Duyulmayan çığlıklar

Çocuklarını siyasi nedenlerle kaybetmiş insanların ortak acısı ve sessiz haykırışıydı aslında  ”Cumartesi Anneleri’nin oturma eylemleri”. 
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için 754 hafta boyunca Taksim İstiklal caddesinde gerçekleştirdikleri oturma eylemlerinde adalet arıyorlardı. Demokratik bir ülkede hukuk aramak, haklarını savunmak her bireyin hakkıydı onlar içinde…
Bir annenin, evladınının izini, akıbetini sorgulama hakkını kimse elinden alamaz.
Hangi ideoloji bir annenin doğurup hayat verdiği  evladına olan düşkünlüğünden daha etkili olabilir ki?…..
Annelik karşılıksız sevginin, yuvası için çırpan yüreğin,  fedakarlığın, mücadelenin ve vazgeçmemenin adı değil miydi?...
Zaman zaman zorluklar, engellemeler, tartışmalar yaşansa da toplum vijdanı cumartesi anneleri’ne hep hoşgörüyle baktı. Çünkü demokratik bir ülkede  suçlu dahi olsa herkes devletin güvencesindeydi ve ancak  varsa cezasını devletin mahkemeleri vermeliydi. 
Zaten bunların dışındaki her şey kaos yada kargaşaya sebep olmaz mı?..... 
754. kez Taksim'de bir araya gelen Cumartesi Anneleri, çocuklarının kaçırılarak dağa gönderildiği iddiasıyla HDP Diyarbakır İl Binası önünde eylem yapan anneler için  "Yanlış yerde oturuyorlar. Oturması gerekilen yer bu ülkeyi yönetenlerin ofislerinin, bakanlarının önüdür. Çünkü bu ülkeyi bu hale getiren bunlardır, oturduğunuz yer değildir"  diye açıklama yaptılar..
İşte bu olmadı. 
O evlatlarınızın akibetini öğrenmek için herkesten destek beklediğiniz eylemlerinize, annelik iç güdünüze hiç yakışmadı….
13-18 yaş aralığında kendi hür iradesini kullanamayacak kadar küçük çocukların kandırılararak veya cebren dağa çıkarılmasına en çok onların karşı çıkıp evatlarını isteyen annelere en büyük desteği onların vermeleri gerekirdi ama yapmadılar ve siyasi idiolojilerinin çizgisinde bir tepki göstererek haklılıklarına gölge düşürdüler …
Evlat acısı çeken bir annenin  aynı acılar içinde kıvraran başka bir anneyi anlamaya çalışıp desteklemek yerine siyasi bir platforma çekmeye çalışması etik davranıştan uzak, samimiyetsiz ve ard niyetli hareket değilmidir?
Hadi bunları geçtik diyelim. Cumartesi Anneleri için çırpınan  destekleyen veya haklı gören kişi ve kuruluşların, Cumartesi anneleri gibi aynı duygular içinde çocukları için çırpınan  annelerin HDP il binasının önünde sergiledikleri demokratik eylemlerine sessiz kalmaları ve acımasızca eleştirmeleri ahlaki ve insancıl duyguların siyasetin arkasında kalması demektir…
Her ortam ve şartta anneliğin kutsallığını dile getiren aydınlarımızın siyasi fikir ve düşüncelerine zıt bir görüş içinde olan annelerin evlatları için attıkları çığlıklarına  sessiz kalmaları ayrı bir utanç tablosudur…
Birlik ve beraberliğimizi bozmak için çırpınan aynı coğrafyada binlerce yıl yaşayan bizleri birimize düşürmek için çabalayan o kadar aktör varken toplumsal  barışın önündeki en büyük engel olan empatinin göndemde ve düşüncelerimizin önünde olması sorunlarımızı daha çabuk çözebileceğimizi reçetesidir Başkada olmaz….
Unutmamamız gereken en önemli şeyde  sen-ben değil biz oluşumuzdur….
Şimdi gelelim kıssadan hissemize … Tabiki anlayana….

İki tilki can-ciğer dost olmuşlar.
Bir av bulup aç karınlarını doyurmak hevesiyle sahraya çıkmışlar. Hikâye bu ya; meğer bir grup avcı da, tazılarıyla o civarda geziniyormuş. Birbirlerine rastlayınca tilkilerde bet-beniz kalmamış.
Tabanları yağlayıp kaçmaya başlamışlar; lakin tazılar çok yaman, kısa sürede mesafeyi kapatmışlar.
Postu ele vereceklerini anlayan tilkilerden biri:
— Arkadaş bu tazılardan kurtuluş yok. Bundan geri seninle buluşmamız artık     kıyamete kaldı, demiş.
Öteki acı acı gülümsemiş:
— Tasalanma bizde bu post var iken kürkçü dükkânında mutlaka karşılaşırız, diye cevap vermiş. 
VESSELAM

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi