Daha bu gözler çok şeye şahit olacak… Süleyman Soylu tartışması büyüyor…

Geriye dönüp baktığımızda hangi yıl tam da istediğimiz gibi geçti diyeceğiz?

Yılların günlerin ne günahı var?

Olan biteni tarihlere mal ederek elimize ne geçecek?

Yeni bir yıla girersin, ertesi gün iyi bir haberle uyanırsın hımm bu sene güzel geçecek dersin.

Ardından bir üzücü haber, vay seni kahrolasın bilmem kaç senesi.

Çok eskiye gitmeye gerek yok.

Son yıllarda nice terör olayları gördüğümüz yıllar oldu.

Depremler gördük.

Felaketler gördük.

Hani 2020’ye kızıyoruz ya bize virüs getirdi diye.

Oysa virüsün adı COVİD19

Yani aslında virüs 2019 yılında dünyanın başına bela geldi.

*

Deprem ve çığ felaketleri, şehit haberleri derken zor bir başlangıç yapmıştı Türkiye 2020’ye. 

Derken 2020 Mart ayında, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “COVID-19” adı konan Koronavirüs ise küresel çapta damga vuran krizin kaynağı oldu. Önceleri Çin’de, İran’da, İtalya’da olan biteni seyredip sanki bize uğramayacak gibi düşünüyorduk.

Bir baktık aynı salgın bizi de evlere kapattı, can kayıplarımız oldu, acı çekenlerimiz, ağır şekilde salgını atlatanlarımız oldu.

Yine de hakkını teslim edelim diğer ülkelere bakıldığında bizde en azından hastalara anında müdahale ediliyor, cenazelere sahip çıkılıyor, yiyecek içecek gibi ihtiyaçlar henüz kıtlığa düşmedi.

Kendimizden geçtik elli ülkeye de yardım ediyoruz sağlık alanında ve gıda alanında.

Sadece şu IBN numarasıyla yardım toplamak olmasaydı daha iyi olacaktı.

Kaldı ki şimdiye kadar 2 milyar lira bile toplanmadı ama ülke olarak az da olsa moral bozukluğuna sebep oldu.

İki milyar nerelere harcanmıyor değil mi?

Şunun şurasında iki üç devletten iş alan müteahhitin çerez parası.

*

Neyse tabi salgın dünya genelinde ekonomik kayıplara neden oldu ve olacak.

Her şeye rağmen karamsar bir tablomuz yok.

Olmamalı da.

Zira karamsarlığın kimseye faydası da yok.

Toplumun %73’ünün ekonomik durumu Koronavirüs salgını sebebiyle olumsuz etkileniyor.

Yani buradan anlayacağımız durum bireysel değil genel bir sorun.

Sana bana olan herkese oldu.

Herkes etkilendi.

Dolayısıyla hepimiz aynı gemideyiz ve gemide ne varsa hep birlikte nimetlerinden faydalandığımız gibi cefasını da beraber çekeceğiz.

*

Hani daha bu közler nelere görecek dedik ya yazımızın başlığında.

Şunu demek istedim.

Başımıza her gelen şeyden dolayı paniklemek yok.

Aman Allah’ım diye imdat çığlıkları yok.

Bu da mı başıma gelecekti diye isyan etmek yok.

Nihayetinde haala yaşıyoruz, haala sağlıklıyız, haala ben bu yazıyı yazıyorum, sen kardeşim okuyorsun ve düşünüyorsun.

O halde bir de iyi yönünden bakmakta fayda var.

*

Buyurun işte en geç haziran ayında hayat normalleşme sürecine başlıyor.

Sonraları peydere pey en geç Eylül Ekim gibi daha bir normal hayat süreci devam edip gidecek.

Hadi gelin bir de isyankar tablo çizelim, battım, işimi kaybettim, iş hacmim azaldı, yandım, ya başka bir visür daha gelirse falan filan.

Ağlamamızın vahlamamızın kime ne faydası var.

Yapmamız gereken başımıza ne gelirse gelsin moral motivasyonumuzu bozmadan yaşama sarılmak.

İyi ve olumlu tarafından bakmak.

Ve mücadeleyi bırakmamak.


 

Salgın sonrası hareketli siyasi dönem bizi bekliyor

Süleyman Soylu tartışması alevleniyor


 

Tabi salgın sonrası kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Kim şampiyona olacak?

A partisinin başın akim geçecek?

B partisi barajı geçebilecek mi?

C partisi kuruluyor.

D partisi birşey yapabilir mi*

E partisi ittifaka yanaşacak mı?

F partisi kapanacak.

V.s.

Bu tartışmalar devam ederken aslında en çok Adalet ve Kalkınma Partisi’ndeki hareketliliği konuşacağız.

Bir taraftan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kamuoyu desteğinin 10-15 puan arttığını gözlemliyoruz diğer taraftan da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa sonrası partide hala suların durulmadığını biliyoruz.

Bu konuda iki türlü görüş var.

Bir taraf Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yapılana tepkisiz kalmayarak Soylu’nun istifasını isteyeceğini ve köşeye çekeceğini beklerken.

Diğer bir taraf da Soylu’nun sanıldığı kadar zayıf olmadığını şayet köşeye çekilirse partide ciddi bir muhalefet başlatacağını zaten Davutoğlu ve Babacan’dan yana dili yanan Erdoğan’ın Soylu ile kavgayı göze alamayacağını kestiriyorlar.

*

Ak Parti içerisinde az da olsa yavaş yavaş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sonrası partinin durumu ve oluşumu tartışmaları başlarken.

Erdoğan’ın daha önce yerine damadı Berat Albayrak’ı hazırladığı kulislerde dillendiriliyordu son günlerde ise Süleyman Soylu’nun ciddi bir şekilde genel başkanlığa hazırlandığı dillendirilmeye başladı.

Hatta o kadar ki parti içinde yapılan anketlerde Soylu’nun Erdoğan’a 6-7 puan yaklaştığı ve Berat Albayrak’ın iki misli oy aldığı da söylenmekte.

Bir diğer kişi ise Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in parti yönetimine girmek için her yolu denediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da genç Gökçek’e ilgisiz kalmadığı gelen kulis bilgileri arasında yer almakta.

*

Gördüğünüz gibi.

Hele salgın bir tamamen ortadan kalksın.

Siyasi gündemimiz, spor gündemimiz, ekonomik hayatımız çok çok hareketlenecek.

İyi haftalar, virüssüz, sağlıklı günler diliyorum…

Evde kalmaya devam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi