Okullarımız yüz yüze eğitime ne kadar hazır?

Okullarımız yüz yüze eğitime ne kadar hazır?
“Beşinci haftasını geride bırakan eğitim faaliyetlerimiz hamdolsun ciddi bir sorunla karşılaşmadan başarıyla devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığımız ve Sağlık Bakanlığımız sürecin sorunsuz şekilde ilerlemesi hususunda gereken her türlü tedbiri alıyor. Aynı şekilde, illerde mülki idare amirlerimiz konuyu yakından takip ediyor.”

“Beşinci haftasını geride bırakan eğitim faaliyetlerimiz hamdolsun ciddi bir sorunla karşılaşmadan başarıyla devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığımız ve Sağlık Bakanlığımız sürecin sorunsuz şekilde ilerlemesi hususunda gereken her türlü tedbiri alıyor. Aynı şekilde, illerde mülki idare amirlerimiz konuyu yakından takip ediyor.”

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın daha dün yaptığı konuşmadan bir alıntı.

“Eğitim faaliyetlerimiz ciddi bir sorunla karşılaşmadan başarıyla devam ediyormuş!”

Ciddi sorundan neyi anlıyorlar ya da bu bilgileri nereden aldıkları önemli.

Geçtiğimiz günlerde Memur-Sen heyetini kabul etmişti, öyle sanıyorum bu yandaş sendikanın verdiği bilgilere dayanarak konuşuyor.

O zaman bize de şu soruları sormak düşüyor.

An itibariyle okullarımızda kaç derslik açığı var?

Öğretmen eksiğini ne zaman, kimlerle kapatmayı düşünüyorsunuz?

Öğrencilerin aşılanma oranı nedir?

Aşıları tamamlayan öğretmenler için ne düşünüyorsunuz?

Bu soruların cevaplarını da isterseniz muhalif sendikalara sorun.

Sorun ki; size okullarda dağıtılmayan maskeleri, dezenfekte malzemelerini, zorunlu olmasına karşın olmayan araç gereçleri anlatsınlar.

2 yıla yakın pandemi sürecinde bekleyip, şu günlerde okullarda tamirat, tadilat yapıldığını, kimi okulların öğrencilerinin uzak okullara nakledildiğini, bu yüzden öğrenci sayılarının ne denli kalabalık olduğunu ve bunun doğurduğu sakıncaları anlatsınlar.

Ama siz onları muhatap almak yerine potansiyel suçlu gibi görmeye devam ediyorsunuz.

Bırakın her teneffüste dersliklerin dezenfekte edilmesini, gün sonunda kaba temizliği yapacak bir personelin bile olmadığı okulları duymak istemezsiniz.

Keza uyuşturucu satıcılarının fırsat kolladığı okullarımızda güvenlik görevlisi bulunmadığına da inanmazsınız.

Servislere lebalep doldurulan öğrencilerin bu temas yoğunluğunda hem kendilerini hem ailelerini nasıl bir risk altına soktuğunu da bilmiyorsunuzdur.

Seçim yaklaştı diye 3600 göstergenin önümüzdeki yıl sonuna kadar uygulanacağı vaadiyle öğretmenleri, memurları kandıracağınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.

Artık ne öğretmenler ne diğer kamu görevlileri bu tür vaatlere inanmıyorlar.

KHK ile görevden alınan, hiçbir soruşturulma açılmadan yıllardır evine ekmek götürmekte zorlanan kamu görevlilerinin içler acısı halini sormadık daha!

Şimdi bu saydıklarım ciddi sorunlar değil mi?

Üniversite öğrencilerinin barınma sorununu çözmediğiniz gibi, bu konuları gündeme getirenleri yalancılıkla, samimiyetsizlikle suçlayarak bir yere varamazsınız.

Artık mevsim de değişiyor, havalar soğumaya başladı.

Parklarda yatmak da mümkün olmayacak.

Hani o her fırsatta “ülkemizin geleceği, aydınlık yarınlarımız kuracak gençler!” diye hamasi nutuklar attığınız o gençler de tıpkı, işsiz milyonlarca abileri, ablaları; emekli amcaları, teyzeleri gibi bu iktidarla yönetilmek istemiyorlar.

Üstelik artık seçme hakkı da kazandılar.

Ülkesini seven, sorumlu birer yurttaş ve bilinçli seçmen olarak yarın sandıkta sizden hesap soracaklar.

Hala niye her gün bir uçak dolusu insan virüs nedeniyle yaşamını yitiriyor?

Bu kadar zaman geçmesine rağmen niye toplumsal bağışıklık düzeyinde aşı yapılamadı?

Niye hazinenin buhar olup kaybolan 128 milyar dolarını açığa çıkarmıyorsunuz?

Ülkemizi yasa boğan orman yangınlarında ihmali, kusuru olanlarla ilgili niye tek bir soruşturma açılmıyor?

Bir suç örgütü liderinin belge ve tanıklarıyla ortaya döktüğü yolsuzluk ve faili meçhul cinayetlerin üzerine niye gitmiyorsunuz?

Ne ilgisi var demeyin!

Kaynaklarımız böyle savrulmasa, fabrikalarımıza, arazilerimize, ormanlarımıza, kıyılarımıza çökülmese, kaynaklar halkın gerçek ihtiyaçlarına kullanılsa yukarıda saydığımız sorunlar zaten olmayacaktı.

O yüzdendir ki; “önümüzdeki yıl milli elektrikli lokomotif üretimi başlıyor” masalına da kimse inanmıyor.

Yaşamın her alanında yabancı marka ürünler kullanırken milli ve yerli ekonomiden bahsedilemeyeceği gibi, dışa bağımlı bir ekonominin olduğu ülkede gerçek anlamda bir demokrasi olmaz.

Demokrasinin olmadığı, özgürlüklerin kısıtlandığı bir ülkede çağdaş, bilimsel bir eğitimden söz edilemez.

Bu ülkede bakan değiştirerek ne ekonomiyi ne dışilişkileri ne de eğitimi düzeltemezsiniz.

Ekonomi de eğitim de bir sistem sorunudur ve asıl olan sistemin değişmesidir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.