizanca atamaların, liyakatsiz akademik yükseltmelerin, şehir içindeki hastaneler kapatılarak açılan özel ortaklı şehir hastanelerinin, sağlık sisteminden kaynaklanan sorunların sorumlusu hekimler olmadığının altını çiziyorlar.
Doktorlarımızın talepleri
14 Mart tıp Bayramı nedeniyle şiddetsiz bir sağlık ortamı için 5 acil talepleri olduğunu söyleyen İstanbul Tabipler Birliği dün taleplerini ise şöyle sıraladı:
*Şiddete karşı caydırıcılık için İTB'nin hazırladığı Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı hızla yasalaştırılsın.
*Artık Sağlık Bakanlığı tarafından da iş kazası olarak kabul edilen sağlıkta şiddetle ilgili olarak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu etkin olarak uygulansın.
*Muayene randevuları hastaya yeterli süre ayrılacak şekilde düzenlensin.
*Acil servislerde sadece acil hastalara hizmet verilsin.
*Birinci basamak sağlık hizmetleri güçlendirilsin, sevk zinciri uygulamasına geçilsin.
Ülkemizin içinden geçtiği bu küresel sağlık krizinden en az zararla çıkması da en büyük dileğimdir. Okulların tatil edildiği, yurtdışına çıkışların virüs nedeniyle durdurulduğu bu sıkıntılı dönemi olanaklarımız ölçüsünde evlerinizde "İzole" bir şekilde geçirmeye özen göstermemiz gerekiyor. Bir süre öpüşmeye ara vermek el sıkmamak sürekli el ve yüzümüzü suyla yıkamak yada kolonya ile temizlemek usanmadan bu dikkati göstermek sanırım tek çıkar yol olarak görünmektedir. Esenlik ve sağlıcakla kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi