Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Devlet ve yurttaş

İçinde bulunduğumuz kürenin eski yaşam alanlarının biri sayılan bu topraklarda bizden önce kimler geçti ve yaşadı bilmesek bile üzerinde nice devlet kurulup yaşanmış. Toplumlar kurdukları devlet içinde yurttaşlarını koruyup kolladığı gibi en büyük eşkıyalığı haydutluğu yasal kılıfta bulmakta. Dağdaki eşkıya ya da harami yol kesip kimin malını, kimin de canını alırken ovadaki ise kurmuş olduğu yasa sistemi ve kolluk kuvvetleriyle egemenliğini yani hükümranlığını koruyuculuk adı altında yurttaşların ensesinde boza pişirmekte. Dağdaki eşkıya/harami ya ovadakinin boyunduruğuna girmekte ya da onun boyunduruğuna girenler tarafından boynu alınmakta. Dağdaki ya da ovadaki harami çalışan üreten, fazla ürettiğini değişim için pazara çıkaranın hem ürettiğine hem de onun canına kast etmekte.

Harami konumu ve sıfatı ne olursa olsun kendisinin bir dediği iki edilmeyecek, söyledikleri harfiyen yerine gelecek, saltanat kayığı ile gezecek, sayısız odalı konaklarda oturacak, en güzel kızla evlenecek, en güzel ne varsa onun olacak hâsılı "iktidar benim" demekte. Dünden bugüne devlet elbet kendi içinde biçimsel değişiklikler yaparak günümüze geldi, devlet öz olarak her zaman güçlünün/zenginin yanında. Teşbihte hata olmaz bu nedenle " yumurtlayan tavuk", "süt veren inek", "meyve veren ağaç"  niye kesilsin. Kurulu sistem içinde vergisini mal veya nakit olarak veren, savaş çıktığında canı ve malıyla katılan bir topluluk yaratılmış ise arada bir ona da seçme ve seçilme hakkı verilir.

Devlet yönetimi yurttaşın zorunlu olarak vergisini vermesi ve askerlik yapmasını ister. Bunun yanında yurttaşın can ve mal güvenliğini, ülke sınırları içinde çalışma, ticaret ve seyahat yapma sağlar. Üretim aletleri ve üretim ilişkilerinin değişimi ile devlet üretilmiş bir maldan bir değil birçok kere vergi alır. Üretici ile son tüketici arasında gecen her el, malın ederinin üzerine karını koyarken vergisini de son tüketiciye ödetir. Devlet verginin vergisini anladığı andan itibaren "tavuklar kümese" ve "inekler de ahıra" girmiştir. Kadim devletlerden Roma ve Bizans'a oradan da günümüze yönetenlerin birbirine aktardığı vergi alma hala uygulanmakta.

Dün haramilerden kurtarmak için yurttaşına vergi salan devlet günümüzde "sosyal devlet" adıyla vergilerini salmakta. Devleti yönetenlerin daha ihtişamlı yerlerde oturmak ve itibarından taviz vermemek için yurttaşından aldığı vergi yetmeyince gazalardan da ganimet gelmeyince iş "Galata bankerlerinden" borç almak kaldı. Galata Bankerleri de teminat olarak ticari imtiyaz, devletin para basma yetkisi ve vergi almada zorlandığı yerlerin yönetimi verildi.

Günümüzde geçen yüzyılın ortasında baş jandarma değişince onun denetiminde oluşturulan İMF, Dünya Bankası gibi finans kuruluşları yanında askeri paktlar kuruldu. Bu askeri ve mali kuruluşlar bizim gibi ülkeleri iliklerine kadar bağımlı yaparak, sözlerini dinleyenleri yönetime getirdi. Toplumu sessiz yönetmek için "sosyal devlet"  anlayışı temelinde sözde kişi hak ve özgürlükler var diyerek müttefiklerini iktidara getirdi. Dünyanın neresine olduğu pek önemli değil yönetenlerin kendi yaptığı yasalarda ki haklar var. Kişinin yasadan gelen hakları yanında yurttaşlık hak ve bilincini sorgulaması dahası "güzel insan" değerini bilmesi gerekir.  Oysa bu hak ve özgürlükler uygulanmadığı gibi kimi zaman askıya alındı, kimi zamanda kendi güvenlik güçleriyle baskı ve şiddet politikası uygulandı. Devleti yönetenler keyifleri geldiğinde genel ya da bölgesel olağan üstü hal ilan etmekte. Yöneticiler itibarlarından taviz vermezken yurttaşa fedakâr olmalarını istemekte.

Bugünlerde küresel olarak olağan üstü bir halden geçmekteyiz. Savaş ve bombaların yaptığı hasarı ülkemizin insanı iyi bilir ama bu ondan da öte, geçmiş yüz yılların veba, tifo ve kolera gibi covit-19 salgın/pandemic hastalığı amansızca ilerlemekte. Günümüz de iktidarı yöneten güçlerin "sosyal devlet" ya da adı neyse "devlet" anlayışını eşit, hakkaniyetli ve yurttaşından gizlemeden yapması beklenmekte. "Sosyal devlet" anlayışı işte bugünlerde yaşamda görülür. İyi günde her şey güzel fakat kötü ve salgın günlerinde devletin alıcı değil verici ve eşitlikçi tavrını göstermesi gerekir. Dün ve bugün yurttaş devletin yüklediği zorunlu her bir görevi yerine getirirken bugün devleti yönetenler"sosyal devlet" anlayışını uygulayacak "mı" hep birlikte göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi