Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Demokrasi ama hangisi?

Devlet kurum ve kuruluşlarıyla yani varlaşmasıyla ilkin seçkinlerin sonrada tüm bireylerin oy hakkı olduğunu görmekteyiz. Bunu kitaplarda ve yasa/hukuk/adli konularla ile ilgili, okullarda belirtilir. Üretim aletlerinin varlığı, çalışan bireylerin işle ilgili uzmanlıkları görev ve iş bölümünü toplumsal yaşama dayatmasıyla bireyin önemi temsili toplumsal yaşamda artmaya başladı.
Toplumsal yaşamda üretim aletleri ve buna bağlı üretim ilişkiler son beş yüz yıldır hızla değişmekte. Değişmemek için dışa kapalı kalanlar bile askeri ve savunma ihtiyaçları nedeniyle ilişkiye girmekte.
Günümüzde hangi devlet olursa olsun “temsili demokrasi” uygulamaları egemen/hâkim güçler ve onun devlet içinde çıkarlarını korumakla mükellef yani yakası kalkık, omuzu kalabalık ve beli silahlı olanların çıkarına zarar vermeye başlamasıyla son bulur. Ülkemizdeki benzetmesiyle         “demokrasi rafa kaldırılır”.
Bulunduğumuz topraklarda seçim ve oy verme yani “temsili demokrasi” ister Tanzimat(1839) ister Meşrutiyet (1876) ilanı başlangıç olarak alınsın iktidar erkini elinde bulunduran güç/güçlerin iki dudağı arasındadır. Dün zincir ile bağlı köleliğe dört elle sarılanlar bugün ekonomik kölelik ilişkilerine dört elle sarılmakta. Çünkü dün saltanatın hâkim olduğu dönemde kölenin çalışması için her şeyi yaparken, günümüzdeki “temsili yönetim” biçiminde hiçbir şey yapmadığı gibi ona “ekonomik kölelikte” açlık ve         yoksulluk nedeniyle efendisini seçme ve biat etme anlayışını getirdi.
Günümüzde birey özgür, bireyin seçme ve seçilme hakkı var ama birey iş bulamıyor iş kuramıyor çünkü bireyin iş aleti olsa bile ürettiğini satmak için pazara çıkaramıyor, çıkarsa bile madrabazlar buna izin vermiyor. Bireyin özgürlüğü hangi efendiye kapıkulu olmasına kadardır. Onun ayrı bir güç ayrı bir toplumsal yapı oluşturması iktidar erkini elinde bulunduran güçleri rahatsız eder. Bunlara baskı ve şiddet uygularken kimilerine de maddi çıkar vaat ederek birliklerini bölmeye çalışır.
Dün olduğu gibi bugünde kendisine oy vermeyeni, iktidar aleyhinde düşüncesini açıklayanı düşman ilan etmekte. Bunu yapanları yasalar çerçevesinde suç teşkil edildiğini beyan ederek kendine görev çıkaran bazı adli görevlilerce yargılama süreci başlatmakta. Tanzimat ve Meşrutiyeti rafa kaldıran, 12 Mart ve 12 Eylül Askeri Faşist darbeleriyle kendi yaptıkları yasaları tırpanlayan ve kaldıran güçler yaptıkları yasaları bile kendileri uygulamamakta.
Daha dün Darbeciler yargılanacak ve hesap verecek deyip mahkemenin çalışmasını engelleyen, devlet arşivlerindeki belgeleri göndermeyen, iktidarı elinde bulunduran erk değil mi? Darbe yasasına karşı çıkma, işkencecilerden hesap sorulmasına, kaybolanların bulunmasını, ülke içindeki kargaşa ve iç savaşın son bulmasını talep eden dile getiren duyarlı ve tutarlı bireylere yasal müeyyide, baskı ve yargılama süreci başlatmakta. Mağdurların, duyarlı ve tutarlı yurttaşların insan hakları ve özgürlükler için yaptıkları açıklamalarına karşı “oluk oluk kan akıtacağız, kanlarıyla duş alacağız” diyen insanlıktan bey haber kişilere hiçbir şey yapmayan adli görevli ve devlet yöneticiler kimlerdir?
12 Mart ve 12 Eylül darbecileri “demokrasinin gereğini” yaptık dediler. Keza 12 Eylül 1973 de Şili halkına baskı ve şiddet uygulayan general A. Pinochet yıllar sonra yargılandığı mahkemede demokrasinin gereğini yaptım dedi. Yasa yapıcıları ya da uygulayıcıları “demokrasiyi” kendilerince yorumlayıp yine kendilerince yaşama         geçirmekte. Oysa “temsili demokrasilerde”     bireylerin eşitliği, hak ve özgürlüğü ile kişi dokunulmazlığı belirtilir.
Bugünlerde yasa yapıcıları ve uygulayıcıları yani iktidar erki demokrasiyi uygulamakta olduklarını beyan etmekte ama hangisini belirtmemekte. Sizce hangisini     uygulamakta?
Not: 11.Mayıs.1979 da Merter de         yaşananları hatırlayanız var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi