Dinler bile yetmeyecek...

Dünya bambaşka bir yere evriliyor. Son yıllarda yaşadığımız şeyleri düşününce; içinden çıktığımız çağdan, adını koyamadığım yepyeni bir çağa hızlıca yol aldığımızı hissediyorum.

Keşfedilmeyen, gidebileceğimiz bir yer kalmış mıdır?

***

Doğru bildiklerimiz yanlış, yanlış bildiklerimiz doğrumuz oldu. Sarılmak iyi gelir diyorduk, şimdilerde dokunmaya korkuyoruz. Kendimize insansız alanlar yaratmaya çalışıyoruz.

Robotlaşıyoruz!

Doydukça, açlık hissediyoruz. Hiçbir şey yetmiyor. Denizler, hava, su, dereler, ağaçlar, ormanlar...Yetinemiyoruz!

Bir gün gelecek, milletlerin inandığı dinler bile yetmeyecek!

Çok ileriki zamanlarda, insanlığın ilk tarihlerine yeniden dönüp, üretmeyi, sevmeyi ve özgürlüğü arayıp tekrar keşfedeceğiz. Kim bilir?

***

Arttıkça eksiliyoruz. Artık dünyaya sığmıyoruz.

Yüzlerce televizyon kanalı yetmiyor, paralı film kanalları satın alıyoruz. Eskiden video kiralama dükkanlarından, hafta sonları kiraladığımız iki kaset ile bir hafta geçiriyorduk oysa...

Bugün çıkan şarkılardan yarın sıkılıyoruz. Geçmiş yıllarda radyoda sevdiğimiz şarkı bir kez çalındığında nasıl mutlu olduğumuzu unuttuk. Elimizde 12 şarkılık bir liste ile kaset kayıt stüdyolarına koştuğumuzu, hazır olana kadar o kasetin elimize geçeği zamanı beklerken sabırsızlanmayı, kaset teybe takılıp sardığında, vidalarını söküp itina ile koptuğu yerden yapıştırıp, şarkının o kısmını eksik dinlediğimizi unuttuk. Televizyon anteninin yağmurda ve rüzgarda dönmesinden sebeple, izlediğimiz haberlerin veya filmlerin yarısını kaçırdığımızı da...

O zamanlar da ne mi yapardık? Akşamın bir saatinde evden biri çatıya çıkar, aşağıdakine seslenir;”Geldi mi görüntü?” “Gelmedi Ahmet abi, sağa çevir az, hah geldi, bak yaaa yine gitti!”

Abi, karşı evin güzel gösteriyor, sen onun gibi çevir.” Olmadı, tencere kapağı bağlanırdı. Bu her evin ortak meselesiydi.

Arttıkça eksiliyoruz. Artık dünyaya sığmıyoruz.

Yeni dünya düzeni dedikleri düzenden ürküyorum.

Eskileri verip, yerine mandal, leğen aldığımız yılların tersine, yenileri verip eskileri almak istiyorum.

***

Özgürlüğümüz her gün biraz daha kayıp gidiyor ellerimizden. Birilerinin dayatıp, kendince doğru bulduğu yasaklarla yaşamaya çalışıyoruz. Hiç bir şey yetmiyor artık. Deniz, dağ, hava, su, dinler...

***

Çoğaltabileceğimiz ne kadar iyi şey varsa, hepsini tükettik.

Dünyayı istedikçe, dünyamız bizden uzaklaşıyor.

Robotlaşıyoruz! Doydukça, açlık hissediyoruz. Hiçbir şey yetmiyor. Denizler, hava, su, dereler, ağaçlar, ormanlar...Yetinemiyoruz!

Bir gün gelecek, milletlerin inandığı dinler de yetmeyecek!

Çok ileriki yıllarda, insanlığın ilk tarihlerine yeniden dönüp, üretmeyi, sevmeyi ve özgürlüğü arayıp tekrar keşfedeceğiz.

Kim bilir?

Sevgiyle Kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi