Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

Doğanın dilinden anlamıyoruz

O bize birşeyler anlatmaya çalışıyor ama anlayan kim. Dert başımıza gelince anlıyoruz o da 3-5 gün sürüyor. Tüm dünyada fırtınalar, kasırgalar, seller bize bir şeyler söylüyor. 
Ama dinleyen kim? Sevgili doğasever dostlarım, kardeşlerim, çocuklarım hepimiz günlük sıkıntılarımız içinde bocalıyoruz. Hiç düşündünüz mü, bir gölde balıksınız, gölün suyunu büyük pompalarla çekiyorlar su gittikçe azalıyor ve sonunda göl kuruyor. Peki, balık ne olacak sizce. Ölecek. Evet, bu misali ormana, toprağa, suya, havaya da verebiliriz. Bir gün GDO'lu besinlerden bahsediyoruz, bir gün hava kirliliğinde, bir gün su kirliliğinden bunun sonu ne olur sizce. 
Balığa ne olduysa bize de o olacak. 8-10 yıl önce Türkiye'nin 81 ilinden davet edilen STK temsilcileri, üniversite temsilcileri ile Bursa ve Rize – İkizdere'de üçer gün 90-100 kişi ile yaptığımız çalışmalarda sorunlara çareler aradık. Sonucu hükümete bildirdik. Ne değişti? Hala nehirlerimiz ön araştırma yapılmadan yapılan HES'ler, barajlar, setler, boru içine alınıp bir başka yere götürmeler nedeniyle akmıyor akmayınca da deltalar denizler ölüyor. Akarsular, fabrika ve evsel atıklar, kimyasal tarım ilaçları yüzünden lacivert akan zehirli su olmuş. 
Yaz aylarında dolaştığım Trakya'da, Istıranca derelerinin İSKİ tarafından borularla İstanbul'a taşınması yanında şimdi sondajlarla çıkarılan yer altı suları da taşınıyor. Ya denizlerimiz, Marmara denizinde 3-5 tür balık kaldı. Martıları besleyecek büyüklükte balık çıkarıyorlar. Hele bu denizleri bekleyen en büyük felaket asrın projesi "Kanal İstanbul" bu felaketi çok büyütecek. 
Biz de yaşayarak anlayacağız. Bu iki denizin doğal dengesi bozulacak. Çünkü ne ısısı ne tuzu uymaz birbirine. Ayrıca İstanbul'u besleyen su kaynakları da darbe yiyecek. Tamam, bunları yok ediyoruz da, diğer doğal kaynaklarımız ne durumda? Göllerimiz kuruyor, Bu günlerde en çok Eğirdir, Beyşehir, Burdur gibi göller bölgesinden E-posta geliyor bana. 
Bir taraftan tüm pislikler göllere akıtılırken bir taraftan gölü besleyen dereler kanallarla taşınıyor. Kuş cenneti diye bildiğimiz Manyas bile ölüyor. Başka ne kaldı doğal varlıklarımızdan ormanlarımız mı? Onlar şimdi satılık. 
Bir zamanlar okuduğum, Haber Türk gazetesi çevre sahifesinde Süha Umar hep üstünde durduğum, tüm Türkiye Çevre Gönüllüleri, Doğa Dostlarıyla haberleştiğim bu konuları kaleme almış diyor ki; Kaz Dağları Ormanları madencilere, Ege ve Ak Deniz Ormanları turizmcilere, Bolu Ormanları villacılara satılıyor. 
Bütün bu ormanlar ayrıca "üretim" adıyla ormancılar tarafından yok ediliyor. Bir toplantıda misafir olan, kişi anlatıyor, Avrupa'da ormanları gezerken kırılmış, çürümüş ağaçları yerde yatarken gördüm gezdirene sordum, bunlar çirkin bir manzara oluşturuyor neden toplanıp götürülmüyor dedim. Onlar çürüyecek genç ağaçlara besin olacak diye cevapladı dedi. 
Düşünce farkına bakın. Bütün bu nehirlerde, göllerde, denizlerde, ormanlarda yaşayan canlılar var. Onların yaşamına da set koyuyoruz. 
Bir de bilgisiz, bilinçsiz eli tüfekliler. Minicik balıkları avlayan balıkçılar var. Bunların da yaşam hakkı var nesillerini sürdürmek zorundalar. Ama biz bu günü düşünüp onları paraya çevirmek için büyük, küçük, ana, yavru demeden avlıyoruz. Bir avcılık yasası, balıkçılık yasası çıkmıştı. Şimdi hedef bu yasaları işler hale getirmek. Yine sonuç eğitim, eğitim, eğitim. 2 yıl öncesine kadar bu konuda çalışan derneğimiz DEÇED heryıl 350 öğretmen ve okul aile birliği üyesine seminer verirdi. 
Okullarda Çevre Eğitimi ve Uygulaması Projesini Büyükçekmece'de uygulardı. "Büyükçekmece Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü'de Okullarda Çevre Eğitimi " yapıyor. İnşallah hiçbir şey beklemeden özveri ile yaptığımız bu çalışmalara kapılar tekrar açılır. 
Bu yıl hedefimizde " Büyükçekmece Belediyesi ve Makine Mühendisleri Odası Meyve Bahçesi" ve Gıda İş Sendikası ile "Türk Tohumları ile Tarım" Projelerimiz var. Belediyemiz yer temin etme sözü verdi. Bunları başarabilirsek çok güzel bir açılım olacak. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Utku Kızıltan Arşivi