Diziler değerlerimize, kültürlerimize darbe vuruyor! 

Yaz tatilinin hemen hemen sonuna yaklaşırken malum yeni dizi sezonun eli kulağında. Dizi takipçileri büyük bir sabırsızla ve merakla yeni sezonu bekliyor... 
Türkiye’de televizyon yayınlarının başladığı 60’lı yıllardan bu güne, yaklaşık olarak yarım asırlık süre içinde en önemli program türlerinden biri hiç kuşku yok ki televizyon dizileridir. Yıllar içinde hızla artan dizi sayısı, televizyonun bel kemiğini oluşturmuştur. 
Son yıllarda televizyon yayıncılığının reyting (izleyici/dinleyici ölçümleri, izlenme oranları) sistemindeki değişimler ve dönüşümler, hiç şüphesiz beraberinde birçok dezavantajları, toplumsal tahribatları getirmiştir. 
Sadece reyting için yapılan diziler niteliklerini de kaybetmiştir.
Maalesef dizilerde, izleyicilere verilen mesajlar hiç iç acıcı değil. Aile, toplum ve değerlerimize tamamen zıt olan diziler toplumu ciddi manada tahribata uğratmaktadır. Kadim geleneğimiz ve kültürümüzden uzaklaştırmaktadır. Hatta bazı diziler yayınlandıktan sonra şiddete, kavgaya açık açık özendirmekle kalmayıp şiddeti özendiren dizilerin baş rol oyuncuları taklit edilmeye     başlanmaktadır. 
Değerlerimizi yozlaştıran, geleneklerimizi sulandıran, kötü örnekleri saatlerce evlere taşıyan dizilerin etkileri toplumun birçok kesiminde en çokta çocuk ve gençlerde apaçık görülmektedir.
Günlük yaşamın bütün yönleriyle kurgulanarak gösterime sunulan diziler ve filmler, izleyici kitlesine bir takım örnek modeller sunuyor, satın alacağı arabasından, evine, telefonuna, giyeceği kıyafete, gideceği restoranda kadar hayatına dair birçok konuda vereceği kararları etkileyebilmektedir.
Dizi karakterleri aracılığı ile aktarılan tutum, davranış ve yaşama dair bilgilerin toplumda yansımalarını görüyoruz. 
Bu dizilerin topluma ve aileye verdiği tahribatı sıralamak gerekirse; 
1- İstemediğin biriyle evlendiysen ona ihanet edebilir, başkasıyla aşk yaşayabilirsin.. Sevdiğin kişi başkasıyla evlendiyse onların yuvasını bozmalısın..
2- Kötü bir olaydan sonra içki içip etrafı dağıtmalısın.. 
3- Kötüler daima güçlüdür, iyiler ezilmeye mahkumdur ..
4- Her dizide yeni elbiseler, son moda kıyafetler olmalı, alışveriş için hep lüks yerler tercih edilmelidir.. İş yerleri hep lüks ve rezidans olmalı, işçi ve esnaf rolleri olmamalı.. 
5- Evde ilgi görmeyen erkek dışarda karısını aldatmalı ve bütün suç kadına yüklenmeli, erkeğin  yaptığı da masum gösterilmelidir.. 
6- Gençlerin mutlaka sevgilisi olmalı     ortaokul seviyesinde olsa bile çıktığı biri     olmalıdır ..
7- Birbirlerinin kuyusunu kazan insanlar, hep maskeler ile dolaşmalı ve suç daima bir iki kişinin üzerine yıkılmalıdır.. 
8- Kavga eden, şiddet uygulayan, hırsızlık, gasp yapan, gayrı meşru hayat süren baş rol oyuncuları güler yüzlü, yakışıklı, cömert, fakır babası olmalı ve hep haklı nedenlerle yapmalı.. Para nerden ve nasıl geldiğinin önemi olmamalı, harcama yapılırken hep cömert olunmalı..
9- Anneler hep despot, babalar ise daima sert ve anlayışsız olmalı, çocuklar daima haklı olmalı.. 
10- Kaynanalar hep kötü rolde oynamalı, sürekli olarak damadının gelininin kuyusunu kazmalı..
Televizyon kanallarında diziler elbette olmalıdır ve olacaktır. Netice olarak televizyon dizileri ve programları toplumumuzun her kesimin etkilemektedir. Özellikle çocuk ve gençlerimizi etkilediği görülmektedir. O halde bu dizi ve programların ahlaki değerleri yıpratan, toplumun kendine ait kurallarını yok eden, şiddet, cinsellik, sigara, alkol ve uyuşturucu gibi maddelere özendiren yayınlardan kaçınılıp, evrensel kültür değerlerine önem veren, öğretici, milli, manevi, ahlaki değerlere önem veren bir çizgide yayınların ve dizilerin yapılmasıdır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Onur Karakoç Arşivi