Düşeş atsam yek geliyor!

Türkiye'nin gidişatı malumunuz. Bu konuda köşe yazmak da tweet atmak da televizyonlarda konuşmalar yapmak da çok sayıda meslektaşımızın yaptığı bir şey. O sebeple bendeniz bu ulvi görevin uzağında; Türkiye'nin “malum” gidişatının ötesinde; kendi gidişatımız üzerine kalem oynatmak isterim.

Evvela size kendimden bahsedeyim; Keyfim nasıl? Keyfim hiç yok. Sosyal medyada gezen bir videoda Kürt bir vatandaşımızın dediği gibi hatta; “Benim moralim sifir, sifir sifir...” - Peki neden? Al işte. Geldik mi gene en başta kaçtığımız Türkiye'nin gidişatına! Zira biliyorsunuz ki; bu memlekette; huzurlu olmak ve mutlu olmak çok güç. Niye? Çünkü hıyarın bile kilosu 30 lira. Hadi hıyar yemesek; domatesi, patlıcanı her şeyi ateş pahası. Kira deseniz eyvah eyvah. Aidatlar deseniz evlere şenlik. Bütün bu maddi gidişatın olumsuzluğu içinde bir mutluluk sebebi yok mu? Vallahi de yok billahi de yok.

Hani böyle birisi çıkıp dese ki; “kardeşim iki dakika gözlerini kapat, geleceğe dair bir hayal kur” tamam deyip hayal kursam; gene ıssızlık. Çünkü karanlık. Elle tutulur bir hayal kurma ihtimalimiz bile kalmadı. Ne umut, ne gelecekten beklenti. Geçen yazımda; Müslüm Gürses şarkılarına atıf yapmıştım bu yazımda da Azer Bülbül'ün kulakları çınlasın; düşeş atsam yek geliyor demeyi uygun gördüm.

Neye elimizi atsak, elimizde kalıyor. Bir parça mutluluk umduğumuz zaman mutsuzluk orada kapımızda bitiyor. Kursağımızda kalan hevesleri hani düşünsek buradan köye yol olur mu valla olur! Hem de asfalt. En güzelinden yol. Sonra bir türkü vardı hani; yollar seni gide gide usandım diye işte öyle bir şey...

İşçilere ses verelim...

Gelelim bir de işçilere. Yemeksepeti, Banabi gibi birçok şirketin işçileri eylemde. İşçilerin talepleri var, istekleri var. Bir LCW Waikiki işçisi de dertli mi dertli. Bu konuda ben dahil çok sayıda meslektaşıma mail atarak meramını anlatmış. Şimdi ben susayım; o konuşsun. Buyurunuz işçimizin feryadını okuyun;

“Yalanlara karnımız tok”

“Merhabalar, biz LC Waikiki’de çalışan bir grup işçiyiz. Öncelikle size primlerimizden bahsedelim. Bir tane 3 ayda bir verilen, bir de aylık primlerimiz var. 3 aylık primlerimiz normalde yıl sonunda toplu bir şekilde verilirdi. İlerleyen dönemlerde primlerimizin artık 3 ayda bir verileceği söylendi. Bunun sebebi ise primlerin ücretlerin yarısı değil de yüzdelik bazda hesaplanıp ellerinden geldiğince daha az verilebilmesiydi ki nitekim öyle de oldu. Pandeminin başlamasıyla birlikte 3 ayda bir ödenen primler artık farklı bahanelerle 6 ayda bir 5 ayda bir verilmeye başlandı. Sonraki dönemlerde ise çeşitli bahanelerle biz LC Waikiki işçilerine 3 aylık primlerin verilmeyeceği, şirketin zor durumda olduğu, günlük giderinin 80 milyon TL olduğu ve bu yüzden de şirketin kredi çektiğini söylediler.

Gel gelelim işin gerçek yüzü gerçekten de böyle mi? Değil tabii ki. LC Waikiki şirketinin sahibi Mustafa Küçük’ün 1.7 milyarlık serveti pandemi sürecinde 2.1 milyar dolara yükseldi. Türkiye’nin en zengin 9. dünyanın ise 1517. insanı oldu. Biz LC Waikiki işçileri soruyoruz. Ücretlerimizi dahi ödemekte zorlandığını, şirketin zarar ettiğini söyleyen Mustafa Küçük’ün bu zenginliği nereden gelmektedir? Bizim bu yalanlara karnımız tok. Pandemi koşullarını bahane eden ama pandemi koşullarında satış rekorları kıran bu şirket zarar etmek değil her geçen gün kârını katlamaktadır. Mustafa Küçük ise bu zenginliği bizim gece gündüz demeden ve her ay vardiyalar dönmeden mesailere kalarak çalışmamızdan kazanıyor.

LC Waikiki’de ağır çalışma koşullarından kaynaklı (bel, boyun fıtığı gibi) meslek hastalıklarına yakalanan arkadaşlarımızı ağır kaldıramaz raporu olmasına rağmen yönetimin kararıyla ağır işlerde görevlendiriyorlar. Tüm bu koşullar biz LC Waikiki işçilerine dayanılmaz koşullarda çalışmayı dayatıyor. LC Waikiki patronu pandemi koşullarını fırsat bilerek biz işçilerin kazanılmış haklarını gasbetmeye oynuyor. Onun için fırsat olan sadece pandemi koşulları değil bizim örgütsüzlüğümüz de. Sızlanarak ya da yakınarak değil kendi bulunduğumuz vardiyalarda birleşerek, birlikte ortak karar alarak ve ortak hareket ederek ücretlerimize yönelik saldırıların ve dayatılan kötü çalışma karşısına bir set çekmiş oluruz...”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Anıl Boduç Arşivi