Erol Sırrı Yolcu

Erol Sırrı Yolcu

Doğanın uyanışı

Gözlerimin görebildiği gökyüzünün altında düşen çiğ tanelerinin şıpırtıları, sineğin vızıltısının eşlik ettiği doğada uyandım.

Oğlumun uyandığında kocaman açtığı simsiyah gözleriyle beni gördüğü andaki kıvırcık saçlarıyla gülümsemesi gibi uyanışın her zerresini görmek kadar ne güzel olabilir.

İneklerin sesleri, köpeklerin havlamaları ve de ev sahibem Münevver annenin sahiplendiği hamile kedinin miskin miskin esnemesini görmek. Boyunlarında zilleriyle kalçalarını sağa, sola savurarak biz de buradayız der gibi meleyen koyunları, kuzuları izlemeyi zinhar yok sayamam.

Bu uyanış gibi bir de halkımız uyanışa geçse ‘çok daha güzel olacak’ günlere yelken açsak hiç fena olmayacak.

Şimdilerde İBB başkanı olan Ekrem İMAMOĞLU’nun başlattığı Beylikdüzü’ndeki “sebze, meyve bahçeleri”  Beylikdüzü Belediye başkanı Mehmet Murat ÇALIK ile hayli yol aldı. Domates, taze soğan, maydanoz, dereotu, kıvırcık, yer elması, biber, patlıcan, salatalık, pırasa, brokoli, karnı bahar, ıspanak, turp, pancar, nane, reyhan, fesleğen, pazı gibi ismini sayamayacağım bu sebze, meyvenin mimari gizli kadın kahraman Beyza CENGİZ’i yurttaşlarımız adına yazmazsam haksızlık ederim.

2014 yılından itibaren İMAMOĞLU-ÇALIK-CENGİZ-BEYLİKDÜZÜ BELEDİYESİ-GIDA BANKASI beşlisi doğayı uyandırdılar. Yirmi bin metrekare araziyi tarım alanı yaptılar. Dile kolay 16 çeşitten oluşan 326 meyve ağacı yetişiyor. Bu beşli diğer beşliye tabiri caiz ise küçük bir ilçede nal toplattı. Bir taraf doğaya değer katarken, diğer taraf ise paralarımızı ceplerine aktarmaya devam ediyor.   

Tohumlardan yetiştirilen organik ürünler ihtiyaç sahiplerine bedelsiz, Beylikdüzü Belediyesi Gıda Bankası aracılığıyla “gel, topla, al, git” sistemiyle ikram ediliyor.  
Arada bir de olsa katıldığım bu etkinliklerde toprakla temas ediyor. Ümit Tamer’in “Yazdan kıştan ilkbahardan, Mahpuslardan dört duvardan doludizgin sevdalardan Güneş topla benim için” şiiri gibi güneş topluyorum.

Beylikdüzü bunlarla uğraşırken elbette komünist başkan Fatih Mehmet MAÇOĞLU kadar olamıyor. Ancak, yurttaşa katkısı ülke tarımından daha iyi olduğu aşikâr.

Topraklarımız azaltılıyor, çiftçimiz yok ediliyor. Betonlaşma hızla büyüyor. Geleceğimiz tehlike altına giriyor. Çed raporlarına rağmen Hes’ler artıyor. Villaların yapılması adına ağaçlar kesiliyor. Heyelana yol açılıp, depreme “gel gel” deniliyor.  

İnsanın dini imanı para olursa Allah gözlerini, kulaklarını kapatır. Onlar, bunları yaparak dünyayı cehenneme döndürüyorlar ya, aslında kendi Cehennemlerine odun olacaklarını unutuyorlar.
 
Bakınız Orman genel müdürlüğü verileri ne diyor:
Türkiye’de 2020 yılı içerisinde 3 bin 413 orman yangının da 20 bin 938 hektar alan zarar görmüş. Daha acı olan ise bu rakamlar Türkiye’de son 10 yılın ortalamasının üzerinde olduğudur.

Yine resmi istatistiklere göre 2015-2019 yılları arasında toplam 41 bin 344 hektar (yaklaşık 55 bin 150 futbol sahası) orman alanı tahrip olmuş. Muğla Dalaman ve İzmir Karabağlar ’da gerçekleşen iki büyük yangın nedeniyle 2019 yılında yanan orman alanı 2018 yılının 2 katından fazla olmuş.  

Türkiye genelinde bu gibi yok olumlar devam ederken, geçmediğimiz yollara köprülere taahhüt verilirken,  Beylikdüzü’n de doğa uyanışı hızla yoluna devam ediyor. 2018 yılında 30 çeşit olan tohum sayısı 2021 yılında, İzmir-Urla, Samsun-Bafra, Bursa-Nilüfer belediyelerinin düzenlediği takas festivallerinde Ata tohumu çoğaltımı 519 adet çeşide ulaştı.

Birileri, Araplara nasıl villa arazisi oluşturum hesapları yapıyor. Ben ise özlemimi sevdaya aç, çığ gibi büyütüyorum. Beylikdüzü Belediye başkanı Mehmet Murat Çalık ise ‘benim açlığım vatandaşa hizmet’ diyerek proje kapsamında 2021 yılının Mart ayı verilerine göre yaz ve kış mahsullerinden 45 ton ürün elde edildiğini söylüyor. Ve 3 bin 208 ihtiyaç sahibi aileyle buluşturdu. Sayın Çalık, oldu mu şimdi, oldu mu?  Ben aşk, sevgi, özlem diyorum. Siz, ne yapıyorsunuz? Birileri para pul, ev, villa, arsa, yat diyor. Siz, fakir fukara, insan diyorsunuz. Yatacak yeriniz yok!

Allah dostu Mevlana ise bize doğanın önemini şu sözleriyle anlatıyor.
“Yıllardır yazıları kalemle ben yazarım sanırdım. Meğer ne kadar yanlışta imişim, insan evladı sevdim sanmışım, meğer ne kadar safmışım. Eli görmeyen kişi, yazıyı kalem yazdı sanır. ALLAH’ın kudretini görmeyen, elmayı ağaç yaptı sanır.”

Bazıları laf olsun diye ‘yandım’ der, ben ise ‘Doğa’nın uyanışını’ görmek için yanıyorum. O aşk için yaşıyorum.
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sırrı Yolcu Arşivi