Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Direnen kurbağa

Bizi biz yapan hem bedensel hem de beyinsel olarak yardımlaşmamız, sorunları çözmemiz, bildiklerimizi ve öğrendiklerimizi çocuklarımıza aktarmamız hâsılı kelam birlikte yaşamak için dayanışma içinde olmamızdır. Kişi yaşamda bir hiç olurken birlikte var olduğunun bilincindedir. Dün yaptığı hata veya bir suç nedeniyle en büyük ceza topluluktan uzaklaştırmak ve kimseyle konuşturmamaktı. Toplumdan uzaklaşmış kişi sudan çıkmış balığa benzer. İşte bu nedenle toplum ve örgüt gücü insanı insan yapar.
Günümüzde devlet / hükümet yöneticileri, kendi aralarında dahi bir olamayan, söylemleriyle yaptıkları arasında dağlar kadar fark olan topluluklardan çekinerek kendi zaaflığından dolayı onları düşman ya da hain göstermekte. Hatta yakaladıklarına ağır sorgulardan geçirerek kimilerini daha yârin yanağına bir buse bile koyamadan asmakta / sorguda öldürmekte; geride kalanları da tek gözlü pencereler yaparak beton duvarlar arasına hücrelere koymakta. Bu insanlar ne yaptı? Bunların kimileri yazılarıyla dünya gerçeğini dile getirdi kimileri de sosyal yaşamlarında topluma kılavuz oldu. Bu insanlar yıllarca toplumdan uzaklaştırıldı ve toplum “netekimlerin”,”şişman gözlüklülerin” ve “sarı gacıların” istedikleri konuma geldi. Kısaca toplum, devleti yönetenlerin ve hükümete gelenlerin sayesinde insan suretinde topluluklar haline     getirdi.
Bir dönem kapanıp yeni (!?) bir dönem açılırken daha ileri bir toplum ve paylaşım yaratılır. Fakat görülen o ki toplum ve kişiler 30 / 40 yıl öncesini mumla aratmakta. Dün eğrisi doğrusuyla emekleri ve toplumsal haklarına sahip çıkmak için şu ya da bu biçimde topluluklar halinde örgütlenirlerken bugün sessiz filmin sessiz seyircisi haline getirildiler. Ekonomik kaos ve yaptırımlar kişiyi kendi başının çaresine bak gerisi seni ilgilendirmez dedirtmekte. Dün ellerinde ağır zincir veya bukağılarla çalıştırılanlar bugün yok ama ekonomik bağımlılık ve zincir boyunlarına vurulmuş. Öyle şartlandırılmışlar ki gözlerimizle bu zincirleri göremeyiz, zincirler beyinlerine vurulmuş. Pavlov’un şartlı refleksi misali şartlandırılmışlar. Şartlandırılmışları dünya gerçeğiyle yüzleştirmek imkânsız, ama dün yıllarca beton duvarların arasına atıp toplumdan soyutlanan ve sizlerinde unuttuğunuz kişiler artık azaldı, yeni nesil içinde böyle kişiler yok!
Kişi topluluktan ayrı tutulamaz ve topluluk söz konusu ise belli bir amaç çerçevesinde bir bütün oluşturmalı. Topluluk / örgüt ortak bir amaç veya bir işi gerçekleştirmek için bir araya gelenlerle oluşturulan insanlı bir birliktir. ”Sürü” hayvanların bir arada bulunanına denir. “Topluluk” ise insanlara denir. Oysa günümüzde ki insanlar hedefsiz  / amaçsız kaderlerine boyun eğmekte!
Geçende oğlum öykü kitabı okurken hayvanlarında kaderlerine boyun eğmemek için nasıl çabaladıklarını anlattı. Bunu paylaşmak istiyorum: “Bir gün iki kurbağa süt dolu küpün içine düşmüşler. Kurbağalar atlamış, zıplamış, bağırmış durmuşlar. Küpün içi sırla dolu olduğu için bir türlü dışına atlayamamışlar. Kurbağalardan biri “buradan kurtuluş yok ”diye düşünmüş ve kendini salıverip boğulmuş. Öbürü ise “ direneyim, zıplayayım belki beni gelip kurtaran olur” diye düşünmüş ve devam etmeyi sürdürmüş sıçrayıp debelenmiş ve de bağırmış. Uzun süre uğraşıp durmuş, bakmış ki kimse gelmiyor, tam umudunu yitirmiş ki için de zıpladığı süt kaymak bağlamaya başlamış. Direnen kurbağada kaymağın üzerinde kalıp batmaktan kurtulmuş ve sıçrayıp dışarı atlayıvermiş.”
Birileri ”biz doğu toplumu olarak kaderciyiz kaderimize boyun eğeriz” diyerek ölmeden mezara girmişler. Kendileri kaderlerine razı olurken gelecek nesilleri de vesayet altına almakta. Ama yaşamak istiyorsan amacın olmalı ve “insanca” öyküdeki kurbağa gibi direneceksin, korkmayacaksın, gerçekleri dile getirenlerle birlik olacaksın ve elbet uğraşların sonuç verecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi