Vatandaşın cebine dokunan yanar!..

Vatandaşın cebine dokunan yanar!..
Ekonomide yaşanan olayların operasyonel bir boyutu var mı var, döviz kurları üzerinden yapılan saldırı evet bir operasyondur ve devam etmektedir. Ancak bu arkasına sığınılarak sav yapılacak bir durum değildir.

Ekonomide yaşanan olayların operasyonel bir boyutu var mı var, döviz kurları üzerinden yapılan saldırı evet bir operasyondur ve devam etmektedir. Ancak bu arkasına sığınılarak sav yapılacak bir durum değildir.
Son tahlilde ekonomide ki durum, faiz artırımı ile birlikte yüksek enflasyon olarak karşımıza çıkmıştır. Ülkenin üzerinde karabasan gibi dolaşan bu durumdan kurtulmak için topyekün çaba sarf etmek zorundayız. Şimdi ekonomide yapısal reformlar, dönüşümler, piyasalara güven verecek hamleler yapma zamanıdır.
Ak Parti iktidar olduğu günden bugüne siyasi, operasyonel, ekonıomik bir çok saldırılar,krizler atlatmıştır. 2008 ‘de yaşanan küresel krizi hafif atlatmamız üreten bir Türkiye olmamızdan dolayıdır. Bugünün şansızlığı da üretim alanında zayıf     olmamızdır.
Bugün yaşanan ekonomik durumda ilk defa  vatandaşın direk cebine, hanesine, kadının mutfağına etki eden bir durum ile karşı karşıyayız. Sokakta, kahvede, pazarda, ekmek fiyatlarının konuşulmasına uzun zamandan beri ilk kez şahit oluyoruz. Kurulduğu günden bugüne en fazla oyu kadınlardan alan Ak Parti kadının mutfağına dokunan ekonomik durumu doğru okumak zorundadır. Bu durumu hamaset konusu yapmadan ciddi bir şekilde okumakta     fayda var. 
Bütün ekonomik verilerin sıcak para üzerinden yapıldığı bir dönemde sıcak paranın kısıtlanması,çekilmesi durumunda yaşanabilecek krizler ülke ekonomisini zora sokacaktır. 
Yapılacak en akıllıca iş üretime teşvik ve destektir. Girişimcilerimizin, yatırımcılarımızın üretime yönelmesi şarttır ve devlet de bu girişime güvenli liman olmak zorundadır.
İvedilikle paradan para kazanma modelinden kurtulmak zorundayız. Türkiye reel sektörü, ithalattan kurtulup ihracata yönelmelidir. Elbette bu yönelme üretim ile birlikte olmalıdır.
Diğer yandan zor durumdan çıkmak, biraz nefes almak için de öncelikle israfın önlenmesi, aşırı tüketim hastalığından kurtulmanın yollarının aranması gerekir. Aşırı tüketen bir toplum olduğumuz alenidir. Bu realiteyi kabul ederek yapılması gereken şey, milletten yastık altı birikimleri isterken kamudaki aşırı tüketimi de sonlandırmaktır. Etkili denetim yaparak kamuda tasarruf kaçınılmazdır. Bu sadece söylem ile değil, eylem ile hayat bulmalıdır. Millete ait olan kamu mallarının hoyratça kullanılmasına son vermek bu süreçte atılacak en önemli adımdır. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.