Hafta sonu gerçekleşen olağanüstü kongre sonucu, Meral Akşener yeniden İYİ Parti Genel Başkanı seçildi.
Aslında kongre daha sönük geçsin diye bir çok engellemeler oldu.
Metro çalışmadı.
Bazı yollar kapandı.
13, 14 bin kişilik Ankara Arena Spor Salonu'nun içi tıka basa dolarken, gördük ki dışarda da daha fazla kalabalık içeri giremedi. 
Bütün bunlar gözümüzün önünde oldu.
Peki medyamızın kaç tanesi bundan bahsetti?
Yüzde 1’i ancak bahsetti.
Peki bunu saklamak İYİ Parti'ye ve Meral Akşener'e zarar verir mi?
Zannetmiyorum.
Neden?
Çünkü böyle şeyler yükselen bir değere ve isme zarar verseydi daha önce Recep Tayyip Erdoğan'a verirdi.

*
Hatırlayın lütfen dün Erdoğan'a ne gibi haksızlıklar olduysa bugün benzeri başkalarına oluyor.
Uyduruk hapse atılmalar.
Medyada sansürlemeler.
Ekip arkadaşlarını korkutmalar.
Sindirme politikaları.
Dün bunların aynısı bugünkü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a oluyordu.
Bugün ise bir benzeri İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e oluyor.
*
Çevremizde konuşuyoruz, dertleşiyoruz, bilgileniyoruz.
Dostlarımız var.
Arkadaşlarımız var.
Tanınan tanınmayan iş adamları, siyasiler, yurttaş var.
Söyledikleri şu; “Bu günlerde bana en yakın siyasi hareket İYİ Parti ve Meral Akşener'dir. Ancak bu siyasi partide bir görev alırsam başıma geleceklerden         korkuyorum...”
*
Kimi, “MHP yüzünden artık ülkücülüğü bıraktım” diyor.
Kimi, “CHP yüzünden artık kendimi sosyalist ve solcu olarak tanımlamak istemiyorum” diyor.
Kimi, HDP yüzünden kimliğini açıklamaktan çekiniyor.
Kimi, AK Parti'nin son günlerdeki tutumunu beğenmediğinden artık değişimin şart olduğunu düşünüyor.
Ve bütün bu düşüncelerin ekseninde İYİ Parti ve Meral Akşener görünüyor.
*
Peki İYİ Parti'nin 1. Olağanüstü Kongresi’ne kimler neden gitti.
‘Millet yeter dediğinde biter’ diye yola çıkanlar gitti.
‘Hatır gönüle odaklı siyasetten bıkanlar’ gitti.
‘Mağduriyete tepki gösterenler’ gitti.
‘Değişimi arzulayanlar’ gitti.
Yüzde 50 oy alan bir başbakanın bir anda görevden alınmasını içine sindiremeyenler gitti.
Milyonlarca oy alarak ilçelerinde, illerinde, beldelerinde seçim kazanmalarına rağmen, belediye başkanlarının yaka paça koltuklarından alınmalarına tepki göstermek isteyenler gitti.
Tabanın görüşü yok sayılarak, memur atar gibi ilçe başkanı atamalarını doğru bulmayanlar gitti.
*
Kısacası o insanları oraya götüren en büyük etken; dışlanmışlığı, ötekileştirilmeyi, atılmayı, kakılmayı, ezilmeyi, itilmeyi, içine sindiremeyenlerin bir araya gelerek bir güç olma etkeniydi.
Sen - ben zihniyetini değil, biz olma fikrini benimseyen, ülke insanı olarak artık Türkiye'nin çıkarları konusunda ortak hareket etmeyi arzulayan insanlar yumağıydı oraya gidenler.
*
Bölgemizin yakından tanıdığı, Medicalpark Silivri Hastanesi ortaklarından, İYİ Parti İstanbul İl Yöneticisi Mustafa Arkaz'a sordum; 'Sen ve Hayati Arkaz bey de iş adamısınız, yatırımcısınız, sizde herhangi bir tereddüt yok mu? Zira bazı iş adamları istemelerine rağmen kaygılarından dolayı İYİ Parti'de siyaset yapamıyorlar' diye...
Arkaz şunları söyledi;
'Bu hareket iyilik ve cesaret hareketidir. Samimiyet, inanç, muhavvafakiyet ruhlarının birleştiği bir hareketidir. Bu vatanı korkak insanlar kurtarmadı. Cesur ve davasına inanan insanlar kurtardı. Meral hanım aynen şunu söylüyor; 'Ben ülkemi yönetmeye talibim. Ben bu ülkeye sevdalıyım. Ben her hangi bir beklentisi olmadan bu sevdamda yanımda yer alacak yürekli vatanseverler istiyorum. Amacım sadece ülkeme hizmet etmek. Amacım sadece çocuklarımıza güzel bir ülke bırakmak, güzel bir gelecek bırakmak'. Bizler de bu amaç ve ruh ile hareket etmeye yeminliyiz. Çünkü amaç ve gayelerimiz tek; daha güçlü bir Türkiye...'
*
Evet yazın bir yere.
Dün mağduriyet yaşadığı için halkın büyük desteğini alarak 16 sene bu ülkeyi yöneten Recep Tayyip Erdoğan, yarın şayet kaybederse başka mağduriyetler yarattığı için kaybedecektir.
Ve yine yarın eğer Meral Akşener kazanırsa, kendisi ve partisi ciddi anlamda mağduriyetler yaşadığı için kazanacaktır...