Coronavirüs salgını sırlar altında

DÜNYA'nın başına bela olan Coronavirüs salgını ülkemişzde de binlerce can aldı. Almaya da devam ediyor. Bu süreçte pek fazla anlaşılamayan açıklamalar tartışmalar da yaşanıyor. Örneğin Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve TTB COVID-19 İzleme Kurulu Yürütme Kurulu, “Türkiye’de İlk Hasta Duyurusundan Bugüne… Salgında Neredeyiz?” başlığıyla, COVID-19 pandemisinin 3 ayının değerlendirildiği açıklama yaptı. TTB açıklamasında en ilginç not " Salgın sırlarla yönetiliyor" oldu.
 TTB Merkez Konseyi, Türkiye’nin koronavirüsle mücadelede 3 ayını değerlendirdiği açıklamada, salgın nedeniyle 23’ü hekim 43 sağlık çalışanının yaşamını yitirdiği belirtildi. Açıklamada “4 bin 778 insanımızı kaybettik. Vaka sayısında dalgalanma sürüyor. Her gün testi pozitif çıkan bine akın hastamız oluyor" denildi.
Yani salgın durdu. Geriliyor. Normalleşiyoruz. Ama bu eskisi gibi değil yeni bir normalleşme gibi ve benzeri açıklamalar bence havada kalıyor. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan  " Hafta sonu sokağa çıkma yasağını şahsım olarak kaldırdım." Yani tehdit ve tehlike kalmadı dese de gerçeklerin pek de öyle olmadığı önce rakamlar sonra ise açıklamalarla tehditin tüm boyutlarıyla sürdüğü  gerçeğiyle yüzyüze gelindi.
TTB Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, salgının etkisini hafifleten, yayılımını önleyen, sağlamları koruyan, hastaları iyileştiren her bir hekime, her bir sağlık çalışanına tek tek teşekkür etti. Adıyaman, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık çalışanlarının sağlık durumuna ilişkin sessizliğini koruduğuna dikkat çekerek, “Salgın sırlarla yönetiliyor” diye konuştu. Adıyaman, çalıştıkları ortam nedeniyle sağlık çalışanlarının toplumdan daha fazla risk taşımalarına rağmen COVID-19’un hâlâ işe bağlı hastalık olarak kabul edilmediğini, 3 aydır ertelenmiş sağlık hizmet gereksiniminin karşılanması için hâlâ planlama yapılmadığını söyledi.
Hayretle izliyoruz
TTB; pandeminin halen sürdüğüne ve uzun bir süre daha sürecek gibi göründüğüne dikkat çekerek, başta işçiler, çalışanlar olmak üzere salgının toplumun çeşitli kesimleri üzerindeki uzun dönemli sosyal etkilerinin de henüz başında olduğumuzu vurguladı. Kamuoyunda yer alan “vakalar hafifledi” yönündeki açıklamaları hayretle izlediklerini belirten TTB Mekrez Konseyi açıklamasında buna ilişkin bir kanıt olmadığını, var olan akademik çalışmaların bunun tam tersini ortaya koyduğu vurgulandı.
Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz’un Türkiye’de ilk hasta duyurusundan bugüne geçen 3 ayda pandemiye ilişkin olarak aktardığı bilgi ve değerlendirmeler şöyle:
1 Haziran 2020 tarihi itibarıyla Türkiye’de doğrulanmış olgu sayısı 174.023, doğrulanmış ölüm sayısı 3.763, aktif hasta sayısı 21.400.
Türkiye nüfusa göre dünyanın en kalabalık 17. ülkesi. Pandeminin üçüncü ayı bittiğinde bütün dünyada COVID-19 doğrulanmış olgu sayısında 12. sırada, COVID-19 doğrulanmış ölüm sayısında ise 17.sırada.
Türkiye, milyon kişi başına toplam doğrulanmış olgu sayısı bakımından komşu ülkelerle karşılaştırıldığında İran ile benzerlik gösteriyor, Bulgaristan ve Yunanistan’da ise toplam doğrulanmış olgu sayısının Türkiye’den daha az olduğu gözleniyor.
4778 insanımızı kaybettik. Bine yakın insanımız yoğun bakımda.
Vaka sayısında dalgalanma sürüyor. Her gün testi pozitif çıkan bine yakın hastamız oluyor. PCR testi negatif olan ancak COVID-19 tedavisi alan kaç hasta var? Bilmiyoruz, çünkü açıklanmıyor.
Bu süreçte 23’ü hekim 43 sağlık çalışanını kaybettik.
İlk dalgayı tam olarak bastırabilmiş değiliz.
Türkiye’de salgın süreci yönetimi, katılımcılıktan ve veri paylaşımından uzak, epidemiyoloji biliminin salgın yönetiminde gereksinim duyduğu hiçbir veriyi ve analizi paylaşmayan, ne ölçüde kanıta dayalı yürütüldüğü belli olmayan bir biçimde ilerliyor.
Salgını kontrol altına alınabildiğine dönük bir kanıt yok. Salgın eğrisinin tepe noktasına ulaştıktan sonra çıktığı hızla iniş göstermemesi ve özellikle 11 Mayıs’taki erken açılmanın ardından doğrulanmış olgu sayılarındaki kümelenmeler ve yurt çapında çok sayıda ilan edilen karantina uygulamaları salgının kontrol altında olduğunu söyleyebilmek için henüz erken olduğunu gösteriyor.
Adına “normalleşme” denilen bu ‘yeniden açılma’ sürecinde sağlık hizmetlerinin yeniden planlanması gerekiyor."
‘Salgın sırlarla yönetiliyor’
PCR testi negatif olan ancak COVID-19 tedavisi alan kaç hasta var? Bilmiyoruz, çünkü açıklanmıyor. Salgın sırlarla yönetiliyor” denildi. Açıklamada, “11 Mayıs’tan bu yana AVM’ler başta olmak üzere kapanan bütün işyerleri hızla açılırken, ‘çok başarılıyız’ açıklamaları peş peşe geliyor, zaman zaman 2. dalga ne zaman gelir tartışmaları yapılıyor ancak salgının en yıkıcı etkisini gösterdiği ilk dalgayı tam olarak bastırabilmiş değiliz.
Üstelik bütün dünyada tedavide kullanılan ilaçlarla ilgili yaygın bir tartışma hâlâ devam ediyor. Bunlar bilinmesine rağmen Türkiye’nin tedavideki başarısı bilimsel çalışmalara dayanmayan bir şekilde erkenden ilan edilebiliyor” eleştirisi getirildi.

‘Hayretle izliyoruz"
“Vakalar hafifledi açıklamalarını hayretle izliyoruz. Kanıt nerede? Salgın eğrisinin tepe noktasına ulaştıktan sonra çıktığı hızla iniş göstermemesi ve özellikle 11 Mayıs’taki erken açılmanın ardından doğrulanmış olgu sayılarındaki kümelenmeler ve karantina uygulamaları salgının kontrol altında olduğunu söyleyebilmek için henüz erken olduğunu gösteriyor.” Açıklamada, sokağa çıkma yasağı kararı da değerlendirildi:
Akşam yasağı anlamsız
“Sağlık Bakanı’nın açıklaması nedeniyle kamuoyunda hafta sonu sokağa çıkma yasağı yok algısı yerleşmişken, İçişleri Bakanlığı’nın 14+1 ilde sokağa çıkmayı yasaklaması ve ertesi gün Cumhurbaşkanı’nın yasağı kaldırması, pandemi yönetimindeki eşgüdüm eksikliğini ortaya koymaktadır. 65 yaş üstü yurttaşlarımızın 10.00-20.00 arasında sokağa çıkabileceği kararının ise bilimsel gerekçelerini henüz bilmiyoruz” denildi.
Virüs ile yaşamak
Türk toplumu olarak genelde her konuda bir algı eksikliği yaşıyoruz. Şöyle ki  yasak konuyor yasağa uymamak delmek için her yolu deniyoruz. Sanki bize bir şey olmayacak başkaları yüzünden eziyet çekiyoruz sanısına kapılıyoruz. Bunu geçelim Yasaklar kalkıyor.Bu kezde o tehdit tamamen geçmiş yanılgısına kapılıp eski hamam eski tas aynı yaşamı sürdürmeğe çalışıyoruz.Ne yazıktır ki geldiğimiz noktada kazanımları da kaybederek silbaştan başlıyoruz.Bu kısır döngü sürüp gidiyor. Siyasette de günlük yaşamda da hatta ve hatta aile içi yaşamda da bu çarpık algı açmazı kendimizi yenilemenin gelişmenin çağın gereksinmelerine uygun davranma bilincinin de önünü kesiyor.
Kuralları yok saymayı seviyoruz
Bu Corona virüsü ile yaşamayı bir türlü kabullenemiyoruz. Kuralları yok saymayı "Adamlık cesaret" göstergesi sanıyoruz. Nefes alamayarak ölen yüzbinlerce insanın o anda neler çektiğini hissetmekten çok uzağız. Kaderciyiz ama böyle kadercilikte olmaz olsun. Ben Corona virüs ile yaşamayı Türk toplumu öğrenmeden bu salgının yakamızı bırakmayacağına inanıyorum. Rakamlarda bunu gösteriyor. Bitmeyen birinci dalga yeniden yükselişe geçiyor. Nedeni ise sadece bizleriz. Sokaklarda sarmaş dolaş gezenler, sahil boylarında yasaklara uymadan eğlenenler, piknik mangal partileri yapıp göbek atanlar evde oturup kurallara uyanların, mesafe maske hijyen kurallarına uyanların yaşam haklarını gasp ediyorlar. Ayıp ediyorlar. Onlar yüzünden ve ekonomik sıkıntılardan başlatılan bu acayip normalleşme göreceksiniz eski günlerden çok daha fazla canı aramızdan çekip götürecektir ve bu yaz günleri de kabusa dönecektir.Keşke öyle olmasa da ben yanılmış olsam. Bunu o kadar çok istiyorum ki...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi