Okullardaki nöbetçiler

Okullardaki nöbetçiler
Okullardaki gönüllü güvenlikçiler; veliler, maaşlı devlet görevlileri, yetmedi; emniyet görevlileri...

Okullardaki gönüllü güvenlikçiler; veliler, maaşlı devlet görevlileri, yetmedi; emniyet görevlileri...
**
Hepsi 7/24 okullarda nöbet tutuyor. Hiç bu kadar çalışmamışlardı doğrusu. Öbür taraftan; televizyonlarda "çocuklarınıza mukayyet olun, sahip çıkın" mealindeki uyarı ve ikazlar...
**
Peki, ne nöbeti tutuyorlar? Çocuk güvencesi nöbeti! Vah vah...
**
Kime karşı bu nöbet?Hırsıza, arsıza, edepsize, namussuza karşı! Nerede tutuyorlar bu nöbeti? Hırsızllığın ve her türlü arsızlığın 'ne kötü bir şey' olduğunu öğretecek kurum okul ve çevresinde!
**
Unutmadan, milli eğitim sistemi ve tüm müfredat yapıcılarını hemen tebrik edelim!
**
Neden mi? Bu kadar insana yeni bir iş kolu açılmasına vesile oldukları için..!
**
Bu meşguliyet olmasaydı; ne iş yapacaklardı, başka işleri mi vardı sanki?
**
Belki ajitasyon yaptık ama, bu yaklaşım daha etkili olabilir.
**
Bu konu çok farklı boyutlarıyla ele alınmalı, en az on köşe yazısı ile dillendirilmeli. Yazıda bir veya iki açıdan değerlendirme yapacağım. Eğitim kurumlarını, neredeyse ordu marifetiyle koruma gereksinimine nasıl düştük? Buraları tehdit eden her türlü madde bağımlıları, tacizciler, tecavüzcüler nereden geldi, nerede eğitim aldılar? Bu toplum ve çocuk katilleri nerede yetiştirildiler? Kimliklerine bakınca TC vatandaşı olduklarını görüyoruz. Yani, bu ülkenin eğitim kurumlarından çıkmışlar... Hayret ve üzüntüyle karışık bir duygu içinde 'sorgulamak' gerektiği fikri takılıyor kafamıza.
**
Önce, kötü niyetli kimselerden çocuklarımızı koruma ihtiyacı duymamızın nedenleri üzerinde hassasiyetle durmalı, 
**
ikinci olarak; çocuklarını okul kapılarında bekleyen bu insanların her birinin iş ve zaman kayıplarını, bunun, aile bütçesine, milli ekonomiye olumsuz yansımasını irdelemeliyiz.
**
En güvenli kurum olan okulda, çocuğumuzu korumak için niçin peşinden gidelim, niçin okul bahçelerinde telef olalım? Düşündünüz mü? Okul çağını tamamlamış ama, beyin olarak sapıklaşmış kimseler suçlu olduğu kadar, sözüm ona onları eğitecek         "milli eğitim" sistemindeki sakatlığa         değinmeyelim mi? 
**
İnsan, ruh ve bedeni birbiriyle uyumlu çalıştığı zaman mutlu olur, aksi durumda; her türlü kötülük ve terör eylemine hazırdır. Bu konuda en büyük dersi onlara ancak ve ancak; güzel ahlak ile kazandıralabilirisiniz.
**
İnsan, doğuştan ahlak hissi ile yaratılmıştır. Kendisinde doğuştan var olan inanç duygusuna "fıtrat" deniyor. Ayet ve hadislerden anlıyoruz ki; "herkes temiz bir ahlak üzerine doğar". Temiz ahlak ile oğan insanın bu temizliğinin üzerinde inşa edilmesi gereken eğitim ve öğretim sisteminde kusurlarımız, eksiklerimiz olmuş, olmaktadır. Bunun için kadınlar, kızlar saldırıya, taciz ve tecavüze uğramakta, öldürülmekte, gençliğimiz her türlü kötü alışkanlık sahibi ahlaksızların tehdidi altında...
**
Aldıkları eğitimin hangi ahlaki değerleri içerdiğine, hangi kültür köklerinden beslendiğine, hangi dünya görüşünü öncelediğine, kimlerin malı/mamulü olduğuna         bakmayalım mı?
**
Sistemdeki sakatlıklar tepit edildiyse; nasıl düzeltildiğine, ne sonuçlar alındığına, milli ve toplumsal hayatı olumlu manada hangi unsurlarıyla geliştirdiğine göz atmayalım mı?
**
Canlarımız, kanlarımız, bedenlerimiz ve geleceğimiz olan çocuklarımızı elbette koruyalım... Neredeyse onları yasalar çerçevesinde bir ordu ile korumaya çalışıyoruz ve vardığımız sonuçta ortada...
**
Hala gençliğin ruhuna, kalbine, hissiyatına, duygu ve düşüncelerine inemedik. Onun temiz ruhunu güzelliklerle besleyemedik, bütün bunlar için projeler yapamadık.Napoleon; "Ahlak olmayan yerde kanun bir şey yapamaz" der. Sadece fiziki tedbirlerle sonuç almamız mümkün mü? Beyinlerinin, gönüllerinin zararlı, inkarcı fikirlerle doldurulmasına müdahale etmeyelim mi? Okula başlarken bizim; mezun olunca başkalarının çocuğu olmalarına razı mı olalım?
**
Hem, çocuğumuzu koruma adına işimizi-gücümüzü aksatalım mı? Sırf bu nedenle iş yerimizle bağımızı koparalım mı? Kaybedilen zamanı nasıl telafi edelim? Bunun aile ve ülke ekonomisine verdiği zararı kime karşılatalım? Aile ortamında yoktan yere oluşan huzursuzluğa nasıl çözüm bulalım? Hülasa; eğitim ve müfredata acil çözümler bulalım.
Selam ve sevgi ile.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.